Eylül ayının hemen başında korona virüsteki en yüksek vaka artışının Ankara’da olduğu gündeme gelmişti. Ekim ayı itibariyle başkentten nispeten iyi haberler gelmeye başladı. Ancak bu kez de İstanbul tehlikede. Son verilere göre İstanbul’daki vaka sayısı, Türkiye genelinin yüzde 40’ına ulaştı.
Ankara'daki vakalar ciddi artış gösterdiğinde uzmanlar bu durumu birçok nedene bağlamıştı. Ankara'daki test olanakları başka illerde olmadığı için vaka sayısının yüksek çıktığını söyleyenler de oldu, başkentte günlük vaka sayısının resmi olmayan verilere göre 1500'lere ulaştığını söyleyen de… Şimdi ise İstanbul büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Son verilere göre İstanbul'daki vaka sayısı yüzde 50 oranında arttı. İstanbul’daki vaka sayısı Ankara'nın beş katına ulaştı.
GİDENLER DÖNDÜ, VAKALAR ARTTI
İstanbul’daki korona virüs patlamasının nedenleri için Sözcü'den Sibel Gülersöyler haberinde İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip eylül itibariyla pek çok tatilcinin İstanbul’a geri döndüğünü anımsatıyor. Saip, “Yani İstanbul olarak ihraç ettiğimiz Kovid -19 vakalarını dönüşlerle birlikte yeniden ithal etmeye başladık” ifadelerini kullanıyor.
Hastalar ile temaslı kişilerin takipleri iyi yapıldığı için bireylerin İstanbul’a rahat bir şekilde girdiğini söyleyen Saip, “Havaların soğuması ile kapalı alanları, alışveriş merkezlerini vatandaşlar daha sık tercih etmeye başladı. Toplu taşıma araçlarındaki kalabalıklar giderek arttı, yeterince önlem alınmadan okulların açılmasının da bu artışta etkisi olduğunu söyleyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul'da kalabalıkların önlenemediğini belirten Pınar Saip, Haziran ayındaki hızlı normalleşme adımlarının ardından bu tablo ile karşılaşacağımızı öngördüklerini ve yetkilileri uyardıklarını söylüyor. “İnsanların yoğun olarak bulunduğu ‘akıllı' denilen binalarda maalesef temiz hava sağlanmıyor, havalandırma sistemleri ile ilgili yeterince denetim yapılmıyor” diyen Saip, sözlerini şöyle sürdürdü: Alışveriş merkezleri hafta sonları çok kalabalık, metrekareye düşen insan sayısına dikkat edilmiyor. İş hayatının başlaması ve denetimsizlik sonucunda vakaların artış gösterdiğine de dikkat çekmek istiyorum.
KORONA VİRÜS BİTMİŞ GİBİ DAVRANILIYOR
Televizyonların ve gazetelerin korona virüs hakkında eskisi kadar haber yapmadıklarını dikkat çeken Saip konunun bu sayede vatandaşın gündeminden biraz da olsa uzaklaşmış olduğunu anlatıyor. Profesör Saip, “Televizyonlarda yeterince bilgilendirici yayınlar yapılmıyor, virüsn haber değeri açısından ağırlığı azalmış durumda. Toplumun gündemine sanki virüs yokmuş gibi bir durum dayatılıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Virüsle mücadelede bir diğer tartışma konusu da iktidarın İBB ve ilçe belediyeleriyle ilişkileri. Pınar Saiıp'e göre; iktidar pandemi ile mücadelede İBB ve ilçe belediyelerini, meslek odalarını, sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarını denklemin içine katmıyor. Bunun doğru bir tavır olmadığını belirten Saip, “Tüm ilgili kurumların İl Pandemi Kurulu ile iletişim hâlinde olması gerekir. Bilinçli bir salgın yönetimi maalesef yapılmıyor” ifadesini kullanıyor.
ANKARA'DA NE OLMUŞTU?
Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Mustafa Sırrı Kotanoğlu'nun verdiği bilgilere göre Ankara'da Ağustos sonu, eylül başı itibariyle vaka sayıları artmıştı. Ancak Ekim ayında vakalarda azalma oldu. Ankara'daki vaka sayısında yüzde 60 oranında azalma sağlandığı belirtildi. Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Mustafa Sırrı Kotanoğlu, yaptığı açıklamada şunları söylemişti: “Filyasyon ekiplerimizin sayılarını artırdık, 400-450'ye yakın olan ekip sayısını 900-1000'lere çıkardık.'
Halk Sağlığı Uzmanı ve İBB Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nilay Etiler de İstanbul’a geri dönüşlerin salgının hızını artırdığını belirterek 3 milyon insanın yazın kenti terk ettiği bilgisini verdi. Etiler İstanbul’da kilometrekareye düşen insan sayısının Türkiye ortalamasının 6-7 katı olduğunu söyleyerek, “Bunlar İstanbul'da çakan bir kıvılcımın çok çabuk yangına dönüşmesine neden oluyor.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nilay Etiler, İBB Bilimsel Danışma Kurulu olarak normalleşme adımlarına dair Mayıs ayında bir rapor hazırladıklarını belirtti. İBB Bilimsel Danışma Kurulu bu raporda normalleşmenin aşamalı olması gerektiğini ve hangi koşullarda nerelerin açılabileceğini belirtmişti. “Aşama aşama açılış yapılıp vaka sayılarının kontrol edilmesi gerekiyordu” diyen Nilay Etiler, “Ne yazık ki bu çalışmamız hiç karşılık bulmadı. Türkiye 1 Haziran itibariyle tümüyle açılmış oldu. Yaz aylarında bunun etkisi çok hissedilememiş olsa da aslında bugün yaşanan artışta bir anda yapılan tam açılmanın etkisi var” diye konuştu.
“Salgının kontrolü için en önemli konu verilerin şeffaf bir biçimde açıklanmasıdır” diyen Etiler, sözlerini şöyle noktaladı: İstanbul'un hangi ilçelerinde vaka artışı oluyor, ilçelerde vakaların kümelendiği yerler nereler, vakaların sosyodemografik özellikleri neler’ gibi soruların yanıtını alabileceğimiz türden bir şeffaflıktan bahsediyoruz. Sadece toplumsal hareketliliğin kısıtlanması şeklindeki tedbirler değil, hastalığın kaynağı olan enfekte kişilerin bulunması için bol miktarda test yapılması, etkili bir filyasyon çalışması yürütülmesi gerekir. Meslekleri nedeniyle korona virüs ile karşılaşma olasılığı yüksek olan meslek gruplara aralıklı olarak test yapılması gerekir. Bunların başında sağlık çalışanları geliyor, ayrıca belediye çalışanlarının bir kısmı da bu durumdadır.
Prof. Dr. Pınar Saip'ın ise korona virüsyle mücadele kapsamında önerileri ise şöyle:
Aile Sağlık Merkezleri’nin takip ettiği hasta sayısında artış var. Salgın ancak birinci basamak, yani koruyucu hekimlik sisteminin güçlü olması ile kontrol altına alınabilir.
Birinci basamak sağlık hizmetlerimiz, özellikle aile sağlığı merkezleri güçlendirilmeli, birbirinden kopuk yürütülen hizmetler birleştirilmelidir.
İş yeri denetimleri koruyucu sağlık hizmeti kapsamında yapılmalıdır. Maalesef bugün salgın idaresi, bağımsız halk sağlığı uzmanlarının denetiminde olan bir kurul tarafından değil, ayrı ayrı bakanlıkların birbirinden kopuk idareleri tarafından ve sorumlunun belli olmadığı bir şekilde yapılıyor.
İstanbul'da yeterince korunma sağlanmadığı için hastaneler yoğunlaşmış, çok fazla sağlık çalışanı hastalanmış durumdadır. Salgının çok hızla yayılmasının önüne geçilmesi için toplumsal hareketliliğin azaltılmasına ihtiyacımız var.
Vaka, hasta sayısı ile ilgili çelişkilerin giderilmesi, gerçek rakamlarla yüzleşilmesi ve ilgili meslek örgütlerinin de katılımıyla toplum sağlığını önceleyen bağımsız bir kurul tarafından salgın yönetimi yapılmasına acilen ihtiyaç vardır.
Saip “Geldiğimiz son noktada korona virüs mücadelesinde Ankara'yı kazanırken İstanbul'u kaybediyoruz. Bu yüzden yetkililerin derhâl önlem alması gerekiyor” diyor…