Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, katıldığı programda açıklamalarda bulundu. Okulların ne zaman açılacağına değinen Selçuk, şu ifadeleri kullandı;
*Her şey normal sürerse okulları 1 Haziran'da açarız. Bütün toplumun bilgisi dahilinde bakanlıklarla aramızdaki iletişim çalışmalar hep bir yere bağlanıyor.
*31 Mayıs'a kadar bu süreç devam edecek. Sadece eğitimden bahsetmiyoruz ekonomide turizmde normalleşme bunu bütün olarak görmek lazım. Okullarımızın bir an önce açılmasını temenni ediyoruz.
*Okulların dezenfektanlarla temizlenmesi alınması gereken tedbirler bu işlerin tedbir kısmına yönelik olarak meslek liselerinde ele alınan konular ve bizim üretim bandımızda olan bir çok ürünü burada devreye sokmamız mümkün.
*Dersi her halükarda halletmek durumunda böyle olağanüstü durumda bizim çocuklarımız birinci dönemde zayıf aldılar diye onları bu zayıfa bağlı olarak sınıfta bırakmamız çok doğru değil. Öğrencinin lehime olan bir bakış açısıyla sorumlu geçmek koşuluyla geçecek.
“1 HAZİRAN’DA TELAFİ BAŞLAR”
*Televizyonla eğitim bir telafidir. İnternet desteği, EBA’da ne kadar kaldığı, neler öğrendiği, ödevlerini yapıp yapmadığı bunların her birini kişi bazında görebiliyoruz.
*1 Haziran’da biz okulları açınca bizim telafimiz başlar. 1 Haziran’da okullar açılırsa, şöyle bir süreci var.
*Bazı bir ölçme değerlendirmelerimiz var. Ne kadar eksiği olduğunu belirleriz, bunu da bölgelere göre belirleriz.
“GENEL VE ÖZEL TELAFİ”
*Metropollerdeki, şehirlerdeki, okullardaki duruma göre ayrı ayrı bakarız. Şu eksiklikler var der, telafi eğitiminin içeriği şu der başlarız.
*Televizyon, internet eğitiminden sonra kalan eksiklikleri neyse belirleniyor ve çocuğa göre bir telafiyi uygulamaya koyarız. Bir genel telafi var bir de kişiye özel telafi var.
*Her bir öğrencimizle saat saat izleyen, program çizen, konu anlatımlarını belirleyen, çocuğun çözdüğü soru tipine göre özel sorular hazırlayan ya da sıfırdan başlatan, kaydolmak istediği bölümü belirleyen yapay zeka destekli programımız var.
*Ben hiçbir zaman yaptığım işlerin kusursuz demedim, bu benim iş anlayışım değil. Yapmamız gereken işler var, alt yapıda desteklememiz gereken süreçler var. Burada önemli olan şu, en az yüzde 90’a yakın olan bir sürecimiz var.
“KALİTELİ BİR ŞEY YAPTIĞIMIZ İÇİN MUTLUYUZ”
*Bunun için ölçümleme yapıyoruz. EBA’daki çalışmalara bakıyoruz, ölçümlere bakıyoruz, velilerin şikayetlerini gözönüne alıyoruz. Bütün bunlara baktığımızda eksiğimizi de görüyoruz. Ama dünyaya baktığımızda, Türkiye olarak yaptığımız işten mutluluk duyuyoruz, kaliteli bir şey yaptığımız için mutlu oluyoruz.
*Uluslararası standartlarda iş yapıyoruz ve bütün ülkelerle bunu paylaşma imkanına sahibiz. UNESCO gibi kurumlarla, diğer ülkelerle bu süreci paylaşıyoruz.
“DÜNYADA 2-3 ÜLKEDE VARSA VARDIR”
*16 yaşındaki bir çocuğumuz, üniversiteye hazırlanıyor ve hazırlanan bir öğrencimizin ihtiyaçları ortadadır. Bir eğitimci olarak ben hep şöyle bakarım, genel kurallardan bahsetmemek lazım. Herkese tek tip bir reçeteden söz etmemek lazım. Çocuğa yönelik bir programa ihtiyaç var.
*Çocuğun sosyali, duygusal becerisi var mı? Günlük program yapabiliyor mu, azimli mi? Bu tip sorular, hayat başarısını etkileyen çok kritik sorular. Öyle bir yazılım hazırladık ki, bu dünyada 2-3 ülkede varsa vardır. Bir çocuğun interneti de yoksa, biz ona bedava internet veriyoruz.