Şimdiye dek alınan önlemler sayesinde korona virüsün yayılımı dünyanın büyük bir bölümünde sınırlandı. Aynı zamanda hükümetlerin ve merkez bankalarının müdahaleleri sayesinde küresel salgının ekonomik etkileri yumuşatıldı. Ancak tüm bunlara rağmen ekonomik daralmalar tüm dünyada hissediliyor. McKinsey araştırmalarına göre, yılın ikinci çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin GSYİH’sinde yüzde 8-13 arasında düşüş yaşanabilir. Sağlık ve kamu otoritelerinin görüşlerine dayanarak 9 farklı senaryo hazırlayan yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, en ılımlı senaryoda dahi küresel GSYİH’de 2019 yılına göre 4-5 trilyon Dolar düşüş gerçekleşebileceğini öngörüyor.
Kovid-19 küresel salgınının toplum sağlığı ile birlikte tehdit ettiği ekonomi ve istihdamı güçlendirmek ise belirsizlikleri hızlıca ortadan kaldıracak stratejik aksiyonlara bağlı. Bu kapsamda McKinsey, ülkelerin şimdiye dek izledikleri 3 temel yolu analiz etti.
Bakan Albayrak, Euroclear Bank ile iş birliğini değerlendirdi
Hareketliliği dengelemek
Bu yolu benimseyen liderler, sokağa çıkma kısıtlamalarını kademeli olarak kaldırarak sağlık sistemlerinin kapasitesi ölçüsünde Kovid-19 vakalarını kontrol altında tutmayı hedefliyor. Ancak bu yöntem, virüsün nüksetmesi durumuna karşı tam bir koruma sağlamıyor. Örneğin, Almanya’da sokağa çıkma kısıtlamalarının yumuşatılmasıyla birlikte bulaşıcılık oranları yükseldi ve ülkede ikinci dalga salgın yaşanma riskinden bahsediliyor. Bu yöntemin oluşturduğu bir diğer risk ise toplum genelinde güvenin tesis edilememesi. Virüsün nüksetme olasılığı ve belirsizlikler bu güveni sarsarken ekonomik iyileşme de ihtiyaç duyulan hızda gerçekleşemiyor. Bu yolu benimseyen ülkelerde güveni oluşturabilecek temel faktör, virüse karşı bir aşının bulunması ancak bunun ne zaman gerçekleşeceği ise en büyük belirsizliklerden biri.
Bakan Koca, maskeyi gözüne takan kişiyi telefonla aradı
Sıfıra-yakın virüs
Bu yöntemi tercih eden ülkeler geniş çaplı sokağa çıkma yasakları yerine önlem paketleri ile virüs yayılımını engellemeyi amaçlıyor. Önlemler yerel ihtiyaçlara göre farklılık göstermekle birlikte temelde geniş katılımlı etkinliklerin yasaklanması, maske kullanımı, test ve vaka takibi, enfeksiyon durumlarında karantina, fiziksel izolasyon, ülke sınırlarının kontrolü, iş yerlerinde ve toplu taşımada yeni protokollerin uygulanmasını kapsıyor. Bu uygulamaların ve ekonomik iyileşme paketlerinin net bir şekilde kamu ile paylaşılması, sürece dair belirsizliklerin çok daha hızlı bir şekilde ortadan kaldırılmasını sağlıyor. Tüketiciler ve iş dünyası liderleri nezdinde oluşturulan güven ortamı sayesinde iyileşme süreci hızlandırılmış oluyor. Virüsün yayılımının durduğu bölgelerde ise yavaş yavaş önlem paketleri uygulamadan kaldırılıyor.
Diyarbakır'da ikinci dalga alarmı
Geçiş aksiyonları
Bu yolu tercih eden ülkeler, ‘sıfıra-yakın virüs’ yolu için hazırlık aşamasındalar. Gerekli önlem paketlerini ve uygulamaları hayata geçirebilmek için zamana ve finansal kaynaklara ihtiyaç duyuyorlar. Bunun başlıca nedenleri yeterli test ya da maske gibi kişisel ekipman kapasiteleri olmaması ya da sınırlarında yeterli kontrolü henüz oluşturamamış olmaları.
Yeni davranış alışkanlıkları, toplum sağlığı ve refahını güvence altına alabilir
McKinsey’nin yapmış olduğu analizler, toplumsal güveni ve ekonomik iyileşmeyi en hızlı şekilde sağlayacak yöntemin ‘sıfıra-yakın virüs’ uygulaması olduğunu ortaya koyuyor. Bu kapsamda şirket danışmanları, Kovid-19 sürecinde bütüncül bir iyileşme için fiziksel izolasyonu sağlayacak, aynı zamanda ekonomik hareketliliği mümkün kılacak uygulamalar geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.