İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medya düzenlemesi tartışmalarına ilişkin, "Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere birçok gelişmiş ülke, vatandaşlarını korumak için bu tip adımlar atıyor. Biz de bu adımları atmalıyız. Ancak bunu yasaklarla değil, özgürlükleri sınırlayıp, insanlarımızı mağdur ederek değil, aklıselimle yapmaktan yanayız." dedi.
Akşener, partisinin Meclis Grubu'nda yaptığı konuşmada, gündeme dair görüşlerini dile getirdi.
Hendek'teki fişek fabrikasında meydana gelen patlamada hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileyerek sözlerine başlayan Akşener, bu konuyu yakından takip edeceklerini söyledi.
Irak'taki Türkmenlerin durumuna değinen Akşener, yeni kurulan Irak hükümetinde Türkmenlere bakanlık verildiğini ancak bunun yeterli olmadığını belirtti. Bu durumu olumlu bir gelişme olarak gördüklerinin altını çizen Akşener, "Ancak kardeşlerimizin bir hükümetten diğerine, farklı tavırlarla karşılaşması riski, maalesef hala devam ediyor. Bu riskin giderilmesi için Türkmen kardeşlerimizin statüsünün, anayasal bir güvenceye ve coğrafi bir tanıma kavuşturulması gerekiyor." diye konuştu.
"Madımak ile Başbağlar'ı ayıranlardan değiliz"
Sivas ve Başbağlar olaylarının geçen hafta yıl dönümleri olduğunu anımsatan Akşener, "Sivas’ta yakılan da bizdik, Başbağlar’da vurulan da bizdik. O kara günlerde kurşunların adresi, alevlerin hedefi, tek tek canlarımız değil, bütün milletimizdi. Huzurumuzdu, birliğimizdi, beraberliğimizdi. Madımak, 27 yıldır sönmeyen bir ateştir. Madımak, 83 milyonun yüreğini yakan bir ateştir. Madımak, 'insanım' diyebilen herkesin yüreğini kavuran bir ateştir." değerlendirmesinde bulundu.
Akşener, 33 vatandaşın hayatını kaybettiği Madımak'tan 3 gün sonra, Başbağlar'da bir saldırının gerçekleştiğini ve orada da insanlığın sustuğunu belirtti.
Terör örgütünün yaşananları fırsat olarak görüp, Başbağlar köyüne saldırdığını vurgulayan Akşener, "Vatan bilen, bayrak bilen insanlarımıza kurşun yağdırdı. Biz, Madımak ile Başbağlar'ı ayıranlardan değiliz. Biz, Madımak için adım atıp, Başbağlar'da sus pus olanlardan hiç değiliz. Biz, her iki acıyı da, kendi acımız bilenleriz. Biz, insanlık ateşe verilmesin, vicdanlara kurşun sıkılmasın diyenleriz. Allah, 27 yıl önce kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet eylesin. Allah, canları ateşe atanları, canlarımıza kurşun sıkanları kahretsin. Allah, milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın. Kaybettiğimiz vatandaşlarımızın ruhları şad, mekanları cennet olsun." ifadelerini kullandı.
"Yangın söndürme uçaklarına para yok"
Gelibolu'daki orman yangınında 300 hektarlık alandaki ağaçların kül olduğunu anımsatan Akşener, "Açıklamalar yine aynı. Beceriksizlikte bir dünya markası olan Tarım Bakanı'ndan, yine göstermelik üzülmeler, yine numaradan bir ciddiyet hali, yine 'olayı yakından takip ediyoruz' havaları. Ama yine uçak yok, yine müdahale yetersiz. Geçen sene yaşanan yangınlardan, yine ders almak yok, yine planlama yok. Her şeye para var ama her sene çıkan orman yangınları için alınacak yangın söndürme uçaklarına para yok. Çünkü hala akıl yok, hala liyakat yok, hala en ufak sorumluluk bilinci yok. Allah ıslah etsin." dedi.
Sosyal medyaya ilişkin yasal düzenleme tartışmaları
Akşener, sosyal medyaya ilişkin yasal düzenleme tartışmalarına işaret ederek, AK Parti'nin gündem değiştirmek için bu konuyu gündeme taşıdığını ileri sürdü.
Sosyal medya platformları ve internet şirketleri için ülkenin kanunlarıyla uyumlu hukuki ve mali altyapının hazırlanmasına ve düzenlemeler getirilmesine karşı olmadıklarını belirten Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AB başta olmak üzere birçok gelişmiş ülke, vatandaşlarını korumak için bu tip adımlar atıyor. Biz de bu adımları atmalıyız. Ancak bunu yasaklarla değil, özgürlükleri sınırlayıp, insanlarımızı mağdur ederek değil, aklıselimle yapmaktan yanayız. Gerekli yasaları çıkaralım, ahlaksızlara karşı caydırıcı önlemleri alalım, milletimizin hakkını, hukukunu güvence altına alalım. Ama ilk adımı şöyle atalım; Türkiye'de, internet üzerinden, sosyal medya ağlarında, insanların onurlarına, ailelerine her tür hakareti yapan, iktidarın maaşlı trol ekibini dağıtalım. İşe oradan başlayalım. Hükümet, samimiyet yerine hep art niyetle hareket ediyor. Hep bir gizli ajandaları var, olayları bahane edip, 'fırsat bu fırsat' diyorlar, kendi istediklerini Türkiye'ye dayatıyorlar. Mesela, barolardan rahatsızlar. Barolar bağımsız olmasın, kendi sözlerinden çıkmasın istiyorlar. Bu nedenle kafaya koymuşlar; körükledikleri toplumsal ayrışmaları barolara yansıtacak, yandaş baro konseptinin önünü açacak bir model getiriyorlar. Bir bakıyorsunuz; Ankara Barosu'nun haddi aşan açıklamasını bahane edip, tamamen yanlış bir uygulamanın yolunu yapıyorlar.
Mesela; kadınlara gıcıklar. Türk kadını yükselmesin, hep geride kalsın, haddini bilsin istiyorlar. Kadın, hakkını, hukukunu koruyamasın istiyorlar. Bu nedenle kafaya koymuşlar; kırk yılda bir doğru yaptıkları bir iş olan, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilecekler. Bir bakıyorsunuz LGBT yürüyüşünü tartışmaya açıp, sanki konu oymuş gibi algı oluşturmaya kalkıyorlar. Mesela, interneti kontrol edemiyorlar. Gençlerin özgürce kendilerini ifade etmelerinden rahatsızlar. Bu nedenle kafaya koymuşlar. İnternete ve sosyal medyaya yasak getirecekler. Bir bakıyorsunuz düne kadar kendi trollerinin yaptığı iğrençlikleri görmezden gelmemişler gibi kendilerine yapılan alçakça bir saldırıyı bahane edip, ahlak üzerinden kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Twitter ne yaptı? İsmi cismi, yeri yurdu belli olmayan, iktidarın maaşlı trollerinin hesaplarını kapattı. Film de ondan sonra koptu."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a göre, Netflix, Twitter, Youtube'un suçlu olduğunu savunan Akşener, "Sayın Erdoğan, toplumdaki gerilimi bastırmak için sosyal medyayı kapatmak, Madımak'lar yaşanmasın diye, otelleri kapatmaya benzer." ifadesini kullandı.
"Ekonomi daha kötüye gitti"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin uygulamaya geçilmesinin üzerinden geçen 2 yıl içinde ekonominin daha da kötüyü gittiğini ileri süren Meral Akşener, 2 yıl önce 1 dolar 4,60 lirayken, bugün 6,85 liradan işlem gördüğünü belirtti. Akşener, geçen 2 yılda ekonominin yüzde 6,5 küçüldüğünü, özel sektör yatırımlarının yüzde 16 azaldığını, kişi başı milli gelirin 9 bin doların altına düştüğünü söyledi.
Akşener, memur, işçi ve emeklilerin de zor durumda olduğunu ileri sürerek, Tüm İşçi Emeklileri Derneği Genel Başkanı Satılmış Çalışkan'ı kürsüye çağırdı.
Çalışkan, emeklilerin ülkenin ekonomisine çok büyük katkılar sağladığını ancak bu emeklerinin karşılığını almadığını dile getirdi. Emeklilerin aylıkları arasında uçurum olduğunu ifade eden Çalışkan, "Çalışanlarla yapılan ücret artırımı emeklilere de yansıtılmalı. Maaş artışları memur, işçi, Bağ-Kur ayrımı kaldırılarak yapılmalı. Emeklilik tek sisteme dönüştürülmelidir." diye konuştu.
Akşener, daha sonra Marmara EYT Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Federasyonu Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak'ı kürsüye davet etti.
"Emeklilikte yaşa takılanların" sorunlarına değinen Özüpak, "Hukuk normlarına aykırı bir şekilde geriye işletilerek 1999'da çıkarılan yasayla mağdur edildik. Z kuşağı denilen gençler kendilerini ifade edebiliyorlar. Bizler ise yok sayılan X kuşağıyız." görüşünü savundu.
Özüpak'tan sonra konuşmasını sürdüren Akşener, EYT konusunun parti meselesi olmadığını, Türkiye'yi yönetenlerin, bu derde çözüm bulması gerektiğini dile getirdi.
Türkiye'deki asıl sorunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu öne süren İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, "Sayın Erdoğan ve ekibinin yanlışları, sadece bireysel hak ve özgürlüklerimizi kısıtlamakla kalmadı. Türkiye'ye olan güveni de yerle bir etti, Türkiye’nin kalkınmasını engelledi. Yatırımlar azaldı. Tüketim azaldı. İşsizlik arttı. Ülkenin kaynakları eridi. Menemen bile zengin yemeği oldu." değerlendirmesinde bulundu.