Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Dünya'daki sohbetlerinde, devam eden kredi genişlemesinin yan etkilerini tartıştı. Cari açık ve bütçe açığının hızlı artışına değinen ikili, kredi genişlemesinin makul bir düzeye çekilmemesi halinde risklerin artacağını vurguladı. Kredilerdeki olağan dışı artışın enflasyona da kapı açtığına dikkat çeken ikili, söyleşilerinde ayrıca, para piyasaları, emtia ve borsadaki gelişmeleri yorumladı.
Güldağ: Elektrik tüketimi, ekonomi özellikle de üretim cephesi açısından ciddi bir öncü göstergedir her zaman. Şimdi elektrik tüketiminin Kovid-19 salgını öncesini yakaladığını görüyoruz. Nisanda yüzde 15.4 düşmüştü. Mayısta düşüş oranı biraz daha arttı yüzde 16.7'ye çıktı. Haziranda toparlandı yüzde 2.1'e kadar düştü gerileme oranı. Temmuzun ilk yarısına bakınca şimdi geçen yılın sadece yüzde 1 altında kaldık. Organize sanayi bölgeleriyle sohbet ettiğimizde de aynı şeyi gözlemliyoruz. Denizli biz yüzde 99'u yakaladık diyor. Çerkezköy de öyle. Gaziantep daha da iyi, yüzde 1.5 üstündeyiz diyor elektrik tüketiminde...
Ağaoğlu: Kapasite kullanımına yansımadı ama daha değil mi?
Güldağ: Pandemi öncesini yakalamak anlamında evet, henüz elektrik tüketimi gibi bir 'V' çizmiş değil, kapasite kullanımı. Mart'ta yüzde 76'nın üzerindeydi. Sonra nisanda sert bir düşüşle 61'e geriledi. Haziranda 65'in üstüne çıktı. Henüz salgın öncesini yakalayamadık ama eğilim o yönde....
Ağaoğlu: Neye bağlıyorsun bunu?
Güldağ: Pandemi nedeniyle kapanan sektörlerin tekrar açılmasına ve düşük faizli krediye... Çok net bence. 'Ucuz' kredi talebi tetikledi, reel sektörün de iştahı arttı. Gerekli miydi? Gerekliydi. Yaprak kımıldamıyordu. Fakat bugün artık görüyoruz ki, süreç aynı zamanda dengeleri de bozuyor.
Ağaoğlu: Ben de hayatımda ilk kez 'para basmak' gerekir dedim, o koşullarda. Ancak koşullar hızla değişiyor. Kamu bankalarının kredi genişlemesi son üç ayda yüzde 120'ye, özel sektör bankalarının da yüzde 35-40 civarına geldi.
Güldağ: Bir tercih bu tabii, tasarruf yerine harcamaya özendirdik insanları. Harcama da içinde epey bir ithalat barındırıyor. Dolayısıyla ithalat baskısı da arttı, cari açık da yeniden büyümeye başladı. Beş aylık cari açık 17 milyar dolara dayandı. Öbür yandan yeni açıklandı, bütçe açığı'da ilk yarıda 110 milyar liraya dayandı. Böyle bir dönemde ikiz açık vermek çok şaşırtıcı değil, 'niye veriyoruz' diye sormak da doğru olmaz. Nedenler gayet belli. Ama artık kontrole almak gerektiği de açık. Adeta mumu iki ucundan yaktık. Evet, güzel aydınlandı ortam ama...
Ağaoğlu: Mum da hızla tükeniyor...
Güldağ: Evet. Yan tesirler de ortaya çıkıyor bir nevi. Örneğin, 1800 lira olan buğday fiyatı 15 gün içinde 2050 liraya çıktı. Nereden para kazanalım diyenler gelip mesela Konya Ticaret Borsası’nda buğday alıyor. Aslında işle, sektörle ilgisi alakası yok. Spekülasyonunu yapıyor. Ucuz krediyi bulan, buğday alıyor, yüzde 5-10 farkla bir ay içinde satıp, para kazanmaya çalışıyor. Çalışıyor da, sektörün dengelerini de bozuyor, enflasyona da kapı açıyor.
Ağaoğlu: Buğday iyi bir örnek aslında. Çünkü buğdayın depolanması zor. Kalitesinde, nakletmesinde problemler var ama ona rağmen insanlar ucuz para nedeniyle burada da bir spekülasyon yapalım, çıktı,yükseldi alalım deyince burada da dengeler şaşıyor. Ben de borsadan bir örnek vereyim. Çok garip şeyler olmaya başladı. Hatırlarsan, ‘borsada altın, gümüş fonları var. Yatırım yapacaksanız onlara yapın’ demiştim. Fakat bu hafta başında gümüş fonunda çok büyük gariplik oldu. Gümüş fonu GMSTM’nin portföy değerini resmi sitelerinden açıklıyorlar. Fonun içindeki gümüş değeri 27.5 lirayken, borsada bu kağıt 31.5 liradan işlem görüyordu. Fiziki değeri belli. Yarın 31.5 olacak diye bugünden 31.5’dan alır mısın? Almaman lazım.
Güldağ: Akla zarar...
Ağaoğlu: Fonun yöneticisi ilan ediyor, bunun değeri 27.5 lira diye. Üzerine verdiğin para rasyonel değil. Bu kadar talebin arkasında 'ucuz kredi' var. Piyasada çok hızlı bir para artışı var. Arka tarafta bazı riskleri biriktiriyoruz. Mesela eksi rezervlerimiz, yaklaşık 28 milyar dolar... Bu kamu bankalarının açık pozisyonunu hiç tartışmıyoruz o da yaklaşık 8.5 milyar dolar civarında. Baktığında 35 milyar dolar. 2018 sonu itibarıyla bankacılık bilançosunun 90 milyar dolar olduğu bir yerde nerden baksan yüzde 40 açık pozisyonu taşıyan bir sistemden bahsediyorum. Sistemde bir açık pozisyon var. Bu da Türkiye için kur riski tarafı da endişe yaratıyor. Sürekli baskılamak zorunda kalıyoruz. Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde doları 6.85-6.86 lirada kalması için sürekli baskılıyoruz. Buna karşılık cari açık artıyor. İthalatımız, ihracatımızdan daha fazla artıyor. Turizmden pek döviz geliri bekleyemiyoruz. Riskler birikiyor.
Güldağ: Bence bu denklemin sürüp sürmemesi için her şey dövize bağlı.Benim merak ettiğim zaten biz bunu nasıl tutuyoruz?
Ağaoğlu: Benim bir fikrim var ama onu da bir sonraki sohbette konuşalım istersen...
45 doları aşmaz
Ağaoğlu: Fed başkanlarından birinin biz tahvil almaya devam edeceğiz gibi bir açıklaması oldu. Amerikan borsalarında onun getirdiği bir yükseliş var. Aynı şekilde altın, gümüş ve petrol tarafına da ekstra bir pozitif etki yarattı. Bir anlaşma olsa dahi petrolün buralardan yukarı gitmesini beklemiyorum. Talep o kadar da hızlı toparlanmıyor. Özellikle Kaliforniya'daki kafelerin yeniden kapanma hikayesi, bir türlü vaka artış hızının azalmadığı en büyük petrol üreticisi ve tüketicisi olan Amerika'da bir şeylerin düzelmediği anlamına geliyor. OPEC+ temmuz sonuna kadar anlaştılar ama sonrası için anlaşma çıkmaz ise brent petrolde 40 doların altını bir ara ziyaret ederiz biz ama kalıcı olmaz. Ben 45 dolarda kalıcı olacağını düşünüyorum.
Euro/dolar paritesi kritik eşikte...
Güldağ: Euro/dolar paritesinde ne öngörüyorsun?
Ağaoğlu: Şu anki seviye kritik bir eşik. AB'deki tedbir paketiyle ilgili bir mutabakat olacak gibi görünüyor. Eğer olursa, Euro tarafında yukarı bir hareket olur diye bekledim. 14.50'lere kadar geldi. Burası aşılırsa Euro/dolar paritesi 16.90-17.40 noktasına doğru gidiyor.
Güldağ: Bu da bir çok şey değiştirir...
Ağaoğlu: Evet. Euro'nun lehine bir hareket olması ihtimali artıyor. Ama ben 14.50-15.25 bölgesinden bir dönüş beklerim. Çok coşkulu bir hareket getirecek kadar sağlam bir Avrupa ekonomisi yok. Ama diğer taraftan da Amerikan borsaları çok yükseldiği için, bu paketin açıklanmasından sonra Avrupa borsalarındaki hareketin biraz daha iyi performansı olacağına dair görüş ve raporlar var. Öyle olursa, Avrupa borsalarının performansı Amerika borsalarını geçmeye başlarsa, Euro'ya talep artar. Euro hisse senetleri almanız için Euro almanız gerekiyor. Talep artarsa doğal olarak Euro paritesi yukarı doğru gider diye düşünüyorum.
Piyasaları zapturapta aldık dövizde sıçrama yaşanmaz
Güldağ: Toplam vaka sayısında hala Avrupa'nın Amerika'nın üzerinde olduğuna dair hesaplar var. Ama Amerika kötü performans gösterdi.
Ağaoğlu: Çok da kötü yönetti...
Güldağ: Almanya ise bu süreci hem iyi yönetti hem de AB'yi tahkim etmek için bir fırsat olarak kullanıyor. Kovid-19 ile beraber AB'nin dağılacağı yönünde çok laf çıktı. Bizim için de bu dönemi daha az hasarlı atlatmanın yanında hamle yapmak için de fırsat var ama yine her şey bizim ne yapacağımıza ve dövize bağlı...
Ağaoğlu: Şu anda piyasaları zapturapt altına almış olmamızdan kaynaklı dövizde yakın zamanda sıçrama beklemiyorum. Yabancının herhangi spekülatif bir hareket yapmasına imkan verecek ortam kalmadı, öldürdük. Bundan sonra döviz tarafındaki sıkıntı, biz cari açık verecek denli büyüyen bir ekonomi haline gelip sonra o cari açığı yaratacak finansmanı temin edemediğimiz zaman çıkacak.
Güldağ: Yine ucuz kredi meselesi...
Ağaoğlu: Konuştuğum iş insanları, 'kredi alayım lazım olur' diyor. Bir kısmı stok yapacakmış, anlaşılır bir şey ama 'yatırım yapacak mısınız' diye sorduğumda 20 kişiden ancak 5'i 'evet' dedi. Henüz ucuz krediyi alıp, yatırım yapıp istihdam sağlayacak güven yok.