FİNANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Korona virüs pandemisi ABD’nin sağlık sisteminde büyük değişikliklere neden oldu. Sigorta şirketleri, hastaneler ve hastalar yeni teknolojilerle tanıştı ve sanal sağlık deneyimleri hızla önem kazandı. Bazı analistler pandeminin sağlık sektöründeki dijital dönüşümü üç ila beş yıl hızlandırdığını söylüyor. Anthem CEO’su Gail Boudreaux, “pandemi bize çok daha hızlı ilerleme imkanı tanıdı” dedi. Açıklamasının devamında, “bunların birçoğu önceden var olsa da, pandemi herkesin evde olduğu bir dönemde, sağlık hizmetlerinin nasıl sunulacağı konusunda daha farklı düşünmemizi sağladı” ifadelerini kullandı.
Boudreaux’nun yorumları, diğer tanınmış sağlık sektörü yöneticilerinden de destek gördü. Ancak bazıları halen bu hızın yeterli olmadığını savunuyor.
Firefly Health’in Yönetim Kurulu Başkanı Jonathan Bush, düzenleyicilerin teknolojik değişimin hızına ayak uyduramadığını ve bunun sonucunda büyük bir gecikme yaşandığını savundu. Bush, “bunu aşıyla birlikte öğrendik: Eğer sert kuralları özgürleştirirseniz, mucizeler gerçekleşebilir” dedi. Açıklamasının devamında, “sürekli mucizeleri öldüren katı kurallar var” ifadesine yer verdi.
Doktorlar bir yere gitmiyor
Korona virüs pandemisi sanal hastane ziyaretlerini hızlandırmış olsa da, robotlar yakın zamanda doktorların yerini almayacak. Tele sağlık şirketi Amwell’in CEO’su Roy Schoenberg, “sağlık alanında teknolojinin tek başına faaliyet göstermesini bekleyemeyiz” dedi.
Günün sonunda, tıp alanı tecrübeye dayanıyor. Schoenberg, “bir algoritmanın tahminsel değeri mükemmel olsa da, bir doktorun tavsiyeleri oldukça önemli” ifadesini kullandı.
Schoenberg’e göre, bu ikisini bir araya getirmek bir sanat: “bu tür kompleks bir teknolojik ve fiziksel sağlık hizmetinin bir araya gelmesi ancak hastaların kendini nasıl iyi hissedeceğini anlamakla gerçekleşebilir.”
Hız güvenlikle dengelenmeli
Silikon Vadisi, “hızlı ol ve bir şeyleri kır” mottosunu benimsedi ancak sağlık sektöründeki teknoloji şirketleri bu lükse sahip değil. İ
nsitro’nun kurucu CEO’su Daphne Koller, “bu yol ayrımında yalnızca sağlık uzmanları ya da sadece mühendislerle başarılı bir şirket sahibi olamazsınız. Gerçekten iki kültürün bir araya gelmesi gerek” dedi.
Şirketler mühendislik inovasyonlarının hızını nasıl yöneteceklerini bulmalılar ve aynı zamanda hasta güvenliğini ve düzenlemelere uyum sağlamayı da güvence altına almalılar.
Ancak düzenleyicilerin değişen teknolojiye ayak uydurabilmek için, uzun süredir devam eden pratiklerini adapte etmeleri gerekiyor. Koller, “henüz dile getirilmemiş bir denge var, özellikle de ölçüm ekipmanlarını ve hastalara temas eden yazılımları içeriyor” dedi.
Dijital biyogöstergeler daha iyi hizmeti getirecek
Bir sonraki adım, tedavi kararlarına daha fazla sensörü dahil etmek olacak. Forbes’un haberine göre
Boudreaux, Anthem’in Apple ve University of California Irvine’la işbirliği yaparak, 25 milyon ABD’liyi etkileyen bir hastalık olan astımın biyogöstergelerini anlamak için Apple Watch kullanacağını söyledi.
Boudreaux, “astım konusundaki başarı genellikle kişinin kendisine bakmasından ve önlem almasından kaynaklanır” dedi. Sağlık uzmanlarının umudu, hastaların nabız, kandaki oksijen seviyesi ve uyku gibi göstergelere dikkat edebilmesi için birçok kağıttan oluşan protokolleri geride bırakmak. Bunun sonucundaysa, kişiselleştirilmiş davranış değişiklikleri önerebilmek. Çalışmaya 900 hastanın katılması bekleniyor.
Hastaların biyogöstergelerini sürekli olarak kontrol edebilme kabiliyeti, Roche’nin CEO’su Severin Schwan’a göre yeni ilaçların geliştirilmesi için büyük imkanlar ortaya çıkaracak. Schwan, “bir hastanın sağlık hizmetleri statüsü günden güne değişebilir” dedi. Ancak bu sensörler, hastaların yeni ilaçlara nasıl tepki verdiğini daha kesin bir şekilde ölçebilecek. Roche CEO’su, “akıllı telefonunuzla hareketleri takip edebilirsiniz. Bu on yıl önce mümkün değildi ancak bugün 7/24 mümkün” ifadesini kullandı.
Büyük veri setleri daha adil bir sağlık sektörü yaratacak
Konu ilaçların klinik testleri olduğunda, uzun süredir tartışılan konulardan bir tanesi, katılımcıların nüfusun cinsiyet ve etnik çeşitliliğini temsil etmediği düşüncesi. Ancak bu teknolojik gelişmelerle ve güvenli ulus çapında hasta veri tabanlarıyla üstesinden gelinebilecek bir sorun.
Koller, “şimdilerde birçok hasta veri tabanı çoğunlukla Avrupa kökenli ve oldukça belirgin bir sosyoekonomik statüsü olan hastalardan oluşuyor. Ve bu durum, verilerden edindiğimiz bilgileri oldukça yanlı hale getiriyor” dedi.
Ancak giderek daha fazla şirket çeşitli geniş veri setlerinde güvenli bir şekilde makine öğrenimini kullanıyor. Bu veri setlerinde daha çeşitli hasta profilleri yer alıyor ve böylelikle daha adil ve tarafsız sonuçların ortaya çıkması bekleniyor.
Bilim Kurulu üyesi salgının ne zaman biteceğini açıkladı
Sağlık Bakanlığı karantina süresini değiştirdi
Aşıda öncelik tartışması: Yaşlılar mı? Sahadaki genç işçiler mi?