FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Bir yıllık uzun bir aradan sonra, Euro Bölgesi, bir bankacılık birliğinin tamamlanması için müzakereleri devam ettirmeye hazır görünüyor. Avrupa Birliği’ndeki tüm kredi kuruluşları için tek bir mevduat sigortası yaratma hedefini de içeren proje Avrupa’nın finansal sistemini güçlendirme yolunda oldukça etkili olacak. Ancak parasal birlik konusunaki tutumlar değişti. Pandemi yeni bir ekonomik ulusalcılık dalgasına neden oldu ve bankalar da bunun bir parçası.
İtalya’nın en büyük kredi kuruluşu UniCredit’te gerçekleşen yönetim kurulu darbesi bunun örneklerinden bir tanesi. Yaşanan olay, bankaların, Avrupa’nın projesindense, giderek daha kendi içlerine odaklandığını gösteriyor.
Eurogroup Maliye Bakanları Başkanı Pascal Donohoe, bu hafta Financial Times’a yaptığı açıklamada, gelecek yılın ortalarına doğru yeni bir detaylı bankacılık birliği planı sunmayı düşündüğünü söyledi. Euro Bölgesi, kredi kurumları için tek bir denetim kurumu oluşturdu ve bu kurum Avrupa Merkez Bankası’na bağlı. Aynı zamanda bankacılıktaki sorunların çözümü için de tek bir kural sistemi ortaya çıkarıldı. Geçtiğimiz hafta maliye bakanları, “Tek Çözüm Fonu”nu güçlendirme planlarını destekledi. Böylelikle, Euro Bölgesi’nin kurtarma fonu, Avrupa İstikrar Mekanizması kullanılarak banka iflaslarını yönetebilecekler.
Ancak halen bazı eksik parçalar var. Daha küçük bankaların likidasyonu, ulusal kurallar üzerinden gerçekleşmeye devam ediyor. Bu kurallar ise ülkeler arasında büyük farklılıklar gösterebiliyor. Aynı zamanda, önemli bir kredi kuruluşuna kimin likidite sağlayacağı konusu da öne çıkıyor.
En önemlisi, Euro Bölgesi hala ortak mevduat sigortası planını oluşturamadı. Gerçekleştiği takdirde bu plan, tüm bankalarda belli bir miktara kadar tüm tasarrufları garanti altına alacaktı. Bununla birlikte bloktaki tüm mevduatlar eşit ölçüde koruma altına alınmış olacak ve kendi ülkelerinin kurumlarının gücüne bağlı olmayacaktı.
Geçtiğimiz yıl Almanya’nın Maliye Bakanı Olaf Scholz, Berlin’in bu plana karşı uzun süredir gösterdiği olumsuz tavrı sonlandırabileceğini söyledi. Almanya daha zayıf ülkelerin bankaları nedeniyle güç duruma düşme endişesi taşıyor. O dönemden bu yana müzakereler durdu. Euro Bölgesi’nin bu tartışmaya yeni bir bakış açısı getirme isteği oldukça olumlu karşılanacak.
Ne yazık ki bankacılık sistemi “daha fazla Avrupa’ya” hazır değil. Pandemi bir konsolidasyon dalgası yaratmış olsa da, İtalya’dan İspanya’ya, bu dalganın yalnızca ulusal sınırlarda gerçekleştiği görülüyor.
Bankacılık birliğinin altı yıl önce kurulmasından bu yana, bir tek önemli sınır ötesi banka birleşmesi gerçekleşmedi. Bu durumun değişme ihtimali bulunmuyor.
UniCredit’in CEO’su Jean Pierre Mustier’nin yakın zamanda kovulması, bankacılık alanında ulusalcılığın Euro Bölgesi’nde yükseldiğini gösterdi. Fransız CEO, İtalya’da kendisine bazı dostlar kazandıran bir dönüş stratejisi uyguladı ve sert hamlelerle bankanın bilançolarını temizledi. Bu strateji kimi zaman istenmeyen varlıklar için, diğer İtalyan bankalarının uygun gördüğü fiyatların altında fiyatlar kabul etmek anlamına da geldi. İtalya’nın siyasetçileri de Mustier’nin UniCredit için sınır ötesi bir anlaşma arayışına girebileceğinden endişelendi. Örneğin, Fransız bankası Societe Generale adaylar arasındaydı.
Böyle bir birleşme gerçek bir ortak Avrupa bankacılık sisteminin oluşması için önemli bir adım olabilirdi. Ancak birleşmiş şirketler üzerinde, Roma’nın nüfuzunu azaltırdı. İtalya için bir başka kötü işaret de, ülkenin sermaye yetersizliği içindeki, Banca Monte dei Paschi di Siena’ya bir alıcı arayışı içinde olunması. Roma satın alımın gerçekleşmesi için çeşitli ikna taktikleri de denemiş olmasına rağmen, UniCredit en olası alıcı olarak görülüyordu. Ancak anlaşılan o ki, Mustier İtalya’da birçok kişinin hoşuna gitmeyecek seviyede sert bir müzakereciydi.
UniCredit hissedarları şimdi bankanın Paschi müzakerelerinde, siyasilerin etkisi altında kalmasından endişe duyuyor. Bu da CEO’nun ayrılışının ardından bankanın hisselerinin %10’un üzerindeki düşüşünü açıklıyor. Mustier’nin fikirlerinin bazıları Avrupa’nın finansal sisteminin parçalanmasına da neden olabilirdi. Örneğin Mustier, bankanın uluslararası faaliyetlerini ayrı bir şirket altında yürütmek istiyordu. Ancak UniCredit’in bu talihsiz deneyimi, Euro Bölgesi’nin bir bankacılık birliğine hazır olmadığı fikrini destekliyor. Maliye bakanları kuralları tartışmakla iyi bir iş yapıyor olsa da, öncelikle çözülmesi gereken daha derin siyasi konular var.
Bankacılık sektöründe kredi hacmi arttı
Brexit yeniden tıkandı, AB acil durum planı hazırladı