Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), pandeminin çalışma hayatına etkilerini incelediği 'Çalışma Dünyasının Geleceği: Kovid-19 ve Yeni Normal' adlı raporunun sonuçlarını açıkladı. Korono virüs kriziyle birlikte çalışma modelinde yaşanan zorunlu değişimler, işe geri dönüş süreci ve Kovid-19’un çalışma dünyası üzerindeki uzun vadeli etkileri mercek altına alınıyor.
Hazırlanan rapora göre; uzaktan çalışma modelinin çalışma dünyasında hızla yaygınlaşması uzun vadede yenilikçi çalışma modellerinin temellerini oluşturan bir unsur oldu. Anket kapsamında çalışanlara Kovid-19 dönemi sonrasında sürekli ofiste çalışmaya dönmek isteyip istemediklerini sorulduğunda, yüzde 54’ünün olumsuz yanıt verdiği görülüyor. Müdürler ve üst düzey yöneticiler tarafından verilen yanıtlara bakıldığında ise katılımcıların yüzde 53’ünün krizden sonra ofiste çalışmayı tercih edeceğini belirtiyor.
Habertürk'ün aktardığı habere göre, yönetsel seviyeler arasındaki bu fikir ayrılığı bir yandan kuşaklar arası beklenti farkını ortaya koyarken diğer yandan da Kovid-19 dönemi sonrası çalışma dünyasının geleceğine ilişkin belirsizliklerin bir göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Buna karşın farklı ihtiyaçlardan dolayı ofise gitmeyi bir ihtiyaç olarak gören çalışanların ofiste çalışmayı istemelerinin temel sebepleri arasında sosyal kalmak (yüzde 29),ofiste daha iyi çalışma kaynaklarına erişim (yüzde 24) ve meslektaşlarla daha iyi iş birliği (yüzde 23) gibi unsurlar yer alıyor.
Y ve Z kuşağından oluşan öğrenci katılımcıların iş hayatından temel beklentileri arasında da esnek çalışma modeli başta geliyor. Katılımcıların yüzde 73’ü, iş hayatına adım attıklarında hem ofis hem uzaktan çalışmayı içeren karma bir çalışma modeli tercih ettiklerini belirtiyor.
PANDEMİ KARİYER PLANLARINI ETKİLEDİ
Korona virüs pandemisi yatırımcılar, işverenler ve çalışanların planlarını baştan yazmalarına neden olmasının yanında öğrencilerin de gelecek planlarını büyük ölçüde etkiledi. Öğrencilerin yüzde 63’ü Kovid-19 dönemi ve dijitalleşmedeki hızlanmanın kariyer planlamalarında değişikliğe neden olduğunu belirtiyor.
Bunun başlıca nedenleri arasında Kovid-19 döneminde ve sonrasında değişen müşteri talepleri nedeniyle belirli sektörlerin gelişmesi veya küçülmesi (yüzde 54) ve gelişen yeni teknolojiler (yüzde 52) yer alıyor.
ÜRETKENLİK VE YALNIZLIK ARTTI
Çalışanların yarısı uzaktan çalışma döneminde, Kovid-19 öncesi döneme kıyasla üretkenliklerinin artığını belirtiyor. Bu rakam, müdür ve üst düzey yöneticiler için yüzde 60’a kadar çıkıyor. Buna karşın, uzaktan çalışmanın getirdiği bazı zorluklar olduğu da anket sonucu ortaya çıkıyor. Bunların başında evde çalışılan sürede artan yalnızlık duygusu ve insan ilişkilerinin zayıfladığı düşüncesi geliyor (yüzde 41).
Bu modelin bir diğer zorluğu ise evdeki alan yetersizliği nedeniyle iş ve özel alan arasında farklılık bulunmaması (yüzde 41). Katılımcıların yüzde 37’si ise uzaktan çalışmanın herhangi bir zorluk teşkil ettiğini düşünmüyor. Bu düşünce, özellikle Y kuşağına ait katılımcılarda daha baskın (yüzde 40).
İŞ SEYAHATİNE SICAK BAKILMIYOR
Yurt içi ve yurt dışı seyahat yasakları kaldırıldıkça, eski etkileşim şekillerine dönülüp dönülmeyeceği kurumlar için henüz hâlâ tartışma konusu. Bu bağlamda çalışanların yarısından fazlası (yüzde 55) Kovid-19 sonrasında kısıtlı derecede iş amaçlı seyahat yapmak istediğini belirtiyor. Kovid-19 öncesi dönemde çalışanların yüzde 18’i ‘genelde’ iş seyahati yaptığını belirten, kriz sonrasında bu sıklıkta seyahat etmek isteyen kişiler yalnızca yüzde 3’lük bir kesim. Olası iş seyahatlerinin sebeplerine ilişkin olarak çalışanların çoğunluğu, etkinlik ve eğitim gibi nedenlerden dolayı seyahat etmek istediğini belirtiyor. Çalışanların yüzde 20’si ise kurumlarının sıfır seyahat politikası izlemesi gerektiği düşünüyor.
Teknoloji yalnızca krizin kısa vadede etkileri ile başa çıkmak için değil, uzun vadede yeni normale uyum sağlamak için gerekli bir faktör olarak öne çıkıyor. Müdür ve üst düzey yöneticilerin yüzde 61’i gelecekte kurumlarının mevcut dijital araçlarını ve teknolojisini geliştirmek için orta seviyede değişikliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyor.
Olası değişiklikler arasında, çalışanların yüzde 55’i Kovid-19 sonrasında kurumlarının uzaktan çalışmayı basitleştirmeye yönelik aksiyonlar almasını isterken, yüzde 48’lik bir kesim, iş gücü planlaması için yeni araçların geliştirilmesi talep ediyor. İşverenler tarafında ise yüzde 59’luk bir kesim, çalışanların mevcut durumda kullanmakta olduğu teknolojilerde ve araçlarda bir değişiklik yapmayı düşünmüyor. Teknolojik altyapıya ilişkin bu fikir ayrılığı gelecekte dijital dönüşümün boyutu hakkında soru işaretleri yaratıyor.
DİJİTAL BECERİLER
Gelişen teknolojiler ve çalışma dünyasının her geçen gün daha da içine giren dijital dönüşüm, çalışanlar için yeni yetkinlik ihtiyacını de beraberinde getirdi. Çalışanların yüzde 59’u uzaktan çalışma ve çevrimiçi toplantı becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimlerin yürütülmesini isterken, yüzde 58’lik bir kesim çevrimiçi eğitim ve gelişim platformlarının yaygınlaştırılmasını talep ediyor. Y kuşağına ait çalışanların yüzde 25’i gelecek öğrenme ve yetenek gelişimi planlamalarını büyük ölçüde, yüzde 49’u da orta derecede değiştirdiğinin altını çiziyor.
GELECEĞİN YETKİNLİKLERİ
Çalışma dünyasının gelecek oyuncuları olan öğrencilerin yüzde 64’ü, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin daha verimli ve etkin bir çalışma dünyasına katkı sağlayacağı düşüncesinde. Öğrencilerin yüzde 66’sı dijitalleşme ile birlikte çalışanların yeni yetkinlik ihtiyacının artacağını düşünüyor. Bu bağlamda, öğrencilerin geleceğe yatırım yapmak adına edinmek istedikleri yetkinliklerin en başında veri analitiği ve uygulamaları (yüzde 39),tasarım odaklı düşünme (yüzde 28) ve bulut teknolojileri (yüzde 19) gibi dijital yetkinlikler yer alıyor.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı Gökhan Gümüşlü rapor sonuçları ile ilgili şu değerlendirmede bulundu:
Uzun vadede teknolojinin hâkim olduğu yeni bir çalışma dünyası bizleri bekliyor. Bu bağlamda, iş sürekliliği sağlamak ve yeni normale adapte olmak adına kurumların bazı aksiyonlar almaları bir tercihten öte artık bir zorunluluk. Organizasyon şemasının yeniden şekillendirilmesi, artan esneklik ve uzaktan erişime dayalı yeni roller ve süreçler geliştirilmesi, kurumların gündeminde olması gereken unsurlar olarak öne çıkıyor. Kurumların yeni normale adaptasyon döneminde ofislere dönüşe geçmesiyle geleneksel çalışma yöntemlerinden sıyrılmak zorunda kaldığını görüyoruz. Kovid-19 öncesi çalışma düzeninin izlerini taşıyan bu sürecin birçok yeniliği de beraberinde getirdiği söylenebilir. Zira uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla beraber uzun vadede tam zamanlı olarak ofiste çalışma konusu soru işaretleri yaratıyor. Özellikle genç nesilde artan esneklik arayışı, kurumları çalışanlarına ofisten ve uzaktan çalışmayı kapsayan karma çalışma modelleri sunmaya teşvik ediyor. Ayrıca, bu modellerin uzun vadeli olarak uygulanabilmesi için bu çalışma modellerine uygun ödüllendirme, yan haklar, teknoloji gibi destekleyici unsurların da şirketler tarafından sağlanması bekleniyor.
KRİZDEN ETKİLENEN SEKTÖRLER
Raporda Kovid-19 krizi ve beraberinde gelen belirsizlik ortamının tüm sektörleri farklı şekillerde etkilediği belirtiliyor. Anket sonuçlarına göre; teknoloji, perakende ve telekomünikasyon sektörleri yatırımcılar tarafından en olumlu etkilenen sektörler olarak değerlendirilirken, petrol ve gaz, otomotiv, enerji ve altyapı ile medya ve eğlence sektörleri ise en olumsuz etkilenenler olarak öne çıkıyor. Krizin sektörler üzerindeki etkilerinin uzun dönemde devam etmesi bekleniyor. Ankete katılan yatırımcıların yüzde 50’si kriz döneminde pozitif etkilenen sektörlerin uzun vadede de pozitif eğilim göstereceğini düşünüyor. En çok yatırım yapılan sektörlere bakıldığında, perakende (yüzde 55) ve teknoloji (yüzde 45) sektörleri başı çekiyor.
Kovid-19 pandemisinin iş dünyasında yarattığı etki üzerine bir diğer güncel araştırma ise Bilgi teknolojileri, telekomünikasyon ve tüketici teknolojileri alanlarında pazar araştırması ve danışmanlık hizmetleri sunan International Data Corporation’dan (IDC) geldi. IDC’nin araştırmasına göre 3 yıl içinde Türkiye’deki firmaların yüzde 70’i işlerini dijitale taşıyacak. Bu firmalar, gelirlerinin yüzde 58’ini dijital ürün ve servislerden sağlayacak. 17 Aralık 2020 tarihinde “Dijital Arenanın Şampiyonları” temasıyla düzenlenecek olan IDC Türkiye Dijital Dönüşüm Zirvesi öncesinde paylaşılan araştırmaya göre Türkiye’deki şirketlerin yüzde 43’ü dijital dönüşüm için planlarını uzun vadeli olarak hazırlıyor. Şu anda dijital ürün, servis ve kanallardan sağlanan gelir yüzde 37 seviyesinde iken 3 yıl sonra bu oranın yüzde 58’e ulaşması bekleniyor.
YAPAY ZEKA, BULUT VE BÜYÜK VERİ
Araştırmaya katılan BT yöneticilerinin yüzde 43’ü önümüzdeki 3 yıl içerisinde kendi sektörlerinde ciddi bir dönüşüm bekliyor. IDC’nin araştırmasına göre örgütsel kapasite, maliyet ve yetenek kısıtları başarılı bir dijital stratejinin önündeki en önemli risk faktörleri olarak öne çıkıyor.
Sektördeki hızlı dönüşüme ve BT’nin artan önemine vurgu yapan IDC Türkiye Ülke Direktörü Nevin Çizmecioğulları, "Dijital stratejinin her geçen gün öneminin arttırığı bu dönemde, BT de kurumun dönüşümüne liderlik eden pozisyona doğru hızla evriliyor. BT karar vericilerin gündeminde ise müşteri deneyimini iyileştiren ve kuruma hız ve çeviklik katan projelerin öne çıktığını gözlemliyoruz. Buna paralel olarak özellikle yapay zeka, bulut, büyük veri ve analitik ile iş sürekliliği alanındaki yatırımların artacağını öngörüyoruz” dedi.
Gates: Eski ofis yaşamınızı unutun!
Pandemi ofis ve mağaza kiralarını vuracak