Yazdır

Altında bir ay içinde yeni rekor da gelebilir, düşüş de...

Tarih: 10 Temmuz 2020 - 08:23

Ekonomist Ali Ağaoğlu, "Dengeyi bulabilmek için ya altının yatay gidip gümüşün yükselmesi lazım ya gümüşün yatay gidip altının düşmesi lazım. Ama gümüş de yükselmeye devam ederse altında yeni rekor gelir" dedi.

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, 'müthiş' diye niteledikleri yüksek kredi genişlemesinin ekonomiye etkilerini değerlendirdi. Dünya'daki sohbette ekonomi politikasında 'gaz ve frenin' dengeli kullanılmasının önemi tartışıldı. Sert bir viraja çok yüksek hızla girilmesinin sakıncılarına değinen ikili, söyleşilerinde ayrıca altın, petrol ve borsadaki gelişmeleri yorumladı.

Kredi genişlemesi

Güldağ: Gündemde yine çok konu var. İstersen kredi genişlemesinden başlayalım. Son 3 ayda kamu bankalarının kredileri yüzde 120'nin üzerinde, özel bankalarda yüzde 35 civarında kredi genişlemesi oldu. Enflasyon yüzde 12 dersek, reel olarak çok ciddi bir parasal genişleme içindeyiz. Piyasa krediye doydu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu 11 maddelik talimat hazırladı. Bankalardan müşterilerinin, bireysel ve ticari, bu yıl sonuna kadar olan ödemelerine ilişkin öteleme taleplerini karşılaması isteniyor. Ötelenen nakit akışları için güncel piyasa koşullarına uygun fiyatlama yapılması da isteniyor. Kredi kartı aidatları için kolaylık talep ediliyor. Tahsilatını da ertelemesini isteyebilecek vatandaş. Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak da, BDDK'nın çağrısını değerlendirirken, 'bankaların vatandaşlara olan desteğinin büyümeye ivme katacağını' belirtti. Neyse uzatmayayım, demek ki, kredi genişlemesi tam gaz devam edecek. Aslına bakarsan, korona döneminde parasal genişlemeyi ben dahil, çoğumuz doğru bulduk. Üretimin durmaması, ekonomi zincirinde bir kopuşun meydana gelmemesi önemliydi doğrusu. İşe de yaradı; Türkiye kontağı hiç kapatmadı bu süreçte. PMI Türkiye rakamına bakarsak 53.9 oldu. Tam bir V çizdi. Şimdi artık kendi payıma, kredi artışının artık makul bir düzeye çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Merkez Bankası 8.25'lik politika faizi bariz biçimde enflasyonun altında. Hele son 12.62'lik yıllık TÜFE ile kıyaslayınca arada dört buçuk puana yakın negatif faiz var. Yanılıyorsam söyle, bunun enflasyonu yukarı ittirme yönünde etki etmemesi mümkün değil. Ertelenmiş ya da yeni talep de var çünkü. Memlekette dolarizasyonun boyutu ortada. Muhtemelen dünyadaki en yüksek dolarisazyon oranlarından biri bizde. Dış borç yükümlülüklerimiz devam ediyor. İthalat yeteri kadar düşmedi. Geçen yıl 210 milyar dolardı. Bu yıl da 200 milyar dolar olur. İhracat ise 180 milyar dolardı kabaca, bu yıl ancak 160 milyar doları bulur. Turizm geliri geçen yıl 33 milyar dolardı. Bu yıl yarısı kadar bile gelir elde edeceğimiz şüpheli. Kısacası döviz ihtiyacımız artıyor. Hal böyleyken, harcamayı dolayısıyla ithalatı özendirici bu politika Türkiye'nin risklerini de artırır...

Ağaoğlu: Birkaç gündür bazı kamu bankalarındaki şubedeki arkadaşlarla da görüştüm. Bana ‘normalin çok çok üzerinde çalışıyoruz' dediler. Bütün banka çalışanlarının işleri gerçekten zor. Bankacılarımız harıl harıl çalışıyor. Kredi talebi karşılanıyor. Müthiş bir kredi genişleme dönemindeyiz. Beraberinde ister istemez iç taleple büyüyen bir yapıya doğru gittiğimiz için enflasyon tarafına baskı yapıyor. Hatta kredilerin önemli kısmı konut ve araba kredilerine gitti. Neredeyse birinci el araba yok. Bu nedenle, ikinci el fiyatları, birinci eli geçti. Çok hızlı bir talep yaratıldı. Gereğinden fazla oldu. Fiyatlar çok yükseldi.

Güldağ: Faizler düştü, fiyatlar arttı...

Ağaoğlu: Aynen. Öyle ki, kiralık ev tarafında sorunlar çıkıyor artık. Evler satılıyor, kiracılar yeni ev bulmakta zorlanıyor. 3 ay gibi kısa sürede yüzde 123’lük bir kredi büyümesi gerçekten dengeleri bozuyor. Bunun beraberinde talep tarafından gelen bir fiyat artışı var. Dışardan gelen arz şoku benzeri bir enflasyon şoku yaşamıyoruz.

Güldağ: Yalnız emtia fiyatlarında dolar bazında önemli artışlar başladı...

Ağaoğlu: Çok yüksek değil ve henüz yansımadı. Tamamen içerdeki aşırı kredi büyümesi sebebiyle yaşanan bir talep artışı var. Endişem bu bir süre daha devam edecek. Benzer bir endişeyi Merkez Bankası da taşıyor ki faizi olduğu yerde bıraktı. Enflasyon birinci sorun. İkinci sorun da talep edilen ürünlerin önemli bir kısmı ya doğrudan ithal ediliyor ya da ithalata dayalı bir üretim modelinden dolayı cari açığımız artıyor. Aylık 4 milyar doların üzerine çıktı. Benzer durum döviz tarafında yaşanıyor. O da şu; bu kredi genişlemesini yaratabilmek için ciddi bir Merkez Bankası-bankalar swap köprüsü kuruldu. Buna karşılık Merkez Bankası rezervleri şu andaki cari açığın en büyük fonlama kaynağı haline geldi. Net rezervler eksi 25 milyar doların da üzerine çıktı. Şimdi 28 milyar dolar daha rezerv oluşturmamız gerekiyor ki 'sıfıra' gelelim. Zor bir denklem. Kamu bankalarının döviz pozisyon açıklarına ilişkin de bazı haberler çıktı. Ucuz kredi ile yarattığımız taleple bir taraftan enflasyon diğer taraftan dış ticaret açığı dolayısıyla cari açık ortaya çıkardık. Döviz talebi artacak veya soğumayacak. Birkaç problemi bir arada yaşamamıza sebep olacak bir politika izliyoruz şu anda. Umuyorum, COVID meselesinde bir ikinci dalga gelip de her taraf bir kere daha kapanmaz. Bu sefer, ekonomik ilacı da çok yok.

Güldağ: Dolarizasyon ve negatif reel faizler ithalat talebinin frenlenmesini de zorlaştırıyor. İthalat yılın ilk yarısında yüzde 3 civarında azaldı ama yine de ihracata göre daha hızlı büyüyor. İngiltere'nin Türkiye'yi yeşil koridora alması turizm için çok iyi haber. Ukrayna'dan da şimdilik mutevazı da olsa uçaklar gelmeye başladı. Ama öte yandan AB büyüme tahmini açıklıyor, aşağı doğru revize ediyor. IMF de öyle. Dünya genelinde büyümeyi bu yıl eksi 3'ten eksi 4.9'a çekti. Eksi 5 say. Dış talepten yüksek performans beklemek zor. Doğrusu ben IMF'nin söylediği kadar bir daralma beklemiyorum ama Türkiye bu yıl başını iç taleple suyun üstünde tutacak.

Ağaoğlu: Katılırım ama hızlı kredi büyümesi, anomaliler yaratıyor. Bunun krizle dengelenmesi için kredi genişlemesinin biraz yavaşlaması gerekiyor. COVID ile mücadele için ‘kredi büyümesi ile değil de vatandaşa indirilmesi lazım’ demiştim, indirildi bir parça ama asıl büyük bölge kredi tarafından geldi. Ödenmeyen kredilerdeki artış bankacılık sistemine yük haline gelme ihtimali artıyor.

Güldağ: Mühim olan o noktaya götürmemek işi. Şimdi bu 'yıl sonuna kadar öteleyelim' talimatı sorunların biraz daha birikmesine yol açabilir. Ödemesini yapacak olanı da caydırır. Bu da önümüzdeki yıl başına yığılmaya neden olur...

Ağaoğlu: Evet. Dip gaz girdik viraja, virajdan çıkıp çıkmayacağımız belli değil. Ya frenle gazı aynı anda kullanmayı öğrenenelimki bunu bilmiyoruz pek...

Güldağ: Sen rallicisin bilirsin. Ama genel olarak gazla freni birlikte kullanmak deyince çoğumuzun aklı karışır...

Ağaoğlu: O yüzden yavaş yavaş ayağımızı gazdan çekelim. Arabada hala eğim olmamışken, dengemiz varken biraz yavaşlayalım yoksa o virajdan çıkış zor olabilir. Sert bir viraja çok büyük hızla girdik gibi geliyor bana…

Altında bir ay içinde yeni rekor da gelebilir, düşüş de...

Güldağ: Fiziki olarak altın almaya yönelim olduğunu görüyorum. Bir de borçlanmada altının payı epey çıktı...

Ağaoğlu: Her hafta cumartesi pazara giderim. Pazarcı esnafım beni tanır. Biri sordu: Altınla borcum var, ne yapayım? O sıralar 1790 dolardı. Ben 1670-1680 dolara gelir sonra tekrar gider demiştim. Fakat a) küresel gelişmeler, b) dolar endeksinin zayıflaması gibi sebeplerle birlikte altında irtifa tekrar arttı. Altının kritik seviyesi 1795 dolarlardaydı. Şimdi bin 1800 dolarlarda. Orayı tam kırdığımızı söyleyemeyiz ama 1805 civarlarını aşarsa, 1845 dolara geliyoruz. Orası da geçilirse yeni rekor gelir.

Güldağ: Geleneksel olarak da seviyoruz...

Ağaoğlu: Türk insanı dolar tarafında zorluklar çıkınca, fiziki tarafa en iyi bildikleri altına yöneliyorlar. Bu sefer de paraya ihtiyaç olduğunda birisi borç verirken ‘ben sana altın vereyim, altın alayım’ diyor. Para gibi görüyoruz altını Türkiye’de. Güvende olayım endişesini taşıyanlar da fiziki altına yöneliyorlar. O bir korunma içgüdüsü…

Güldağ: Peki bu seviyeden alır mısın?

Ağaoğlu: Meşakkatli bir soru. Ben bu seviyeden uzun vadeli altın yatırımcısı olmam. Kısa vadede 1805 doları kırarsa 1840 dolarda satmak üzer alırım ama bunu yapabilecek yatırımcı sayısının çok az olduğunu düşünüyorum.

Güldağ: Beklentin nedir altında?

Ağaoğlu: 1920 doların üzerine çıkıp 2000 dolara yaklaşan rakamı görebiliriz ama bu turda olmasını beklemiyorum. Gümüş altını çok desteklemiyor. Altın/ gümüş paritesi altın lehine hala daha çok yüksek. Parite, 95 dolarlarda. Normali olan 55-65 dolara çok uzak. Bu benim için demektir ki, altın gümüşe göre fazla değerli. Dengeyi bulabilmek için ya altının yatay gidip gümüşün yükselmesi lazım ya gümüşün yatay gidip altının düşmesi lazım. Teknik analize göre böyle. Ama gümüş de yükselmeye devam ederse altında yeni rekor gelir. Gümüş 19.5 seviyesini aşarsa altını destekler hale gelir.

Güldağ: Tur derken, vadesi nedir?

Ağaoğlu: 1 ay içinde… 1805-1840 arasında çıkar geri gelir diye bekliyorum. Geri gelmezse yeni bir ralli var. Yani yeni rekor için bir aylık süre var.

Profesyonel yardım olmadan borsada yatırım riskli

Güldağ: Borsaya 315 bin yeni yatırımcı gelmiş son 6 ayda. Ama bilançoya filan bakan pek yok. 'Amcamın oğlu söyledi, bu kağıt dörde katlayacakmış fiyatını' diye sözümona tüyo üzerinden yatırım yapan çoğunlukta. Bu arada yabancının payı 16 yıl sonra %50'nin altına indi...

Ağaoğlu: Borsacılar arasında şu muhabbet başlamış durumda: Yeni yabancı Türkiye Varlık Fonu. Büyük oranda Varlık Fonu'ndan şirketlere yönelim var. Bir yıllık kredi faizi 8.75 seviyelerindeyken, enflasyonun da bu parasal genişlemeyle kolay kolay düşmeyeceği bir yerde bireylerin kendilerine doğal olarak getiri arayışında olmaları gayet anlaşılır bir şey. Ama risklerini minimize ederek. Bireysel yatırımcıları seninle 2-3 haftadır sürekli uyarıyoruz. Bir daha söyleyelim, profesyonel yardım almaksızın borsada işlem yapmak riskli.

Petrol fiyatını yükselten iflas

Güldağ: Dünya ekonomisi aşağıya doğru revize edilse de, emtialarda yukarıya doğru hareket başladı. Petrolde ne olur?

Ağaoğlu: 'OPEC artı' çatırdamıştı. Çünkü Rusya, Suudi Arabistan ile fiyat rekabetine girdi. Bu gitti Amerika’yı vurdu. Biz vadeli kontratlarda eksi fiyatları gördük. Gelinen noktada Amerika, OPEC artıya dahil olduğu takdirde toparlayıp yukarı çıkartma ihtimali var. Yoksa Amerika’daki şirketler, iflas ederek üretim kısıntısına mecburen katılacaklar demiştim. Ki, kayaç petrolünün lideri konumundaki Chesapeake şirketi, iflas etti. Amerika’da 200 şirket iflas etti aslında. Bu sembol şirketlerden biriydi. İflas eden üretim kesintisine katılıyor ister istemez. Şu anda yaşanan bu. Bu sebeple ben petrol fiyatlarının aşağı gitmesini beklemiyorum. Bu konuda uzman olan bir üstadımla da bir iddiamız var. Petrol talebi geri gelecek, üretim kısıntısı olacak ve 42.5 doların üzerinde olacak diyor. Ben çıkmaz diyorum. Çıksa da kalıcı olmaz...

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/altinda-bir-ay-icinde-yeni-rekor-da-gelebilir-dusus-de/1504635