Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, kurlarda yaşanan atağın piyasalara ve reel sektöre etkilerini değerlendirdi. Merkez Bankası'nın piyasaya net mesajlar vermesinin faydalı olacağına dikkat çekti. Enflasyonda bu yıl tek haneye inilmesinin imkansız hale geldiğini vurgulayan ikili, enflasyon verilerinin doğruyu yansıttığından emin olunması ve bunun için azami titizlik gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ağaoğlu altın, borsa ve döviz piyasalarındaki hareketleri de yorumladı.
Güldağ: Şöyle başlayalım. ‘Ben demiştim’ demek rahatsız ediyor mu?
Ağaoğlu: Sıkılıyorum sadece.
Güldağ: Doğrusu ben de...Çünkü önceki haftalarda ne konuştuysak hemen hemen oldu. Anlamadığım şu; biz görüyoruz da asıl görmesi gerekenler görmüyor mu? Her konuşmamızda keşke biz haksız çıksak dİyoruz ama...
Ağaoğlu: Keşke çıkmasak...
Güldağ: Görünen köy de kılavuz istemiyor. Döviz rezervi erimesi belirginleştiğinde, ister istemez kurun sıçrama ihtimalinden konuştuk. Yeni rekor gelebilir dedik. Enflasyon 11-12'lerde seyrediyor. Yüzde 7.5-8 faizler sürdürülebilir değil dedik. Altının rekor çıkışını konuştuk. Mutlaka dengelenmesi olur dedin. Müneccimlik yaparak da değil. Piyasadaki izleri, beklentileri takip ederek, gözleyerek... Şimdi bana yeni bir döneme girdik gibi geliyor. Kurda yeni bir bandımız oluşacak belli ki. Fakat band 7.30-35 bandında kalır mı? Aşağı ya da yukarı yönlü hareket yapar mı? Birincisi işin bu tarafını konuşmak lazım. İkincisi kur atağının reel sektöre nasıl bir yansıması olacak? Mesela, yarım dolar, yarım Euro'dan oluşan sepet kur yılbaşından bu yana kabaca yüzde 25'e yakın artış göstermiş. Bunun enflasyona mutlaka bir yansıması olacak. Vatandaş dabunu gördüğü için deyim yerindeyse kur zammı ürünlerin üstüne binmeden alışveriş yapayım diyor. Bu hafta, cep telefonundan tablete, televizyona elektronik ürünlere yüzde 30'a varan artış var. Kozmetikte de öyle. Nasıl olsa şampuan kullanıyorum, daha fazla zam görmeden alıp koyayım bir kenara diyor.
Ağaoğlu: Bu sefer de talep enflasyonu doğuruyoruz.
Güldağ: Biliyorsun korona virüs salgını nedeniyle iyice ertelenmiş olan talep kısmen hareket getirmişti. Şimdi kurlar yükseldi, hareket zayıflar, frene basma gündeme gelir yorumları yapılıyordu ki, tam tersi bu kez de 'zam geliyor aman yakalanmayalım' diye talebi öne çektik. Konuşuruz üstüne. Ama önce sana göre kurdaki bu hareket nereden kaynaklandı?
Ağaoğlu: Bayramdan döndüğümüzde Londra swap faizleri çok yukarı çıktı. Bayramdan önce aldıkları dövizlerin TL ödemelerini yapmakta zorlandılar. Londra’da TL faizi yüzde 1200’lere çıktı. Yabancıların TL’ye atak yapmasını zorlaştırdığımız swap enstrümanı beraberinde birtakım sorunlar getirdi. Orada kantarın topuzu biraz kaçtı. Esas kurdaki hareketi de yaratan biraz o oldu. Sorun sadece rezervler değil. Her ne kadar brüt rezervlerimiz 90 milyar dolar görünse de bunların içindeki takas yükümlülüklerini çıkardığımızda rezervlerimiz eksiye dönüyor. Evet, dünyada eksi rezerv hoş karşılanmaz. Bir de üstüne üstlük swap enstrümanını sıkça kullanınca TL’ye ya da Türk piyasasına olan güven azalıyor, zedeleniyor. CDS’i 600’ün üzerine çıkarmak gibi problemler oluyor.
Güldağ: Brütü, neti... Neresinden bakarsan bak, geçen yıla göre rezervlerimizde erime var. Rezerv eritme pahasına döviz tutmaya çalıştık. Gerekçeleri vardı tabii; enflasyon yükselmesin, faizler düşsün... Ama sonuçta kurun yükselişinin nedenleri, komplo teorilerine bağlanamayacak kadar açık.
Ağaoğlu: Evet. Yaklaşık 100 milyar dolar rezerv erittik. DTH faizlerini neredeyse sıfırlandı. Ekonomi yönetimi doları 1.5 ay 6.85’lerde tutarak biraz dabıktırmak istedi.
Güldağ: DTH’lar çözülsün diye...
Ağaoğlu: Kurda böyle bir hareket olunca Merkez Bankası bankalara vermiş olduğu imkanları daralttı. Bankaların açık piyasa hareketlerini önce yarıya, sonra sıfıra indirdi. Haftalık repo üzerinden vermiş olduğu fonlamayı da kaldırdı. Geceliğe çevirip üst banda taşıdı. Bu hafta sonu itibarıyla ağırlık olarak fonlama faizleri yüzde 9.75’e dayanacak. Zımni bir faiz artışı geldi. MB’nin bu hareketi piyasayı rahatlattı. Dolar 7.20 TL’lere kadar geriledi. Fakat hem talep devam ediyor hem de kur düşmüşken yine alayım diyenler çıktığı için 7.30 TL’ler seviyesinde gidip geliyoruz.
Güldağ: Biraz da galiba doların yurtdışında da değer kazanmasının kısmi bir etkisi oldu ama esas mesele yine dönüp dolaşıp neyi nasıl yaptığınıza bağlı. Geçen Fatih Özatay yazıyordu. Merkez Bankası'nın eski başkanvekilidir Fatih Hoca. "Şuradan bankalara ucuza verdiğim imkanı azalttım. Buradan daha azalttım. Belki geç likidite penceresi faizinden veririm, gerisine bakarız" yaklaşımı doğru değil diyordu. Kerhen değil kararlı biçimde işin üzerine gitmek gerekiyor öncelikle. Öte yandan, fiziki bir durum da var tabii. Evet dış borçlarımızı döndürüyoruz. Büyük baskı geleceğini düşünmem. Ama döviz çoğalmadan döviz fiyatlarının aşağı inmesini beklemek, herhalde piyango bileti almadan büyük ikramiyenin size çıkmasını beklemek gibi olacak...
Ağaoğlu: Bence de öyle. Rezervleri inşa etmemiz lazım ve de vakit kaybetmemek lazım. Faizin artırılması niyet açısından piyasanın hoşuna gitti. Enflasyon ve reel faiz diye baktığımızda zaten hatalıydı.
Güldağ: İster utangaç artırım de ister örtülü de ama faiz yükseldi. Enflasyona yaklaştı.
Ağaoğlu: Reele yakınsadı. Ama enflasyona baktığımızda hala ekside; 9.75’e 11.60.
Güldağ: Ama enflasyon ne kadar gerçeği yansıtıyor meselesi de var vatandaşın aklında. Bana TÜİK’e güveniyor musun diye sorulduğunda, 'güveniyorum' diyorum.
Ağaoğlu: Doğru verilere ihtiyacımız var, güvenmemiz lazım.
Güldağ: Ancak fiyat almadan önce marketlere haber veriliyor deniyordu bir süredir ama son dinlediğim şey bunu gölgede bıraktı.
Ağaoğlu: Nedir hikaye?
Güldağ: Enflasyon sepetinin otomobil kategorisinde bir model var. Telefon açılmış, 'O modele yaptığınız zammı geri alın' diye...
Ağaoğlu: Sonuç ne olmuş?
Güldağ: Diğer modellerde değil ama enflasyon sepetine alınan o modelde o zam geri alınmış. İşte bu bence hiç olmayacak, olmaması gereken bir şey. Bizim için bir hayat memat meselesi. Bu tip baskılar fiyatları kontrol etme çabasının çok ötesine geçer. Bir nevi tahrifat olur. Hata yaparsınız, düzeltirsiniz. Ama olup biteni saklamak, kamuoyunu yanıltmak güven duygusunu öyle bir zedeler ki, hiç başa çıkamazsınız. Yılların emeği uçar gider. Verilerimize sonuna kadar güvenmek istiyoruz. İtibar asla kaybedilmez.
Ağaoğlu: O zaman enflasyon cephesinde 'ertelenmiş bir zam var' diye mi algılamamız lazım...
Güldağ: Bizim gerçeklerden hareket etmemiz lazım. Zam varsa vardır. Olmaması da mümkün değil. Sepet bazında kur yüzde 25 artmış. Telefonla zammı geri aldırsanız, ne olacak? Ne kadar sürdürülebilir?
Ağaoğlu: Hiç ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?
Güldağ: Aynen. Mehmet Akif Ersoy... Doğru söze ne denir?
Altın bir anda çöktü ama toparlanma gelebilir
Güldağ: Altın adeta çöktü...
Ağaoğlu: Salı günü itibarıyla bir düşüş oldu. Altının ons fiyatı 2.030 dolardan 1.860 dolara kadar geriledi. Çok sert.
Güldağ: Söylemiştin düşer diye ama bu kadarını da beklemiyordun sanki...
Ağaoğlu: Bu kadar kırılma dökülme beklemiyordum. Düzeltme ihtiyacı olduğunu söylüyordum. Şunu unutmayalım hiçbir finansal ürün sonsuz yukarı ya da sonsuz aşağı gitmez. Tabii şirket iflasları gibi konular hariç... Mutlaka düzeltmeler gelir. Ya da daha önceden alanlar kârını realize eder. Altın, gümüş roket hızıyla yukarı gitti. böyle gitmişti. Petrolü de hatırla, o da böyle aşağı doğru gitmişti. Sonra düzeltti. Stoklar erise ilk çıkacak olan şey petrol. Ancak hala talep ciddi toparlanmadı. Altına dönersek, Amerika'daki elinde fiziki altın ve gümüş bulunduran fonlara da, borsada işlem gören fonlara da ciddi satış gelmiş durumda.
Salı günkü satışın kendi kendini besleyen bir negatifliği var. 'Zarar durdur' noktaları devreye girdiğinde, bu birinin zararını durduruyorsa, demek ki birinin de alımıdır. Ama düşmeye devam edince, o alanlar da, bu sefer zararı durdurmaya yönelir. Bu da 'şelale' dediğimiz hızlı harekete sebep oluyor.
Güldağ: Peki daha aşağıya gider mi?
Ağaoğlu: 1.900 dolar seviyesine gelir diyordum, 1.860 dolarlara geldi. Bence önce bir toparlanma gelecek. Ama bir süre sonra altını çıkaran hikayeleri iskonto etmeye başlayacaklar.
Güldağ: Aşı meselesi etkili oldu mu?
Ağaoğlu: Aşı değil ama aşı fikri oldu.
Güldağ: Güzel bir bahane mi oldu?
Ağaoğlu: Evet. Bir de Rusya'dan çıkmış bir aşıya Dünya Sağlık Örgütü'nün onay vereceğini düşünmüyorum.
Güldağ: İngilizler hemen ses yükseltti zaten. Şöyle sorayım; Sağlam bir aşı bulunduğu somut olarak ortaya çıkarsa bu altını aşağıya çeker mi?
Ağaoğlu: Çeker, orası güvenli liman gibi algılanıyor ama ben öyle düşünmem. Gümüş de aşağı gitti. Gümüşte yüzde 15'i geçen hareket oldu bir günde. Benim beklentim altının ons fiyatı bir süre 1.860-1.830 dolar arasında dalgalanacak. Piyasa ekim ayından sonra tekrar bakacak. Aşı fikrini satın almak için erken. Öte yandan aşı bulunursa herkes borsalar patlar diye bekliyor ama bir başka şey var hesaba katılmayan...
Güldağ: Nedir?
Ağaoğlu: Tehdit azalınca, devletler de parasal genişlemeyi azaltacak.
Güldağ: Borsada nasıl gideriz sana göre? Son 4-5 haftada dünyadan negatif ayrışma içindeyiz gibi görünüyor ama...
Ağaoğlu: Kur nedeniyle negatif ayrıştık. Borsa tarafında salı günkü hareket çok sert yukarıydı. Onun arkasında aşıya sığınma vardı. Pek başka bir neden yoktu.
Güldağ: BDDK'nın aktif rasyo hamlesi?
Ağaoğlu: Aktif rasyo 100'dü 95'e indi, major etki yaratacağını hiçbir zaman düşünmem. Orada DTH'lardaki 1.75 rasyosunu düzeltmeleri gerekiyor.
Güldağ: Çok yüksek. Adımlar gelirse borsa yukarı yönelir mi?
Ağaoğlu: Bekliyorum hala. Endekste dolar bazında 1.25'in altı mümkün değil ama şu sıralar 1.55'in altını da çok fazla beklemem demiştim. Ama 1.43'lere kadar geldi. Ee, ben de müneccim değilim...
Haftaya Merkez'in toplantısı kritik olacak
Güldağ: Kur tarafında ne bekliyorsun?
Ağaoğlu: Kura gelmeden önce faizi konuşmamız lazım. Faiz nedeniyle kurdan çekiyoruz. Birçok ticari faaliyet, faiz üzerine kurulu aslında. Bu açıdan önümüzdeki hafta Merkez Bankası'nın para politikası toplantısı var. Son 1 yılın en kritik toplantısı. Çünkü yüzde 8.25 politika faizini aynen tutup, yüzde 9.75 geceliklerle devam edeceğiz diyorsanız, bana göre palyatif bir para politikası izliyorsunuz demektir. Şu anda bizim palyatif değil daha radikal, planlı programlı bir yol yöntem izliyor olmamız lazım. Enflasyon yüzde 11.60, Merkez Bankası'nın yeni değiştirdiği kendi tahmini 8.90. Bu arada 8.25 de kendi politika faizi. Ne literatüre uyuyor ne mantık çerçevesine uyuyor ne de güven oluşturuyor.
Güldağ: Ama hep aynı davranıyoruz...
Ağaoğlu: Deneye yanıla öğreniyoruz. Einstein'ın bir lafı vardı...
Güldağ: 'Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz...'
Ağaoğlu: Evet aynen. Şimdi bu noktada faiz ne olacak sorusu daha kritik. Şok faiz artışı gelir mi? Ben beklemiyorum. Ama en azından yüzde 9.75'i kayda geçirip, onun üzerine 1.5 puan 11.25'e kadar kendine yer açarsa iyi bir iş yapar. Net mesaj verir. Yine 8.25'te bırakırsa bu mesaj çok pozitif algılanmayacaktır diye düşünüyorum. Eğer faizde politika faizini yukarı çekeceğiz, üstüne 1.5 puanlık marj vereceğiz, alan kazandıracak diye kararla gelirse Para Politikası Kurulu, o zaman kur tarafında aşağıda kalmaya devam ederiz.
Güldağ: Aşağı dediğin nedir mesela?
Ağaoğlu: Ben artık 7 TL'nin altını çok fazla beklemem. Benim yıl sonu tahminim 7.35-7.50 TL bandı. Aşağısını beklemiyorum. Ancak kontrol edemediğimiz algısı oluşursa çok daha başka yerleri konuşuruz.
Enflasyonda 11'in altı zor!
Güldağ: Yıl sonu enflasyon ne olur?
Ağaoğlu: Ben yüzde 11'in altını göreceğimizi düşünmüyorum.
Güldağ: Son kur atağından sonra biraz daha yükselmez mi?
Ağaoğlu: Yüzde 15'lere de gelmeyecek mesela. Ama yüzde 11'in altı çok zor. Kesin çift hane diye bekliyorum. Bu kadar büyük bir kredi genişlemesi ve kur zammı hikayesine baktığımızda ister istemez yukarı gidecek. Bir de ağustosu da saymazsan 4 ayımız kaldı. Ağustosun kendi de böyle gösteriyor.