Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, kış aylarının da gelmesi ile birlikte kapalı alanlarda toplanmaların arttığını, kapalı mekanlarda kurallara ekstra dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Kayıpmaz, ayrıca alışveriş merkezleri, kafeler, çeşitli kurum ve kuruluşlar gibi yerlerin girişlerinde kullanılan ateş ölçüm sistemlerinin güvenilir olmadığını; bunun yerine HES kodu kullanımının daha sağlıklı olacağını vurguladı.
Ateşin yüksekliğinin Kovid-19 hastalığının en belirgin özelliklerinden biri olmasının yanı sıra bazı hastalarda ateş yüksekliği görülmediğine veya ateşin anlık olarak yükselebileceğine dikkat çeken Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, "Ateş gerçekten hastalığın en belirgin özelliklerinden bir tanesi ama yapılan kimi çalışmalarda hastaların yarısı kadarında ateş olduğu gösterilmiş. Geniş çaplı hasta serileri üzerinde yapılan çalışmalar bunlar. Doğal olarak da hastanın alışveriş merkezine giriş anında ateşi olmayabilir. Hava soğuk olduğundan dolayı ateşi düşük çıkabilir. O ateş ölçerlerin hepsinin kalibrasyonu da doğru olmayabilir. Durum böyle olunca ateşi tespit etmeye çalışmaktansa kişinin ya da işlemeye girecek misafirlerin HES kodunu sorgulayarak onların riskli olup olmadığını tespit etmek çok daha yararlıdır. Böylece hem yararının çok çok düşük olduğu görünen bir yöntemden uzaklaşılmış olunur hem de oraya gelen sağlıklı kişilerin hastalanmasının da önüne geçilmiş olacaktır diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
İstanbul’da artan vaka sayılarına da değinen Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz, şöyle konuştu:
“İstanbul’da bildiğiniz gibi yaklaşık 20 milyon hastanın hareketliliği söz konusu, dünyanın 14’üncü büyük kenti ve nüfus yoğunluğu çok fazla olan bir şehir. Özellikle bazı ilçelerde bu yoğunluk daha da yükseliyor. Kalabalık ne kadar fazla olursa hastalığın bulaşma riski o kadar yüksek oluyor. Burada sadece evlerde, konutlarda bulaşmayı düşünmeyelim.
Ev içi bulaşmalar şu anda çok ön planda ama bunun yanı sıra lokanta, kafeterya, eğlence mekanı tarzı yerlerde de bulaşmanın ciddi düzeyde olduğunu görüyoruz. Yiyip içiliyor, maskeler çıkarılıyor, mesafeler korunmuyor, kalabalık ortam oluyor ve ortam da iyi havalandırılmıyorsa hastalık kişiden kişiye çok kolay bulaşıyor. Bildiğiniz gibi saat 22:00’dan sonra bu tür mekanlarda faaliyete son verildi. Buralarda da yüksek sesle müzik dinlenebiliyor, canlı müzik olabiliyor, müziğe eşlik edilebiliyor. Müziğin sesi yüksek olduğu için kişiler daha yüksek sesle veya bağırarak konuşuyor. Bu da virüs partiküllerinin saçılımı açısından riskli bir ortam oluşturuyor."
Sosyal medyada yer alan ve bazı tıp dışı yöntemler ile hastalıktan kurtulduğunu veya etkisinin azaldığını iddia eden kişiler hakkında da konuşan Kayıpmaz, şunları kaydetti:
“Bilim insanları olarak bizler, yapılan çalışmaların neticesine göre karar vermek durumundayız. Bu hastalık, hastanın tomografisinde de size gösterdiğim gibi basit bir hastalık değil. Evet bir korku ve panik havası da oluşturmamamız gerekiyor ama hastalığı ciddiye almamak gibi bir durum da söz konusu olamaz. Keşke bu tarz alternatif yöntemler yararlı olsa da biz de hastalarımızı hastanemizde bu düzeye gelince tedavi etmek durumunda kalmasak ama ne yazık ki şu ana kadar yapılan çalışmalarda bu tarz alternatif yöntemlerin herhangi bir etkinliği ortaya konabilmiş değildir. Sadece bu değil. Bunun dışında muhtelif yiyecek, içecekler ve gıdaların, hatta internette satılan çeşitli Kovid-19’a karşı koruyucu olduğu söylenen çeşitli preperatların (hazır ilaç) herhangi bir etkinliği şu ana kadar kanıtlanmış değildir. Şu anda alternatif çözümler aramak yerine, etkinliği yüzde 90’ın üzerinde olan iki tane kuralı uygulamamız lazım. Bunlardan bir tanesi maske, diğeri de kişiler arası fiziki mesafe. Biz buna kalabalıklardan kaçınmayı ve temizlik kurallarına da riayet etmeyi eklersek zaten elimizde ciddi bir korunma olur."
Bulgaristan'dan aspirin için Edirne'ye akın ettiler
Korona virüs hastalarına aspirin deneyi
'2020 gibi kokan' mum yok sattı
Dünya genelinde can kaybı 1 milyon 248 bini aştı