Dünyanın neredeyse tamamını etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgınının, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de en sert darbe vurduğu sektör turizm oldu. Türk ekonomisinin temel direklerinden birisi olan turizm, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2019’da yaklaşık 35 milyar dolar gelir getirmişti. Yine 2019’da turizm gideri de, 2018’e göre yüzde 10,1 azalarak 4 milyar 403 milyon 670 bin dolara düşmüştü. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na göre, Türkiye turizmde yeni bir rekor yılını geride bırakarak 2019’da 51,7 milyon ziyaretçi ağırlamıştı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ülkenin 2020’deki turizm geliri hedefinin ise 40 milyar dolar olduğunu açıklamıştı.
Turizm ekonomisini yüzde 70’e kadar daralma bekliyor
Söz konusu rakamlar, Türkiye’nin 10 yılı aşkın bir süredir artan turizm gelirinin sonucuydu. Ancak 2019’un son günlerinde Çin’de başlayan ve birkaç ay gibi bir sürede tüm dünyaya yayılan Kovid-19 sebebiyle Türkiye, çok önemli bir gelir kaynağından oldu. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), salgının turizme vuracağı darbeyi “eşi benzeri görülmemiş” diye nitelendiriyor. OECD’ye göre, bu yıl turizm ekonomisi en “iyi” senaryoya göre yüzde 45 daralmayla karşı karşı kalacak, turizmin canlanması Eylül ayını bulursa da, bu oran yüzde 70’leri görecek.
Türk turizmini neler bekliyor?
Peki, Türkiye bu karamsar tablodan ne ölçüde etkilenir? Salgının getirdiği olağanüstü koşulların uzamasının Türk turizmine etkisi ne olur? Sputnik’in bu sorularını Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Turizm Meclisi Başkanı ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Turizm Danışmanı Osman Ayık yanıtladı. Ayık, salgın krizinin ne zaman sona ereceğine dair belirsizlikler devam etse de, şimdiden birinci çeyreğin önemli bir bölümü ve ikinci çeyreğin kaybedildiği görüşünde:
"Turizmi pek çok bileşenden oluşan bir endüstri olarak ele almak lazım; içinde havayolu taşımacılığı, havaalanları, konaklama tesisleri, seyahat acentaları gibi pek çok bileşen var. Şu an bunların hepsi durmuş durumda ve bu endüstrinin bu yükü ne kadar taşıyabileceği de soru işareti. Avrupa’da şu an önlemler bir miktar gevşetilmeye başlandı. Ancak önlemlerin gevşetilmesi seyahatlerin hemen başlayacağı anlamına gelmiyor. Özellikle ülkeler arası seyahatler için daha zaman var gibi gözüküyor. Bu da birinci çeyreğin önemli bir bölümünü zaten kaybettiğimizi, ikinci çeyreği de tamamen kaybetmekte olduğumuz anlamına geliyor. Üçüncü çeyrekte seyahatler yavaş yavaş başlasa da, kayıp çok büyük.”
‘Turizmin ekonomideki payı yüzde 10’un üzerinde, Türkiye’de milyonlarca insan istihdam ediliyor’
Turizmin dünya ekonomisinin yüzde 10’undan fazla pay sahibi olduğuna ve bu endüstriye desteğin önemli olduğuna işaret eden Ayık “Turizm dahilindeki bileşenlerin varlıklarını sürdürmeleri için birtakım çözüm paketlerinin devreye girmesi şart. Çünkü endüstrinin içinde çalışan milyonlarca insan var ve dünyanın toplam yarattığı ekonomik büyüklüğün içinde turizm endüstrisinin payı yüzde 10’ların üzerinde. Sektörde yukarıdan aşağıya, yeme-içme sektöründen, konaklamaya kadar tüm bileşenleri ele aldığımızda milyonlarca kişinin istihdam edildiği bir endüstri ortaya çıkıyor. Bu çok önemli bir rakam. İş seyahatleri durdu. Belki bir takım işler dijital mecralar kullanılarak yapılmaya çalışılıyor ancak özellikle sınır aşan mal transferlerinde de bir takım sıkıntılar var. Bir sürü havaalanı durmuş vaziyette. Oteller kapalı. Restoranlar, yeme-içme grubundakilerin hemen hemen hepsi neredeyse tüm dünyada kapalı. Türkiye, 2019’da yaklaşık 50 milyonun üzerinde yabancı misafir ağırladı ve turizmden 35 milyar dolar seviyesinde de bir geliri elde etti. Normalleşme uzun zaman alırsa kayıp büyük olur” diyor.
‘Kural ve standartların uygulanabilir olması önemli, kimse ailesiyle arasında 3-4 metre mesafe koyarak güneşlenmeyi hayal etmez’
Ayık, turizmde alınacak tedbirlerin ölçülü ve uygulanabilir olmasının gereğine ise “İnsan sağlığının her şeyin önünde geldiğine hiç şüphe yok. Bu yüzden elbette turizmin her bir bileşeni için ayrı ayrı, sertifikasyon ya da kurallar getirilebilir. Ancak bu kural ve standartların maksadını aşmayan, ölçülü ve uygulanabilir olması şart. Aksi takdirde tüm endüstri çıkmaza girer. Mesela hijyeni ele alalım ki, Türkiye genelinde turizm tesislerinin neredeyse tamamında yüksek hijyen söz konusu. Ancak salgın sonrası, siz hijyen anlayışını kimyasal dezenfektanlara dayalı hale getirirseniz bunun başka sonuçları da olur. 2-3 saatte bir yenilenmesi gereken kimyasal dezenfektanlar, doğa, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahip. Belki bu yolla, insanlar Kovid-19’dan korunmuş olacaklar ama öte yandan ortamdaki tüm yararlı ve faydalı bakteri ve birçok şeyi yok etmiş olacak. Doğaya da olduğundan ve taşıyabileceğinden fazla kimyasal yüklemesi yapılmış olunacak. Kimse aşırı ölçüde kurallar getirilmiş bir tatile çıkmak istemez. Kimse, aile bireylerinin şezlonglarıyla arasında üçer metre varken güneşlenmek istemez. Bu yüzden kurallar getirilirken uygulanabilirliğini hesaba katmak şart” sözleriyle işaret ediyor.
‘Süreç uzarsa orta ve uzun vadeli desteklere, paketlere ihtiyaç olacak’
Türkiye’nin kısa vadede turizmi destek adına atılması gereken adımları attığına değinen Ayık “Türkiye’de iktidar, alanda birikimli insanların oluşturduğu istihdamın korunması adına önemli adımlar attı. Çünkü turizmde, insana insanla hizmet veriyorsunuz ve bu birikimin yok edilmemesi çok önemli. Ancak şimdiye dek kısa vadeli önlemler alındı. Eğer bu süreç uzarsa o zaman orta ve uzun vadeyi kapsayacak yeni desteklere, paketlere de ihtiyaç olacaktır. Bunun içinde finansman desteği de olacak, istihdamın devamlılığının nasıl sağlanacağı da olacak” dedi.
‘Normalleşmenin ardından insanlar eski alışkanlıklarına dönecektir, umutluyum’
Süre belirsizliğe rağmen krizin ardından insanların normalleşme arzusunun ağır basacağı ve eski alışkanlarına dönecekleri noktasında umutlu olduğunu ifade eden Ayık “Şu aşamada, tüketicilerin eğilimlerinin nasıl değişeceğini de bilmiyoruz. İnsanlar önce bir seyahat etmeye başlasın, bakalım ne isteyecekler? Her şey belirsiz. Ama belki (normalleşme başladıktan) 15 gün sonra insanlar olanları unutacaklar, algılar değişecek, belki hayatlarına bıraktıkları yerden devam edecek. Ben insanların kısa süreli çekinginlikler yaşasalarda, normalleşme arzularının ağır basması sebebiyle eski alışkanlıklarına döneceğine inanıyorum. Böyle bir umudum var” diye ekledi. (Sputnik)
Türkiye'de toplam can kaybı 2 bin 992'ye yükseldi