Dünya Bankası Avrupa ve Orta Asya Bölgesi Baş Ekonomisti Aslı Demirgüç- Kunt, Türkiye ile IMF ve Dünya Bankası'nın yakın çalıştığını ve görüşmelerinin sürdüğünü belirtirken; tedbirlerin finansmanında Türkiye'nin bir miktar daha borçlanmasının dengeleri bozmayacağını ancak bu borçların geri ödenmesi döneminde sorun olmaması için doğru alanlara harcama yapılması gerekliliğini vurguladı.
Kunt, Dünya Bankası İlkbahar 2020 Ekonomik Güncelleme Raporunun yayınlanmasının ardından video konferans ile Ankara Temsilcisi Ferit Parlak'ın sorularını yanıtladı:
Rapor alışılmışın aksine çeşitli senaryolar altında büyüme varsayımları yapıyor. Nedeni nedir?
Kovid-19 salgını herkes için bir şok. Her zaman büyüme tahminleri yaptığımız halde, bu salgın o kadar hızlı ilerliyor, o kadar büyük belirsizlikler var ki, senaryolar kapsamında büyümeye bakmak istedik. 2020'nin ilk yarısında virüsün kontrol altına alınıp ekonominin canlanacağı ana senaryomuz var. Gitgide o daha imkansız olmaya başlıyor. Bir de daha olumsuz tahmin var. Orada da virüsün 2020'nin ikinci yarasında ancak kontrol altına alınması. En kötü senaryo. Bunun 18 ay daha kontrol altına alınamaması veya bir ikinci dalga salgının ortaya çıkması gibi senaryoları kapsama almadık.
Tahminleriniz nelerdir?
Bu ana ve olumsuz senaryolara baktığımız zaman, zaten global olarak büyük bir resesyon görünüyor. Bizim bölgemizde biliyorsunuz; Avrupa ve Orta Asya ve buralardaki gelişmekte olan ekonomiler. Buraya baktığımız zaman yüzde -2,8 ile -4,4 arası bir resesyon görüyoruz. Daha çok ülkelerimizi ne gibi kanallardan etkileyeceği, ne şekilde ekonomiye etkisi olacağı, hangi politikalar izlenebilir, bu politikalar arasındaki etkileri, çelişkileri ve önemli olarak bu politikaların hangilerinin öncelikli olarak uygulamaya geçirilmesiyle ilgili bir rapor hazırladık.
Bu saydığınız unsurlar kapsamında Türkiye için ne söylenebilir?
Önce "first order" dediğimiz en önemli etki, bu salgını kontrol altına alabilmek için ülkelerin getirdikleri sosyal mesafe-izolasyon tedbirleri. İnsanlar evlerinden çıkmıyor, işyerleri kapanıyor, eğlence merkezleri kapanıyor. Okullar kapanıyor. Tabii ki bunun hemen ekonomik aktiviteye çok büyük negatif etkisi oluyor. Türkiye'nin dış borçlanması önemli. Turizm tamamen durdu. Daha da büyük etkisini görme ihtimalimiz var. Bunların etkisiyle Türkiye için büyüme tahminini yüzde 3 kadar aşağı çektik, yüzde 0,5 dolayında bir büyüme görüyoruz. Bu da olumlu tahmin doğru söylemek gerekirse... Türkiye'de sosyal yardımlarda en önemli konu enformel sektörde çalışanlar (kayıt dışı çalışanlar). Hanelerin yüzde 40'ının kayıtlı çalışan üyeleri yok. O yüzden, en azından bir şekilde bu kesime de destek vermek gerekiyor.
Dış piyasalardan borçlanmak zor ve Türkiye'nin maliye politikası uygulama imkanı da kısıtlı, ne yapılabilir?
Türkiye'nin borçlanabilecek durumu var hala gördüğüm kadarıyla. Türkiye'den borç durumu çok daha zor olan ülkeler bile bunu yapmak zorunda kalacak. Alternatif yok. Bunu yapmaya mecburuz. Ondan sonra da elimizden geldiği kadar düzeltmeye çalışacağız. Bunu söylerken de önemli bir noktaya değinmek istiyorum: Harcamalar yapılırken de dikkatli olmak gerekiyor. Harcamaları en gerekli, en öncelikli şekilde yapmak gerekiyor. En ihtiyacı olan kesimlere ve en önemli sektörlere... Gereksiz harcamalar yapılmamalı. Çünkü bu borçların ödenmesi gerekecek. Zor günler gelecek yine ama Türkiye dinamik, canlı bir ülke. Her zaman için bizi şaşırtmıştır. Resesyon beklediğimiz zaman bile çok daha güçlü biçimde zorlukları aşan bir ülke. O yüzden bunu da arkamızda bırakacağımıza inanıyorum.