Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Merkez Bankası'nın tartışılan faiz kararını konuştu. Politika faizi yerine GLP'nin yükseltilmesini 'ters köşe' olarak yorumlayan ikili, ana yoldan yan yola sapıldığının altını çizdi.
Güldağ: Merkez Bankası kararıyla başlayalım sohbete. Büyük sürpriz... Hani deyim yerindeyse piyasaları ters köşeye yatırdı Merkez Bankası... İstisnasız hemen herkes 150 ile 200 civarında politika faizinde artış bekliyordu. Aslında faiz yine arttı, geç likidite penceresi üzerinden 14.75’e kadar çıkmış oldu. Ama geçen ay yeniden girdik gibi düşünürken, ana yoldan yine sapmış olduk. Bakıyorum, çok çeşitli yorumlar var. Mesela Türkiye'yi iyi izleyenlerden biri Timothy Ash’in yorumu şöyle; "Merkez Bankası'ndan tam bir budalaca hamle. Sanki 2018'den hiçbir şey öğrenmemişler. Tam da piyasa biraz umut olduğunu düşünmeye başladığında bu hamle geldi" diyor. Ağır sözler var. Genel olarak bir önceki toplantının pozitif yönde bir sürpriz olduğu ama bu toplantının negatif bir sürpriz olduğu, hayal kırıklığı yarattığı yorumları yapılıyor.
Ağaoğlu: Ben son cümlesine katılacağım. Bu negatif bir süpriz oldu. Daha önceki toplantı da pozitif bir sürprizdi. O zaman zaten 'artırmaz' alışkanlığı vardı. Ama 200 baz puan artırım geldi. Ve herkesin anlayacağı bir politika değişikliğine gidilmiş, içeride dışarıda piyasaya daha rahat olarak anlatılacağını düşündüğümüz için o kararı pozitif algılamıştık. Yeni bir yol açıldı gibi bir algı oluşmuştu. Hatta 'neden daha fazla olmadı' benzeri konuşmuştuk. Fakat dediğin doğru, şimdiki hamle hakikaten ters köşe... Zaten esas dert de burada. Yine ana yoldan yan yola sapmaya başlıyoruz. Tabela faiziyle iş gören faizinin farklı olduğu bir ortamda karar almak gerçekten zor oluyor. Bir politika oluşturmak, ona göre bir tahvil seti oluşturmak çok zor oluyor. Tabelada 10.25 yazıyor, geç likidite penceresi 14.75. 150 baz puan artırdılar ki normalde MB’nin böyle bir değişiklik yapmadan önce metodolojisinde değişiklik yaptığını duyurması gerekirdi. Şu anda ne diyor, ben bir politika faizi açıkladım diyor, o politikanın faizini 150 baz puan üstünde, haftalık repoyu veririm diyor. Şimdi 150 baz puanlık geç likidite penceresindeki 150 baz puanı 300 puanlık baz puana çıkardım diyor. Aslında bakarsan 13.25’in üzerine 150 baz puan daha faiz artırmış oldu. 14.75’le tali yoldaki faizi artırdı. İş gören faizi dediğimiz zaman mevduatlar 13 buçuklarda, kredi tarafında 16-17 bandında. Yani iş gören faizinin hiçbir yerinde değil MB. Fed mesela, bir karar alacağı zaman neredeyse bir hafta önceye kadar herkes bunu tahmin eder ve strateji yapar. Biz şu anda 150-200 baz puanlık faiz artışıyla ana yola doğru bir manevra beklersek MB yine tali yollardan fonlanmaya devam edilir. Buna piyasanın tepkisi son derece sert oldu. Kur 7.98 ile yeni rekorlar kırdı. Hiç gerek yoktu. İthalat yapmadan ihracat yapamayan bir ülke olarak kur tek başına bizi ikna edebilir. Bundan sonra ne olur kısmı biraz çetrefilli hale geldi.
Güldağ: Asıl problem de biraz orada aslında. Bu kadar çok sürpriz ile piyasalar nasıl dengelenecek? Bir yön gösterme görevi yok mudur Merkez Bankası'nın? Çünkü bu kadar tahmin edilemeyen, sürpriz hamlelerin kendisi bir belirsizlik kaynağı oluşturuyor.
Ağaoğlu: Şu anda bizim konuştuğumuz faizin adı ne?
Güldağ: Geç likidite penceresi.
Ağaoğlu: Yok yok asıl ortadaki ana yolu diyorum. Adı politika faizi. MB’nin izlediği politikayı ortaya koymak için bir araç. Türkiye Cumhuriyeti'nde birisi 10.25’le ne mevduatını verir, ne kredi alabilir, ne de iş yapabilir. Şunu yapabilir belki, aynı repolarla geçtiğimiz dönemde uyguladığı gibi aylık repolarla 15-16 gibi bankaların fonladığı faizler ortaya çıkabilir. O zaman ben ne anladım bu işten? Kaç tane faizle uğraşıyor olacağız? Bu kadar çok faiz olur mu?
Güldağ: Bir de geç likidite penceresi aktif politika aracı olur mu?
Ağaoğlu: O da ayrı bir hikaye. O bankalarda herhangi bir aksaklık çıktığı durumda cezalandıracakları bir faiz oranı. Bir de şunu yapmak gerekiyor. Piyasanın ters köşeye yatırılmadan önce yumuşak bir dille ya da başka bir iletişim aracıyla bir şeyler yapılabilir. Benim açımdan endişe yaratan konu çoklu faiz ortamında olmamız. Hakikaten faizi düşük tutarak istikrar kazanılmıyor. Faizi nominal göstererek elindeki faiz düşük olsa da iş gören faizler başka bir yerde olur. MB’nin buna politika olarak yaklaşması, söylem olarak da içine girmesi lazım. Şu anda halen bahsettiğimiz faiz oranları enflasyonun altında kaldı.
Güldağ: Biz de bir anlamda bir spekülasyonun aleti oluyoruz. Ondan sonra birdenbire ters köşe... İnsanlar bundan birileri bir ekmek yiyor gibi komplo teorisi üretmeye başlar. Hiçbir tahminci demedi ki MB hareket etmeden kalır. İki defadır ters köşeye yatıyoruz. Ben kötü hissettim kendimi. Bakıyorum enflasyon beklentilerinde olumlu bir şey olsa bunun bir anlamı var diye düşüneyim. Bilmiyorum ama Timothy Ash’in 2018’den hiç mi ders almadılar sözünü ise ben biraz daha farklı değerlendiriyorum. 2018’e göre farklı bir yerde olduğumuzu düşünüyorum. O dönem swap piyasası üzerinden TL üzerine pozisyon almak kolaydı şimdi o kanallar henüz açılmadı. O yöndeki hamleler biraz daha azalmış duruyor. Ayrıca bugün kur gerçekten 'çok rekabetçi'. 2018 Ağustos'unda bunu söylemek mümkün değildi. İhracattaki gelişmeye bakarsak, cari denge de sıfırlarmış görünüyor. Sıcak para da çok daha sınırlı bugün. Bu risklerin azalması nedeniyle mi MB beklentilerin dışında bir karar aldı acaba? Bu hamleyi yorumlamakta zorlanıyorum.
Ağaoğlu: En az sizin kadar ben de zorlanıyorum. Sıcak paracılar Türkiye’ye üşüşmeyecek, onların ağzı sütten çok yandı yoğurdu üfleyerek yiyorlar. O yüzden o kısım uzun bir süre gelmeyecektir. Ondan da çok fazla korkmayalım. Yoksa yanlış sonuçlar ortaya çıkıyor. Böyle bir ortamda korkunun ecele faydası yoktur. Neye göre hesap yapacağımızı bilemediğimiz bir ortama gidiyoruz. Şu an bir sonuç çıkarmak çok zor. Bunun üzerine hesap kitap yapmak çok zor. Faizin ne olduğunu ve olacağını bilsek hesap kitap daha kolay olacak. Bir de MB haftalık repoda sabahleyin bir rakamı koyuyor, bu rakamı neye göre belirliyor. Canı ne istiyorsa onu yapıyor Merkez Bankası. Bu kadar belirsizlik ortamını Türkiye ekonomisi çok hak etmiyor.
Güldağ: Geçen sefer bir açıklama yapmıştı, ben enflasyonla mücadele için faiz artışını yapıyorum anlamında bir şey dedi. Karar notunda politika faizini 13-14 bandına yükseltebilir gibi bunu algılatabilecek sözcükler var gibi görünüyor.
Ağaoğlu: Ben sadece bir şey söyleyeyim. Finansal piyasalar sürprizleri hiç sevmezler. Hele kötü sürprizleri hiç sevmezler. Bundan nasıl bir fayda bekliyoruz bilmiyorum ama benim önümüzdeki 1 yılı ya da 6 ayı hesaplayabiliyor olmam lazım. Bu da çok kolay mümkün olmuyor. Çoklu faizleri mümkünse tekli faize indirelim. Biz çok fazla faizle uğraştıkça kafamız karışır. Görev düşen taraflar belli, biraz daha itimat göstereceklerse sevineceğiz.
Güldağ: Evet finansal piyasalar sürprizleri sevmez ve finansal piyasalarda istikrar olmadığı zaman da ekonomide istikrar olmaz.
TLREF’in sağlıklı kullanılması için fiyatlandırma iyi yapılmalı
Ağaoğlu: MB açık konuşması, yol haritası çizmesi gereken bir yer. Ben cımbızla bir şeyleri çekmek zorunda kalmayayım. Çoklu faizle uğraşmak zor. Faiz oranının ne olduğu ve belirlendiği piyasa için çok önemli. İşin kötü tarafı vadeler de çok kısa, vadeler kısaldıkça oynaklık da artar. Bir de küçük bir not ekleyeyim, TLREF uygulaması başladı. TLREF'in sağlıklı olarak kullanılması için fiyatlandırma iyi yapılmalı yoksa o da yönlendirilebilir bir hal alacaktır. O yüzden de bizim elimizde finansal piyasalarda kullanabileceğimiz önemli bir değişken olan faiz göstergesi de hatalı fiyatlarla oluşacak. Bu sistemin daha derli toplu hale gelmesi lazım.
Güldağ: Orada hacim az ama en azından bir enstrüman. En azından böyle dalgalı dönemlerde tercih edilebilir de bir enstrüman. Sonuçta o dalgaya yanıt verme imkanı var. Bankalar açısından da çok kullanışlı bir enstrüman olabilir. Hakikaten birçok dengeyi bozan bir sürpriz kararla karşı karşıya kaldık. (Dünya)