FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Son on yıldır ABD’nin büyük bankaları ABD Merkez Bankası’nın (FED) Büyük Buhran benzeri krizlere karşı yaptığı stres testlerine dayandı. Finans devlerini sekiz puanlık gayri safi yurt içi hasıla düşüşü ya da çift haneli işsizlik gibi modellerle zorlayan FED gereksiz yere fazla dikkatli olmakla suçlanıyordu. Fakat Fortune’un haberine göre, bankalar korona virüsle birlikte bir anda çok daha sert bir senaryoyla yüz yüze geldi ve bu testler sayesinde hazırlıklıydı. Wells Fargo Analisti Mike Mayo’ya konuyla ilgili, “Hükümet bankalara sermaye ürettirip likidite oluşturmalarını istediğinde onlar şikâyet ediyorlardı” dedi ve ekledi “Bugün iyi durumda olmalarının sebebi de o testlerdi.”
Wall Street’in korona virüs salgınının ortaya çıktığı andan itibaren aldığı hasar görüldüğünde stres testi politikasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. 2020’nin başından Nisan ayına kadar KBW bankalar endeksi %33,6 oranla düştü. Bu oran S&P 500 endeksindeki düşüşten 20 puan daha fazla. JPMorgan Chase’in CEO’su Jamie Dimon konuyla ilgili paylaştığı mesajında bu sene banka kazançlarının aşağı yönde olacağını ve temettüleri tehlike altına alabileceğini belirtti. Bağımsız araştırma firması Wolfe Research’nin ve yatırım bankası KBW’nin yaptığı iki ayrı araştırmada da durgunluğun 2021 yılına kadar sürmesi halinde dört büyük banka olan JPMorgan, Bank of America, Citigroup ve Wells Fargo’da %60’lık bir daralma olacağı belirtiliyor.
Kriz, büyük ticari ve yatırım bankalarını çok daha düşük kazançlı yeni bir döngüye itti. Ancak 2008'e geri dönüldüğünde, kârları en kötü senaryoda bile olumlu kalması gerektiği görünüyor. Ayrıca sermaye ve likiditede keskin bir düşüş gözlemleniyor. Büyük Buhran sırasında Wall Street sorunun kendisiyken bugünse bankalar ve sigorta şirketleri çözümün önemli bir kısmını oluşturuyor. Bankalar hükümetin 4 trilyon dolarlık acil fon için büyük ve küçük iş yerleri için aracı olurken aynı zamanda da zor durumda olan müşterileri için kredi desteği sağlıyorlar.
Bankalar son 10 yıl içerisinde oldukça güçlü bir mali tablo inşa ettiler. Güçlü ekonomiden yararlandılar ve FED’in zorlamalarıyla da olsa muhafazakâr bir yönetim uyguladılar. Varlık yönetimi franchiseları inşa ederek veya satın alarak istikrarlı kazançlar elde eden alanlara doğru çeşitlendiler. Hepsinden önemlisi, stres testlerinden dolayı sermayelerini desteklediler.
2008’in sonundan 2019’a kadar bankaların bilanço paylarında JPMorgan’ın %51 oranında Bank of America ve Wells Fargo’nun neredeyse iki katı oranında Citi’de ise üç katı oranında artış gerçekleşti. 2020 yılına girildiğinde 4 büyük bankanın sermayeleri 1940 yılından beridir en güçlü konumundaydı.
Bankaların bu gücü iyileşme için çok büyük bir önem teşkil ediyor. Büyük bankalar küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için en büyük kaynak. Bu işletmeler ABD işgücünün %70’inin maaşını karşılıyor. 2019 yılında dört büyük banka 836 milyar dolar ticari ve endüstriyel kredi verdi. Bu ABD’deki tüm bankaların %45’iydi. Dört büyük banka ayrıca otelcilik sektörüne de 422 milyar dolarlık finansman sağladı. ABD’deki tüm ticari gayrimenkul kredilerinin %28’ini bu bankalar karşıladı.
Teşvik planlarında bankalara da görev düşüyor
Ekonominin kapanmasıyla birlikte küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin büyük çoğunluğu nakit sıkıntısı çekiyor. ABD Hükümeti’nin teşvik planı bu işletmelerin 17 milyonuna devlet garantili krediler temin edilmesini salık veriyor. Söz konusu finansal yardıma göre 500’den az işçi çalıştıran şirketlerin işçi çıkarmaması durumunda borçlarının affedileceği de belirtiliyor. Bu kurallar Amerikan bankaları için de olumlu. Zira bankalar kredi riski almıyorlar ve bankacılarla yapılan röportajlara göre özellikle 2 milyon doları aşan kredilerde kârlı bir noktaya gelinebildiği belirtiliyor.
İkinci program olan 10 bin kişiden fazla işçi çalıştıran şirketlere kredi desteği sağlanması programı ise bankaların bir miktar sorumluluk almasını gerektiriyor. Paranın FED tarafından karşılandığı ve finansmanın %95’inin ABD Hazinesi tarafından garanti altına alındığı bu programda bankalara %5’lik finansman garantisi vermesi isteniyor. FED’in planına göre 600 milyar dolarlık kredi verilecek. Fakat bu kredi biçiminde borçlular kredi karşılığını hükümete vermek zorunda bırakılacak. Eğer temerrüde düşmezlerse, ABD vergi mükelleflerini mal varlıklarına el koyarak veya onları iflasa zorlayarak koruyabilmesi mümkün.
Bankalar için bu ikinci programdaki yükümlülüklere uymak için sadece birkaç ayı zorlanabilir. Fakat resesyon bu yılın sonlarına veya ötesine uzaması durumunda birçok aşırı kaldıraçlı şirket acil ek finansman isteyebilir. Bu da düzenleyiciler tarafından kredi vermeleri için baskı altında bırakılan bankaları önemli bir ikilem içerisinde bırakacaktır. Bu senaryoda bankaların önceki yıllarda biriktirdiği gücü son damlasına kadar kullanması gerekebilir.
Fitch'ten Avrupa bankalarına kötü haber
BofA: Düzenleme kısa vadede gelirler açısından pozitif