Hollanda merkezli Hayvan Proteininin Gerçek Maliyeti Koalisyonu (TAPP) yayınlandığı raporda marketlerde ve kasaplarda satılan etlerin çevresel maliyeti değerlendirilmeye alınmadığı için gerçek maliyetinin etikete yansımadığı görüşünü ortaya koydu.
Euronews'in haberine göre, et üretimi nedeniyle ortaya çıkan sera gazları, su tüketimi ve hayvanları beslemeye ayrılan tarımsal alanların küresel ısınma, doğal kaynaklar ve beslenme yeterliliği üzerindeki etkilerinin mutlaka üreticiye ve tüketiciye yansıtılması gerektiği görüşü Avrupa'da ağırlık kazanmaya başladı. Bu nedenle TAPP, sektörden 'sürdürülebilirlik ücreti' alınması için çağrıda bulundu.
5 Şubat Çarşamba günü açıklanan rapor sonrasında Avrupa Parlamentosu Yeşil ve Sosyal Demokrat parlamenterler raporun önerisini destekleyeceklerini ve et sektörü için yeni bir 'fiyatlandırma modeli' oluşturulması çağrısını AP'de gündeme getireceklerini duyurdular.
Avrupalı siyasiler bu yeni modelin Avrupa Yeşil Ajandası çerçevesi içindeki yeni gıda politikası olan 'Çiftlikten Çatala Stratejisi' (F2F) başlığı altında ele alınması ve gerekli düzenlemelerin yapılması için girişimlere başlayacak.
Rapora göre çevresel maliyeti yansıtması için Avrupa Birliği (AB) ortalaması baz alındığında her 100 gr. dana etinde 0,47 euro, her 100 gr. domuz etinde 0,36 euro ve her 100 gr. tavuk etinde 0,17 euro fiyat artışı oluşması gerekiyor. Fiyat artışının bir anda değil, önümüzdeki sene itibarı ile başlayıp 2030 yılına kadar kademeli olarak arttırılması tavsiye ediliyor.
Henüz adım atan olmadı
Şimdiye kadar hiçbir AB ülkesi bu anlamda et üretimine ek vergi getirmiş değil. İsveç ve Danimarka'da da et üretimi için ek çevre vergisi konulması yıllardır tartışılıyor ancak henüz herhangi bir adım atılmadı. Aksine bazı ülkelerde et üreticilerine ciddi avantajlar sağlanıyor.
Örneğin bugün Almanya'da et üreticileri vergi indiriminden yararlanıyor ve yüzde 19 yerine yüzde 7 vergi ödüyorlar. Alman Tarım Bakanlığı verilerine göre ortalama bir Alman yılda 60 kilo et yiyor sektör bir yılda 23,4 milyar euro ciro elde ediyor.
Sırada etik vergisi mi var? Almanya ilk adımı atan ülke olabilir
Et fiyatlarını yakın gelecekte arttırabilecek olan sadece çevresel maliyet vergileri değil. Aynı zamanda etik meseleler nedeniyle de insan medeniyetinin farklı bir yola doğru evrilmesi gerektiği Avrupa'da yoğun şekilde tartışılıyor. Başta Almanya ve Hollanda olmak üzere birkaç ülkede hayvan haklarının da yeni vergilerin konusu olabileceği düşünülüyor.
Geçtiğimiz yaz aylarından bu yana bu konu Alman kamuoyunda daha yoğun olarak gündeme geldi ve son olarak Ocak ayında iktidar partisi CDU meseleyi meclis gündemine getirdi.
Aşağı Saksonya Tarım Bakanı Barbara Otte-Kinast et üretimi sektöründe hayvan haklarının korunması ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi için özel bir 'etik vergisi' getirilmesi çağrısında bulundu. CDU'nun bir başka üyesi Albert Stegemann ete getirilecek özel çevre ve etik vergilerinin AB düzeyinde uygulanabilecek yapıcı bir girişim olacağını söyledi.
Toplum sağlığına etkisi de tartışmanın bir parçası
Vergilerin bir amacı da et tüketimini azaltmak ve toplumları hem çevre hemde insan sağlığı açısından daha faydalı olan bitkisel ağırlıklı diyete yöneltmek. TAPP raporuna göre ek vergiler en üst seviyede uygulandığı zaman bu durum 2030 yılına gelindiğinde toplamda yüzde 37 daha az tavuk, yüzde 57 daha az domuz ve yüzde 67 daha az dana eti tüketilmiş olmasını sağlayacak.
Toplanan vergiler nereye gidecek? Sistem nasıl işleyecek?
Bu tür ek vergilerden elde edilecek gelirin doğru tercihleri yapan çiftçilere ve tüketicilere çeşitli ödüller şeklinde bir tanzim sistemi çerçevesinde geri dönmesi planlanıyor. Örneğin çiftçiler sahip oldukları alanda et yerine daha sürdürülebilir ve sağlıklı gıdalar üretmeyi tercih ederlerse veya hayvancılığa devam eder ancak hayvanları için çok daha yüksek etik ve yaşam standartlar ile bunu yaparlarsa bu tercihlerin karşılığında devletten ödeme alacaklar.
Gerekli standartları yerine getiren çiftçiler ödedikleri vergiden daha fazlasını ödül olarak alabilecek ve bunu fiyatlarına yansıtarak tüketiciye de daha uygun seçenek olarak sunabilecek. Sonuçta rekabet etmek için tüm üreticilerin bu tercihlerden birini yapması gerekecek.
Herkes ikna olmuş değil
Raporda böyle bir sistemin üretici, tüketici, hayvanlar ve çevre için kazan-kazan olacağı ileri sürülüyor ancak Avrupalı çiftçilerden gelen bazı eleştiriler var.
Çiftçi birlikleri, örneğin Portekiz gibi küçük ülkelerde, kırsal alanların bu tip yeni vergiler ve sistemler nedeniyle süratle boşalacağını ve pek çok üreticinin yeni baştan iş modeli, standartları dizayn etmek veya üretilen ürünü değiştirip yeni bir ürün üzerinde uzmanlaşmaya çalışmak yerine sektörü tamamen bırakıp, şehre gitmeye ve başka işler yapmaya başlayacaklarını savunuyor.