FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Kiralama seçeneği varken neden bir şey satın alasınız ki? Bu soru ekonomik dar boğazdaki Y kuşağı tarafından sıklıkla dile getiriliyor.
John Lewis gençlere, ihtiyaçlarını kiralamayı ya da öğrenirlerse, istedikleri her şeye ya da en azından modern hayatın temel gereksinimlerine ulaşabileceklerini söyleyen kişilerden biri. Söz konusu ihtiyaç bir bilgisayar, koltuk takımı ya da masa olabilir. Bir şeyi satın almak için gereken birikimi yapmak için beklemeyin diyor John Lewis & Partners isimli mağaza, ancak bu birikimin hiçbir zaman gerçekleşmeyebileceğinden bahsetmiyor. Öğrenim kredilerinizi, kredi kartı borçlarınızı ve birikiminizin olmamasını unutun ve istediklerinize sahip olmak için kira kontratı imzalayın.
Chloe Timperley’nin Generation Rent ve Shiv Malik ve Ed Howker’ın Jilted Generation isimli kitapları çoğunlukla, gençleri kirada oturmaya mecbur bırakan aşırı yüksek ev fiyatlarına odaklanıyor. Ancak son yıllarda kiralama seçeneği sunan ürünlerin sayısında ani bir artış gerçekleşti.
Şimdiden oto galerilerden çıkan arabaların %90’ı üç ya da beş yıllığına kiralanıyor. Ve sonunda satın alma seçeneği olsa da, birçok insan bu sürenin sonunda daha büyük ya da daha yeni bir araba kiralamayı seçiyor. Aynı prensip şimdilerde kanepeler, sandalyeler, perdeler ya da lambalar için de geçerli.
ABD’nin ithalatı, serbest piyasa ekonomistleri tarafından finansallaşmanın bir sonraki adımı olarak müjdeleniyor. Bu durum da gelir skalasının orta-üst seviyelerindeki kredi notu yüksek insanlara ucuz kredi vermesine olanak sağlıyor. Daha düşük gelirli insanlar içinse bankalar bir tür sofistike tefeci görevi görüyor. Müşteriler mevcut durumlarıyla ilgili temel finansal verilere göre seçiliyor.
Araba kiralama bugün bildiğimiz anlamıyla 10 yıl önce hayatımızda yoktu. Şimdilerde, uzun süreli kiralama oldukça sıradan bir durum. Yine de finans dünyasında meydana gelen bu değişimin sosyal ve ekonomik sonuçları var.
Tüm hayatlarını ev kirası ödeyerek geçiren insanlar genellikle bu durumdan çok memnun olmazlar. YoungMinds, korona virüs sürecindeki karantinalarda bu durumun daha da kötüye gittiğine işaret etti. Bu bilgi Intergenerational Foundation tarafından yapılan bir araştırmanın sonucunda elde edildi. Araştırmanın sonucunda İngiltere’de 20’li yaşlarda olan kişilerin ekonomik koşulları 1991 ve 2018 yılları arasında %70 daha kötüye gitti.
Bağımsız bir hayat sürdürmek için maddi güçleri olmayan gençler “başarılı uzun süreli ilişki” yürütmekte zorlandı. Evli veya partneriyle birlikte yaşayan genç yetişkinlerin sayısı, 1991 yılından bu yana %36’dan %13’e düştü. Geçtiğimiz hafta aynı kurum tarafından yapılan bir başka çalışmadaysa, 16 ve 40 yaşları arasındaki insanların depresyonu nedeniyle neredeyse 3 milyar sterlinlik bir ekonomik kayıp yaşandığı ortaya çıktı.
Daha geniş bir çerçeveden bakmak gerekirse, milyonlarca hane resesyonla baş etmekte güçlük çekiyor. İşlerine son verilen kiracılar ev kiralarını ödeyemiyorlar. Aynı şekilde, kanepesini uzun süreyle kiralamış olan bir mortgage müşterisi de işten çıkarılması durumunda sahip olduğu her şeyi kaybedebilir.
Bu yeni ekonomik ortamda, hükümetler müdahale etmeli ve maddi olarak korunmasız olan insanlara resesyon döneminde destek olmalı. Aksi takdirde bu durum ekonominin tamamen çökmesine neden olacak. Bank of England da faiz oranlarını düşük tutmalı, zira aksi gerçekleşirse bu mortgage ya da uzun süreli kirama sektörleri için bir yıkım olacak.
Geçtiğimiz hafta ABD Merkez Bankası, Fed 2016 ve 2018 yıllarındaki faiz artışlarının, milyonlarca aileyi ekonomik çöküşün eşiğine getiren bir hata olduğunu kabul etti. Bundan sonra faiz oranlarını düşük tutacağı sözünü verdi. Bank of England da aynı şekilde faiz oranlarında artışa giderse kredilerini ödemekte zorlanan bir çok insanın ortaya çıkacağından endişeli.
Düşük oranlar olmadan yalnızca, kendi evlerini alabilmiş “baby boomer”lar maddi olarak ayakta kalabilir. İngiltere toplumu içi boş bir pahalı elbiseden ibaret.
İngiltere’de kitlesel işsizlik alarmı
ABD'nin yeni başkanı 3 Kasım'da belli olacak mı?
İngiltere'nin borcu 2 trilyon sterlini aştı