Türk Lirasında güç kaybı yeniden hız kazandı. Dolar/ TL’nin haziran başından temmuz sonuna kadar devam eden 6,85’lerdeki yatay seyri ağustos ayı ile birlikte yukarı yönlü olarak kırıldı. Özellikle son iki gündür Londra piyasasında gecelik TL faizlerinde yaşanan volatil hareketler, kurda da oynaklık düzeyini oldukça artırdı. Dolar/TL dün 7,05 seviyelerinden 7,30 zirvesine ulaştı. Euro/TL ise iç dinamiklerin yanı sıra euronun dolar karşısında güçlenmesinin etkisiyle başladığı zirve yolculuğunda dün 8,67 zirvesine ulaştı.
Dünya'dan Hüseyin Koyuncuoğlu'nun haberine göre uzmanlar, Merkez Bankası'nın faiz artırımına gitmesinin şart olduğunu söylüyor.
Yıla 5,94 seviyesinden başlayan ancak salgının etkisiyle Mayıs’ta 7,26 ile tüm zamanların rekorunu kıran dolar/TL kuru, kamunun satışının da desteğiyle yaklaşık bir buçuk ay 6,85 seviyelerinde yataya döndü. Ağustos ile birlikte yeniden hareketlenen kur, özellikle son hafta yukarı yönlü hareketini kuvvetlendirdi.
Kademeli olarak yükselişe geçen dolar/TL dün 7,30’lara kadar geldi ve tüm zamanların en yüksek seviyelerini gördü. Böylece kurda yılbaşına göre yaklaşık yüzde 22 artış kaydedilmiş oldu.
Dolardaki son iki haftalık artış ise yüzde 5’in üzerinde. Euro/TL penceresinden ele aldığımızda da yılbaşına göre artış oranı yüzde 30. Euro, geçtiğimiz yılın son gününde 6,67 liradan el değiştiriyordu.
TL'yi zayıflatan etkenler
Küresel salgının yarattığı belirsizlikler birçok ülke ekonomisini olumsuz etkilerken Türkiye’nin de enflasyon, cari açık, turizm sektörünün tam anlamıyla sezona başlayamaması, ihracatın sekteye uğraması gibi unsurları bir arada bulundurduğu ve bunların risk unsuru taşıdığı belirtiliyor. Bununla birlikte kurda döviz rezervleri ile ilgili endişeler, enflasyonun gidişatı, düşük mevduat faizleri karşısında negatif reel faiz gibi etkenler yükselişlerin hız kazanmasına neden oldu. Analistlere göre swap faizleri de eski seviyesine indikten sonra TL’nin değer kaybı hızlandı.
DÜNYA Yazarı TUĞRUL BELLİ:
FAİZ ARTIŞI KAÇINILMAZ ANCAK YÖNTEM MERAK KONUSU
Son dönemde gelişmekte olan para birimlerinde ciddi bir baskı var ancak TL fazlasıyla negatif ayrışmış durumda. Dolarda ne kadar büyük bir taleple karşı karşıyayız bundan emin değilim. Rezervler açısından ele alındığında artık kullanılan her dolar önemli. Ancak döviz kurlarında içinde bulunduğumuz yükseliş sürecinde MB'nin ve kamu bankalarının ipin ucunu bıraktıklarını düşünüyorum. Bir süredir konuşulan devalüasyona müsaade ediliyor olabilir. Bilindiği üzere TL için yapılan birçok analizde denge kurunun 7,5 lira seviyelerinde olduğu vurgulanıyor. Aksi halde, TL üzerinde baskı yaratacak unsurlar eskisi kadar fazla değil. Cari açığı bir kenara koyduğumuzda finans hesaplarından bir baskı artık söz konusu olamaz. Çünkü yabancıların satacağı çok da fazla bir şey kalmadı. Dünyadaki en yüksek negatif reel faiz veren para birimi durumunda. Enflasyonda da istenilen ölçüde bir düşüş olmayacağı düşünüldüğünde TL için ödenen faizin artık çok düşük kaldığı ortada. Kurları ve piyasaları rahatlatabilmek adına TL faizlerde ciddi bir ayarlama yapılması gerekiyor. Faiz kaçınılmaz ancak bir diğer önemli husus da nasıl yapılacağı... İlk aşamada 50 baz puanlık artış ve verilecek güçlü mesajlar şeklinde olabilir ya da faizler indirilirken yapıldığı gibi tek hamlede 250 baz puan civarı bir artış yapılması tercih edilebilir. Faiz artışı dışında kredilerin ciddi bir şekilde yavaşlatılmasını sağlayacak adımlar da gündeme getirilmeli. Bankaları kredi vermeye teşvik eden aktif rasyo uygulamasının yeniden düzenlenmesi bunlardan bir olabilir.
İş Yatırım / SERHAT GÜRLEYEN:
FAİZ ARTIŞI GECİKTİKÇE DAHA FAZLA ARTIRILMASI GEREKECEK
Sorunun tek kelimelik cevabı var aslında; Faiz artışı. Bu hamle geciktikçe faizlerin daha fazla artırılması gerekecektir. Kura saldırının iki nedeni var. Birincisi aşırı genişleyici politikalar ve aktif rasyosu. Bunlar, dünya ekonomileri küçülürken Türkiye ekonomisinin daha az küçülmesine hatta belki de küçülmemeye teşvik ediyor. Bu nedenle de cari açığımız bozuluyor. Kura saldırı da ikinci gerekçe ise düşük faiz ortamı. Düşük faizler ve finansal baskılama, portföy tercihlerini değiştirerek finans hesabında bozulmaya ve rezerv kaybına sebep oluyor. Her iki gerekçe de rezerv kaybına neden olurken içerdeki yatırımcıların davranışlarını daha da agresfleştiriyor. Tüm bu sorunlara çözüm olarak, genişleyici politikalardan vazgeçildiğine dair işaret verilerek politikaların normalleştirilmesi ve faizlerin artırılması gerekiyor.
Alnus Yatırım / SONER KURU:
FAİZ ARTIŞI YA DA TL'YE SIKILAŞTIRICI HAMLE GEREKİYOR
Merkez Bankası'nın 29 Temmuz'da gerçekleştirilen enflasyon toplantısında enflasyon beklentileri yukarı yönde revize edilmiş olmasına rağmen para politikaları noktasında sıkılaşma yönünde bir cevap verilmemiş olması piyasanın kurda yukarı hareket beklemesine sebep oldu. Mevcut enflasyon ve faiz dengesi kur üzerinde baskı oluşturuyor. Hareketin normalleşmesi için merkez bankasının faiz arttırması ya da TL'yi sıkılaştırıcı hamleler yapması gerekiyor.
Tera Yatırım / MEHMET BİLAL BİRCAN:
FAİZ ARTIRIMI TEK ARAÇ, ANCAK ETKİSİ KISA SÜRELİ OLABİLİR
Kur tarafında başlayan yukarı yönlü hareketin yeni haftada Londra swap piyasasında yaşanan TL sıkışıklığı sonrasında daha da arttığını görmekteyiz. TL'deki sert değer kaybıyla Dolar/TL 7,27 ve Euro/TL ise 8,65 seviyesinin üzerini test ederek kendi rekorunu tazeledi. Enflasyonun artmaya devam ettiği böyle bir ortamda kurdaki ateşin sönmesini sağlayacak tek aracın faiz artırımı olduğu görülüyor. Ancak makroekonomik yapının hala bozuk olduğu dikkate alındığında faiz artırımının da etkisinin kısa süreli olacağını, bu sebeple bir an önce yapısal reformlara ağırlık verilmesi gerektiğini hatırlamalıyız.
TCMB, BDDK ve banka yöneticilerinden kritik zirve