FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
2020 yılında merkez bankalarının korona virüs pandemisinin neden olduğu ekonomik güçlüklere karşı hamleleri takdir topladı. 2021’de ise merkez bankaları enflasyon sınavı verecek. Dolar güç kaybediyor ve bu trendin devam etmesi bekleniyor. Tüm bunların ekonomi ve piyasalarda büyük sonuçları olacak ve 2021 şimdiden dikkat çekiyor. Öncelikle negatif dolar trendi, ABD ekonomisinin hoşlanmadığı bir fonksiyon değil.
Aksine, ABD’de yükselen korona virüs vakaları endişe yaratırken, piyasalar perakende web trafiği ya da mağaza ziyaretleri gibi verileri görmezden geliyor. Aşı haberleriyle, güven yükseldi, küresel satın alma yöneticileri endeksleri (PMI) güçlü bir şekilde canlandı ve benzer şekilde 2021 ve 2022 yılları için kazanç beklentileri de artış gösterdi.
Ancak tahminler, fiyat kazanç oranı çarpanları konusundaki fikir birliğini düşürecek kadar hızlı artmıyor.
ABD’nin sermaye fonlarına devasa yatırım akışları gerçekleşti. S&P 500’ün korumacı sektörleri ise değer hisseleri ve döngüsel sektörler karşısında güç kaybetti. Uzun vadeli ABD Hazine tahvili getirileri yeniden yükseliş göstermeye başladı ve getiri eğrisi yükseliyor. Bu da küresel ekonominin görünümüne yönelik oldukça güçlü bir mesaj.
Dikleşen eğri aynı zamanda kurumsal risk dengeleme konusunda da sinyalleri veriyor. Bu aşamada, ABD tahvillerinin kurumsal kambiyo risk dengeleme oranları %55 seviyesinde. Getiri eğrisi yükselirken, şirketler dolar cinsinden yatırımlarının risk dengeleme oranını yükseltiyor. Bu da dolar satışı ve alternatif para birimlerinin alımı anlamına geliyor.
Sonuç olarak ABD ekonomisi iyileşme yolunda. Ancak küresel ekonomi de benzer sinyaller veriyor. Gelişen ülke piyasaları belki de 2021’de en dikkat çeken alan olacak. Hindistan, Endonezya ve Tayland yatırımcıların dikkatini çekiyor. Bu zeminde değer kaybeden dolar ve artan küresel ticaret hacmi eş anlamlı hale geliyor.
Likidite oldukça bol. Bunun nedeni merkez bankalarının parasal genişleme politikalarının her zamankinden daha büyük merkez bankası bilançoları oluşturmuş olması.
Küresel para arzı şaşkınlık veren bir seviyeye ulaştı ve 93,7 trilyon dolara yükseldi. ABD’li ve küresel yatırımcılar ABD varlıklarına oldukça fazla ağırlık verdi ancak, dünya korona virüs krizini geride bırakmaya hazırlanırken, bu durum değişiyor ve fonlar ABD varlıklarının ağırlığını azaltarak ve coğrafi çeşitliliği tercih ederek yeniden pozisyon alıyor.
Mevcut trendlere bakıldığında, 2021 yılının büyümeye odaklanacağını ve sermayenin güçlü büyümeye akacağını görüyoruz.
Enflasyon radarda
Zayıflayan dolar, ABD’de ve küresel enflasyonel baskıda yukarı yönlü hareket oluşturuyor.
Zayıf bir dolar aynı zamanda, birçok gelişen ülke için ek bir fayda sağlıyor. Zira bu ülkelerin dolarla aldığı birçok borç var ve küresel büyüme yaşanırken doların düşmesi, gelişen ülkeler için olumlu bir gelişme. Bununla birlikte dolardaki zayıflama, ABD dışındaki merkez bankaları tarafından yönetilmeli. Küresel merkez bankaları kendi para birimlerinin çekiciliğini sınırlamalı. Aksi takdirde tek yönlü bir akış gerçekleşecek ve sonucunda enflasyon yükselecek.
Avrupa Merkez Bankası'ndan (ECB) euro ve dolar kurundaki 1,2000’in üzerindeki hareketlere yönelik yorumlar geldi. Avusturalya Merkez Bankası (RBA), FED’le birlikte hareket ederek, yeni bir parasal genişleme paketini yürürlüğe soktu.
Yeni Zelanda Merkez Bankası (RBNZ) eksi faizleri geride bıraktı ancak Yeni Zelanda’nın 10 yıllık reel oranları olumlu ve bu Yeni Zelanda Doları’nı oldukça çekici hale getiriyor.
Özellikle de Yeni Zelanda’nın ticaret koşulları yükselirken, RBNZ’nin ülkenin para biriminin çekiciliğini kısıtlamak için çaba göstermesi gerekecek.
Asya’da Tayland, Güney Kore ve Tayvan’ın merkez bankaları ülkelerinin para birimlerini kontrol altına almaya çalışıyor ve bu para birimlerini satıp, euro ve Japon yeni alarak müdahalede bulunuyor. Çek Cumhuriyeti Merkez Bankası da Çek Korunası’nın gücünün, faiz oranlarını yükseltme kabiliyetlerinin önüne geçtiğini söyledi.
Gerçek şu ki bir ülkenin para politikası FED’in politikalarından uzaklaştığında, piyasalar bunu o ülkenin para birimini almak için bir yeşil ışık olarak görür. Tüm bunlar 2021’deki gelişmeler konusunda büyük merak uyandırıyor. 2021 yılında enflasyonun yükselmesi, merkez bankalarının faiz oranlarını daha uzun süre düşük tutma kararını sınayacak mı?
Enflasyon beklentileri hızla yükseliyor. Merkez bankaları henüz endişeli değil ancak bu trend devam ederse, endişe ortaya çıkacaktır. Piyasaların enflasyon beklentileri konusundaki tavrı oldukça önemli olacak ve sadece faiz oranları piyasalarında değil, kambiyoda da volatilite yeniden yükselmeye başlayabilir. Ekonomik iyileşme beklendiği gibi giderse, fiyat baskıları 2021’in öne çıkan trendlerinden biri olacak. Enflasyon ve büyüme trendleri, her ülkede eşit seviyede gerçekleşmeyecek ve merkez bankaları FED’in hamlelerini izleyecek.
Piyasaların gündemde hazine ihaleleri ve ECB olacak
Merkez Bankası piyasayı 34 milyar TL fonladı
TCMB: Gıda enflasyonundaki artış etkili olmuştur