FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Jay Powell ABD Merkez Bankası’nın başkanlığına, Fed’in amaçlarını anlayarak geldi: Daha güçlü bir finansal sisteme yönelik yönetim ve istikrarlı düşük faizlerin olduğu bir ortamda para politikalarını tam istihdam için kullanmak. Son dönemde Powell, bu hedeflere ulaşmak için yeni bir politika çerçevesi açıkladı. Bu değişim Fed’in gelecekte sergileyeceği tutumla ilgili yıkıcı bir belirsizlik yarattı. Ancak ABD Meclisindeki bazı unsurlar başarılı olur ve Fed’i yeni hedefler belirlemeye zorlarsa, bugünkü yıkım ve belirsizlik seviyeleri önemsiz kalacak. Fed bu hedeflere ‘direktif’ adını veriyor ve aralarında, merkez bankasının küresel ısınmayla savaşması ya da farklı demografik gruplar arasındaki gelir eşitsizliğini yok etme gibi hedefler barındırıyor. Aynı zamanda, doların döviz değerini düşürerek ülkenin ticaret açığını kapatmak da bunlara bir örnek.
Fed’i yeni hedefler belirlemeye zorlamanın iki önemli tehlikesi var. Birincisi, ek hedefler kaçınılmaz olarak birbiriyle çelişebilir. Bu yeni Fed hedeflerinin savunucuları elbette Fed’i öncelikler konusunda yol haritasız bırakacak ve dolayısıyla parasal politikalar öngörülemez ve değişken olacak. Bu durumun sonucunda ekonomide ortaya çıkacak olan kafa karışıklığı para politikalarının etkinliğini zayıflatacak ve finansal piyasalarda olduğu kadar istihdam piyasasında da daha fazla volatiliteye neden olacak. Belirsizliğin hakim olduğu ortamlarda insanlar ne yatırım yapabilir ne de işe alım. İkincisi Fed’in bu yeni hedefleri hayata geçirecek araçları yok. Fed’in körelmiş araçlarını kullanmaları için para politikası yapıcılarını davet etmek ya da ABD’nin bugün sahip olduğundan daha merkezi bir ekonomi yaratacak yeni güçlere ulaşmak gibi çözümler kullanılıyor ve bu da yeniliklerde ve insanların ihtiyaçlarını karşılamada etkisiz kalıyor. Bu sorunların derinliğini görmek için Fed’in önerilen iki yeni hedefe verdiği cevaba bakılabilir.
Milton Ezrati Forbes’da kaleme aldığı yazısında Fed’in küresel ısınmayla savaşta nasıl bir katkısı olabileceğini sordu. Fed’in şu anda kullandığı tek politika destekçileri, düzenleyici gücü ve faiz oranlarını düşürerek veya yükselterek, piyasalardaki likidite miktarını etkilemek ve dolayısıyla ekonomik faaliyetlerin yönünü belirlemek. Politika yapıcılar artan ekonomik faaliyetlerin atmosferdeki karbon miktarını arttırdığına karar verebilir ve büyümeyi kısıtlayabilirler. Ancak böyle bir önem, Fed’in bir diğer hedefi olan tam istihdam ilkesiyle çelişebilir. Politika yapıcılar ne karar verirse versin, Fed’in meclis tarafından başarısızlıkla suçlanacağı kesin. Alternatif olarak Fed para politikalarını hem tam istihdam hedefini gerçekleştirecek hem de bankaları “yeşil” işletmelere daha uygun koşullarda kredi vermeye zorlayacak şekilde kullanabilir. Ancak 2008-2009 yıllarındaki finansal krizde görüldüğü gibi, regülatörler kredi veren kurumları, kredi notu düşük emlak alıcılarına kredi vermeye zorladığında bu durum finansal sistemdeki istikrarı koruma ilkesiyle çatışmıştı.
Çeşitli demografik gruplar arasındaki gelir eşitsizliğini ortadan kaldırma gibi bir hedefi benimsediğinde, Fed kendini görece olarak imkansız bir durumun ortasında bulabilir. Ekonomik faaliyetleri canlandırmak için agresif bir çaba gelirlerde artışı sağlayabilir ancak bu aynı zamanda Fed’in düşük ve istikrarlı faiz oranı hedefiyle çelişebilir. Üstelik gelir eşitsizliği konusunda da etkili olmaz. Maaşlarda genel bir artış, gelir dağılımının alt seviyelerindeki insanlar için faydalı olabilir ancak, diğerleri için daha büyük faydalar sağlar. Dolayısıyla gelir eşitsizliği derinleşir. Eğer Fed yeni hedefini, bankaların kredi verme kararlarında ya da şirketlerin işe alımlarında ya da maaş politikalarında baskı kurarak gerçekleştirmeye çalışırsa, 2008-2009 krizinde emlak piyasasında ortaya çıkan sorunları yeniden gündeme getirir.
Fed’i yeni hedefler belirlemeye zorlamanın bir başka temel tehlikesi daha var. ABD’yi devlet güdümlü bir ekonomi haline getirebilir. Bu da ülkenin kuruluşundan bu yana benimsenen ilkelerle taban tabana zıt olur. Ancak insanlar bu çelişkiyi mazeret olarak kabul etmezse, ABD’nin devlet güdümlü bir ekonomiye doğru ilerleyişi daha az etkili ve daha az yenilikçi bir sistem doğurur. ABD ekonomisinin bu derece büyümesinin sebeplerinden biri, iş dünyasının bağımsızlığı. İş dünyasında kararlar merkezi sistem tarafından alındığında, hata yapılma ihtimali artıyor. Bu durum gerçekleştiğinde ABD yıllarca muhtemel bir ekonomik krizden çıkamayabilir.
ABD Meclisi Fed’i yeni hedefler belirlemeye zorlarken, bunun yol açacağı çelişkileri ve tehlikeleri gözden kaçırıyor. Bu hedeflerin önemli konular olduğunu düşünüyorlar ve sonuçlarını düşünmüyorlar. Bu bir hata. Hedeflerin gerçekleşmesini istesek de, Fed bunları gerçekleştirmekle yükümlü bir kurum değil. Yine de siyaset, ekonominin başarısız olacağını bile bile, bunun yapılabilir olduğunu düşünüyor. Şimdilik bu konuda ilerleme yok ancak Fed’i yeni hedefler belirlemeye zorlama çabalarının devam etmesi önemli bir risk oluşturuyor.
Brainard: Fed'in yeni para politikası önemli bir çığır açtı
Fed’in enflasyon politikası altın rallisini nasıl etkiliyor?
Fed’in yeni taktiği düşük faize devam sinyali verdi