Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, "Korona virüsün (Kovid-19) gıdadan bulaşmadığı konusunda çok net bilgiler var." ifadelerini kullandı.
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, Selışık, TGDF Akademi'nin davetlisi olarak katıldığı video konferansta yeni tip korona virüsün (Kovid-19) dünyada ve Türkiye'de tarımsal faaliyetlere olan etkisini değerlendirdi.
Selışık, Kovid-19 ve bundan sonra çıkabilecek salgınların tarımı ciddi oranda etkileme potansiyeli bulunduğunu belirtti.
Geçmişte yaşanan Ebola ve SARS salgınlarının Türkiye'yi etkilemediğini ifade eden Selışık, ancak söz konusu salgınların yayıldığı bölgelerdeki tarımsal üretimi ciddi oranda düşürdüğünü kaydetti.
Gıda sistemlerinde lojistik, muhafaza, perakende, çiftçi, işleme gibi paydaşlar olduğunu, herhangi bir unsurdaki sorunun tüm sistemi aksatabildiğini belirten Selışık, FAO'nun Sürdürülebilir Gıda Sistemi için uzmanlık desteği sağladığını aktardı.
Selışık, "Gıda kaybı ve israfı önlenebilir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki israf sorunu farklı. Gelişmekte olan ülkelerde kayıpların yüzde 40'ı hasat ve işleme düzeylerinde gerçekleşiyor. Gelişmiş ülkelerde ise kaybın yüzde 40'ı perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşiyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki en çok kayıp ve israfın sebze ve meyvelerde olduğunu vurgulayan Selışık, "Burada kayıp oranı yüzde 53. Hane halkı düzeyindeki israf ise en çok sebze ve meyve yüzde 5, tahıllar yüzde 5 ve yağlı tohum ile baklagillerde yüzde 4." değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle kırılgan ülkelerin salgın nedeniyle zor duruma düştüğünü kaydeden Selışık, 53 ülkede 113 milyon insanın akut açlıkla boğuştuğunu, böyle devam ederse kamu sağlık sistemlerinin salgını kaldıramayabileceğini ve insanlığın dramatik sonuçlarla karşılaşabileceğini belirtti.
"Kurum olarak virüsün kökenini ve yayılmasını anlamaya çalışıyoruz"
Selışık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Salgının gıda ve tarım üzerindeki etkisini anlamayı ve azaltmayı, zor durumda olan kişilerin gıda güvenliğini ve geçim kaynaklarını korumayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda kurum olarak virüsün kökenini ve yayılmasını anlamaya çalışıyoruz."
Korona virüsün gıdadan bulaşmadığı konusunda çok net bilgilerin olduğunu belirten Selışık, FAO olarak doğru bilgileri halka vermekle yükümlü olduklarının kaydetti.
Selışık, dünya genelinde 185 ülkede Kovid-19 bulunduğunu, bu ülkelerden 44'ünün dışarıdan gıda desteğine ihtiyaç duyduğunu aktardı ve küresel gıda ticaretinin sekteye uğraması halinde bu ülkelerin çok zor durumda kalacağını belirtti.
Twitter üzerindeki Kovid-19 salgınıyla ilgili paylaşımlarının toplam paylaşımların yüzde 50'sine kadar çıktığını, diğer konuların konuşulma oranının ise yarıya düştüğünü belirten Selışık, gıdanın da bu salgınla ilgili konunun merkezinde yer aldığını ve çokça konuşulduğunu kaydetti.
Selışık, "Piyasalarda hem temel hem de uzun raf ömrü olan gıda alımlarında artış ve e-ticarete kayma gördü. Taze ürünlere olan talebin azalması fiyatların düşmesine ve satışların yavaşlamasına yol açtı. Kümes hayvanları ve yumurta üretim zincirleri de güçlü bir aşağı yönlü fiyat baskısıyla karşı karşıya kaldı." ifadelerini kullandı.
Gıda arzında bazı şoklar yaşanabileceğini söyleyen Selışık, şunları kaydetti:
"Tarımsal üretim ve gıda tedarik zinciri ciddi sınamalarla karşılaşacak. Sebze, meyve ve et arzı sorunları burada ilk sırada geliyor. Evde yemek, gıda arzı ve talebinde ve gıda türlerinde radikal değişimlere neden olacak. Lojistik ve gıdanın nakliyesinde, özellikle hayvansal ürünlerde arz şoku yaşanmaya başlıyor. Salgın ve buna yönelik tedbirlerin ne kadar süreceği bu değişimler için belirleyici olacak. Gıda sanayi daha az üretim, düşük kapasite kullanımı, gıda tedarik zincirlerinde bozulma, iş gücünde azalma, nakliye kısıtlamalarına bağlı olarak hasat sonrası kayıplarında artış, gıda üretimi ve işlenmesinde sorunlar yaşayabilir. Bitkisel üretim üzerinde şu anda gözle görülür bir etki yok. 2020 küresel tahıl üretimi beklentileri genel anlamda olumlu seyrediyor.
Hayvansal üretim üzerinde bir etki söz konusu olabilir, ancak durum henüz netleşmiş değil. Gıda zincirinde sevkiyat ve teslimat için erişim noktaları planlanmalı. İletişimi kolaylaştırmak için dijital uygulamalar geliştirilmeli. Gıda bankacılığı seçeneği değerlendirilmeli. Vergi ve prim borcu ödemeleri ertelenmeli, geçici KDV ve vergi indirimleri düşünülmeli. Mevcut uygulamalar istikrarlı bir şekilde sürdürülmeli. Krizin uzamasına karşın yeni planlamalar şimdiden yapılmalı."
Gıda talebinin genelde esnek olmadığını, ancak bu salgın nedeniyle beslenme alışkanlıklarının değişebileceğini belirten Selışık, "Başlangıçta talepte artış görülebilir. Ancak yoksul ülkelerde tüketim daralabilir. İthalata bağımlı ülkelerde büyük sorunlar yaşanabilir." değerlendirmesinde bulundu.