Türk Lirası'nın ABD Doları karşısında yılbaşından bu yana uğradığı değer kaybı ise yüzde 28’i aştı.
Yalnız Amerikan para birimi değil, Euro da artışını sürdürüyor. Bugün bankalar arası piyasada 8,99 TL’yi gören Avrupa Birliği para birimi Euro, serbest piyasada 9 TL’nin üzerinde fiyatlarla işlem görüyor.
Geçtiğimiz Ekim ayında yüzde 24 olan ‘‘politika faizi’’ olarak bilinen repo ihale faizini kademeli olarak indirmeye başlayan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 2020 yılının Mayıs ayında, politika faizini yüzde 8,75’ten yüzde 8,25’e çektikten sonra Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında faizi sabit tuttu.
Peki, dövizde sürekli artışın olduğu bir süreçte, Perşembe günü yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz oranında bir değişiklik olabilir mi?
PROF. GÜNEŞ: TÜRK LİRASI ÇABUCAK DEĞER KAZANABİLİR
Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hurşit Güneş, Merkez Bankası’nın daha fazla gecikmeden faiz artışına gitmesi gerektiğini söylerken bugünkü siyasi konjonktürde bunun çok kolay olmayacağını da dile getirdi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Güneş, ‘‘Belli bir sınır içinde dalgalanmasına izin versek de döviz kurunu ‘saldım çayıra mevlam kayıra’ bir halde bırakamayız. Hükümetin faiz artışına karşı olduğu sır değil ama Merkez Bankası özerkliği ele geçirip herkesi şaşırtarak faizi yükseltip likiditeyi daha da sıkılaştırsa piyasa çok hızlı reaksiyon verebilir. Türk Lirası çabucak değer kazanabilir. Yani 300-400 baz puan artışa giderse (yüzde 8,25 olan politika faizini yüzde 11,25 ya da yüzde 12,25’e çekerse) enflasyon konusunda da önemli bir adım atmış olur. Tabii uluslararası bir anlaşma da mesela Çin’le yapılacak bir swap anlaşması da elini güçlendirir. Bu dışarıya karşı da güçlü bir sinyal olur. Bir de her gün mesela 10 milyon dolarlık döviz satışları yapabilir. Bu ayda 300 milyon dolar eder ki rezervlere zarar da vermez. Böylelikle Merkez Bankası, kurdaki oynaklıktan rahatsızım mesajı vermiş olur. Geç yapılan faiz hamlesinin etkisi az olur, ya da çok yüksek bir artış gerektirir ki o zaman daha zarar verici olacaktır’’ dedi.
PROF. ULUSOY: FAİZ ARTIŞI DOLARDAN KAÇIŞA YOL AÇMALI AMA…
Yeditepe Üniversitesi’nden Veysel Ulusoy’a göre, sınırlı bir artışın dahi piyasada ciddi bir etki oluşturması mümkün değil.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Prof. Veysel Ulusoy, ‘‘Merkez Bankası’nın politika faizi, Mayıs ayından bu yana yüzde 8,25 ama geç likidite penceresi yüzde 11,25. Serbest piyasada ise faiz yüzde 14 düzeyinde. Gecelik repo faizinin kağıda yazılmasının aslında bir anlamı yok. Bugün tartışmamız gereken konu, Merkez Bankası’nın faiz artışına gidip gitmeyeceği değil, bu faize kimin nasıl tepki vereceğidir. Bunu tartışmalıyız. Böyle bir artış büyümeye yansır mı? Yansırsa nasıl yansır? Tüketici harcamaları nasıl gelişir? Tasarruf artar mı? Normalde ne olması lazım? Faiz artışında TL mevduatlarının yoğunlaşması ve dolarizasyonun son bulması yani dolardan kaçış olması lazım gelir. Ama bunun olmayacağını ben bugünden garanti ederim. Çünkü makro dengeler o kadar bozuk ki’ dedi.