FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
ABD ve Çin arasındaki ilişkilerin, yeni seçilen ABD Başkanı Joe Biden’ın döneminde de düzelmesi mümkün görünmüyor. Ancak iki rakibin acilen işbirliği yapması gereken bir alan var. Afrika, Latin Amerika ve Asya’da milyonlarca insanı yoksullukla tehdit eden borç krizine bu iki ülke müdahale edebilir.
Dünyanın en yoksul ülkeleri kendilerini 25 yıl önce borçlarını ödeyemez durumda bulduklarında, ABD 1996’da Ağır Borçlu Yoksul Ülkeler Girişimi’yle küresel bir çaba başlatarak bu borçların büyük bir bölümünün silinmesini sağladı. ABD dünyanın tek süper gücü olarak yükseldi ve hükümeti dahil olan 36 ülkenin önde gelen kreditörlerinden oldu.
Girişime ilk aşamada 55 kreditör ülke katılmış olsa da, sağlanan 16 milyar doların üzerindeki destek, çoğunlukla zengin batılı G7 ülkelerinden geldi. Bu ülkeler yalnızca önde gelen kreditörler olmakla kalmadı, borç yükü grup içinde oldukça adil bir şekilde dağıtıldı. ABD neredeyse 2,5 milyar dolarlık borcu sildi. ABD’nin liderliğindeki zengin ülkeler bir siyasi güç haline geldi ve Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi önemli kreditörleri ve diğer 48 kreditör ülkeyi de ikna etti. Bu listede Kosta Rika’nın hemen ardında, 445 milyon dolarlık kredi riskiyle Çin yer alıyordu.
Bugün 36 yoksul ülkenin 35’i yeniden, korona virüs pandemisinin yarattığı ekonomik şok nedeniyle borç krizinin eşiğinde. Eğer borç alan ülkelerin çoğunluğu benzer olsa da, kreditörleri oldukça farklılık gösteriyor. Bloomberg'in haberine göre, ABD hükümeti şimdi zorluk içinde ülkelerin ödenmemiş borçlarının yalnızca 370 milyon dolarına sahip. Bu esnada, Çin 31 milyar doların üzerinde ödenmemiş borçla, Kosta Rika’yı ve diğer ülkeleri geride bıraktı. Çin’in yoksul ülkelere verdiği borçlar, diğer tüm kreditörlerin verdiği toplam kredilerden de fazla oldu.
G7 tarafından yapılan açıklamalar ve alınan yükümlülükler, Çin’i kapsamadığı için, bu sefer yeterli olmayacak. Ve Çin ya da ABD’den açık bir liderlik girişimi olmadığı takdirde, G-20’nin son dönemde borç yardımı konusunda yaptığı ortak çerçeve açıklaması, ihtiyaç duyulan sistematik eylem planı için yetersiz kalıyor.
Ancak ABD ve Çin arasında sağlam müzakereler, borç yardımının nasıl yapılandırılması gerektiği konusunda iki taraflı bir anlaşma sağlayacak. Böyle bir girişim, G-20’nin borç konusundaki detaylı ve bağlayıcı çerçevesinin başarı ihtimalini büyük oranda arttırabilir. Bunun neticesinde, kreditör hükümetlerin kararları hızlanır ve özel kreditörlerin katılım ihtimali de yükselir.
İşbirliği için, Washington ve Pekin’deki retorikte görülenden daha fazla alan var. Çin’in Maliye Bakanı Liu Kun, yakın zamanda Dünya Bankası ve diğer çok uluslu kreditörlerin borç yardımı çabalarını arttırabilmesi için finansal destek teklifinde bulundu. ABD bu teklifi kabul etmeli ve kendi destek teklifini sunmalı.
Yalnızca Dünya Bankası, Çin’in karşısında bir rakip kreditör. ABD ve Çin’in liderliğinde, yeni bir yardım paketi, borçları finanse etme ve borç yardımı konusunda 30 milyar dolar destek sağlayabilir.
Çin aynı zamanda, son aylarda ülkenin G-20’ye karşı askıya aldığı borçlarının detaylarını açıklayarak daha şeffaf bir kredi sağlayıcı olma konusunda adım attı. Ancak ülkenin yayınladığı bilgiler yine de kısıtlı kaldı. Tüm kreditörlerin ve borçlu ülkelerin hangi noktada durduğunu bilmesini sağlayan veri paylaşımı, düzenli ve adil borç süreçleri için oldukça önemli. Geçtiğimiz ay Çin’in kreditörlerine teklif edilen opak koşullarla ilgili şüpheler, özel kreditörlerin, Zambiya’da kapsamlı bir yardım paketine imza atmasına engel oldu. Ve böylelikle ülkede borç krizi başladı.
Korona virüs pandemisi nedeniyle ortaya çıkan kriz, Çin için birçok açıdan bir hesaplaşma oldu. Özellikle de konu dev uluslararası krediler olduğunda.
Çin hükümeti şimdi ilk kez bir sistemik borç krizinde, önde gelen bir kreditör olmanın gerçeklikleriyle karşılaşıyor. Ülke dışında faaliyet gösteren Çin’in inşaat şirketleri için iyi haber olan ve altyapı eksikliği yaşayan ülkelerde Çin’in prestijini yükselten krediler şimdi borçluların birçoğu için büyük bir yük haline geldi ve Çin’in kreditörleri risk altında.
Normal bir dönemde, yalnız başına çalışmak Çin için iyi olabilirdi. Ancak şimdi gelişmekte olan dünyada batık kredi riskleri artarken, işbirliğini geride bırakma seçeneği düşünülemez. Çin’in her hamlesi, küresel dünyanın yoğun odağı altında. Görece daha küçük bir kreditör olarak ABD, Çin’le anlaşmaya varılamazsa kaybedecek daha az şeye sahip. Ancak ABD’nin yeni yönetimi dünyanın en yoksul ülkelerine başarıyla yardım sağlayabilirse, kazanabileceği çok şey var.
Japonya’dan koronaya karşı devasa ekonomik paket
"Fed pandemide iyi iş çıkardı"
Goldman Sachs, Çin'de ortak olduğu aracı kurumun hisselerinin tamamını alacak