Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde, engelliler ile devlet korumasından yararlanmış gençlerin kamu kurumlarına yerleştirilmesi töreninde konuştu.
Engelli vatandaşlar ile devlet korumasından yararlanmış gençlerin atanacakları kamu kurumlarındaki görev yerlerinin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, ülkedeki engelli memur sayısının önceki döneme göre yaklaşık 10 kat artışla 56 bin 500'e ulaştığını söyledi.
Erdoğan, bugün de her eğitim seviyesinden 1304 engelli vatandaşı kamuda işe yerleştirdiklerini, devlet korumasında yetişen gençlerden 2002'den bugüne kadar kamuya yerleştirilenlerin sayısının 29 bine ulaştığını bildirdi.
Devlet olarak 17 yıllık görev sürecinde hiçbir zaman engellilere duyarsız kalmadıklarını, her zaman yanlarında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, "Bugün her eğitim seviyesinden 1561 gencimizin daha atamasını gerçekleştiriyoruz. Böylece Türkiye, sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getiren bir ülke olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bu ülkede yaşayan her birey gibi engellilere ve devlet korumasında yetişen gençlerimize sahip çıkıyor, kendilerini en iyi geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Geçmişte devlet ile millet arasındaki ilişkilerin uzunca bir süre kopuk yürüdüğünü belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tek parti döneminde insanına tepeden bakan, milleti hor, hakir gören jakoben bir anlayış hakim oldu. Çok partili siyasi hayata geçilirken milletimiz sadece değerlerine saygı duyan değil, aynı zamanda kendisine hak ettiği hizmetleri getiren bir yönetim anlayışının da özlemi içindeydi. Rahmetli Adnan Menderes ve ardından rahmetli Özal, işte bu iki alanda birden yaptıkları reformlarla milletimizin gönlünü fethettiler. AK Parti'nin 17 yıllık iktidarındaki en büyük başarısı hem demokrasiyi geliştirmesi hem de kalkınmayı sağlamasıdır. Tabii kalkınma bu ülkenin vatandaşlarının her birini de kapsayınca anlamlı hale gelir. Ülkenin kaynakları eskiden olduğu gibi sadece bir avuç mutlu azınlığın emrine verildiğinde yapılan işin adı kalkınma değil adaletsizlik olur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin zenginliğini 81 vilayetin tamamına ve buralarda yaşayan her kesimden vatandaşın istifadesine sunduklarına işaret ederek, "Türkiye'yi büyütürken, üretimi artırırken, milli gelirimizi 3 kattan fazla yükseltirken, istihdam yelpazesini genişletirken tüm vatandaşlarımızı özellikle kucaklamaya gayret ettik. Dünyanın en iyi sosyal güvenlik ve sağlık sistemini kurmamızın amacı da budur. Ülkemizde devletin şemsiyesi dışında hiç kimsenin kalmaması için özel çaba gösterdik." değerlendirmesinde bulundu.
"2 milyar liradan 55 milyar liraya çıkardık"
Sosyal yardımlar için ayrılan yıllık bütçeyi 2 milyar liradan 55 milyar liraya çıkardıklarını dile getiren Erdoğan, son 17 yılda tam 339 milyar liralık sosyal yardımda bulunulduğunu, milli gelir içindeki sosyal yardımların payını yüzde 0,3'ten yüzde 1,2 seviyesini yükselttiklerini bildirdi.
Erdoğan, engelliler ve devlet korumasındaki çocuklar yanında kadınlara, yaşlılara, dul ve yetimlere, şehit yakınları ve gazilere ihtimam gösterdiklerini ifade ederek, Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, zenginleştikçe ortaya çıkan değeri tüm vatandaşlara yansıtmaya bundan sonra da devam edeceklerini söyledi.
Engellilerin toplumsal hayatın her alanında olmalarını sağlamak için çok yönlü çalışmalar yürüttüklerini aktaran Erdoğan, bunlardan ilkinin erişilebilirlik meselesi olduğunu belirtti.
Erdoğan, "Sağlık ve eğitim kurumları ile iş yerleri başta olmak üzere her alandaki hizmetlerin engelli ve yaşlılarımız açısından erişilebilir şekilde verilmesini özellikle istiyoruz. Bunun başarılması lazım. Evinden çıkan bir engelli veya yaşlı, kaldırımıyla, yaya geçidiyle, parkıyla, bina girişiyle, toplu taşıma aracıyla her bakımdan kolayca yararlanabileceği imkanlara sahip olmalıdır." diye konuştu.
Aynı şekilde bu vatandaşların bugünün vazgeçilmez araçları olarak bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanma konusunda da hiçbir bariyerle karşılaşmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Az önce kardeşimizi gördük, yani 3 kişiye bir bilgisayar değil, birebir hepsine bu bilgisayarı verebilmek, işte biz bunu başardık. Şüphesiz bunu sağlamanın yolu tüm hizmetleri engelli ve yaşlılarımız için erişilebilir olarak tasarlamaktan geçiyor. Şayet bir şehirde hala yollar, kaldırımlar, bina girişleri, asansörler, lavabolar, velhasıl hayatın her anında ihtiyaç duyulan unsurlar erişilebilir değilse orada ciddi bir eksiklik var demektir ve siz medeni olmaktan da bahsedemezsiniz. Belediyelerimiz başta olmak üzere bu konuda sorumluluk sahibi her kurumun artık bu gerçeği kabul etmesi ve buna uygun davranması şarttır. Bir belediyeci olarak, bunları yaşamış bir kardeşiniz olarak bunları söylüyorum. Çünkü İstanbul gibi bir şehirde Belediye Başkanlığı yapmak herhalde sıradan bir olay değil. Geldiğim zaman susuz bir İstanbul vardı ama geldik, elhamdülillah o konuyu çözdük. Çöp dağlarından geçilmeyen bir İstanbul vardı, bunları kaldırdık ve Habitat'ın temizlik ödülünü verdiği bir İstanbul... Çöp dağlarının patladığı ve 39 kardeşimizin, evet o çöp dağlarının altında kaldığı bir Ümraniye Belediyesini yaşadık. Solunumda hava kirliliği felaketti ve gazeteler maske dağıtıyordu, böyle bir İstanbul yaşadık, hamdolsun bunlardan da kurtulduk. Artık Türkiye'yi 81 vilayetine doğal gazı taşımak suretiyle temiz hava ile karşı karşıya getirelim dedik, şu anda onu da başardık. Yarıdan fazlasına ulaştık ama tüm ilçelere de doğal gazı götürmek istiyoruz. Hızla şu anda onun çalışmaları da devam ediyor."
Dün İstanbul'da gerçekleştirilen TürkAkım doğal gaz boru hattının açılış törenini hatırlatan Erdoğan, Rusya ile yapılan anlaşma gereği doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya gideceğini hatırlattı. Erdoğan, "Ama Türkiye'de de ihtiyacımızın inşallah artık büyük bir kısmını tamamlamış olacağız." ifadelerini kullandı.
'Hukuk eşittir kanun değildir'
"Erişilebilirlik standartları belirlenmelidir." diyen Erdoğan, "Bu amaçla 2020 yılının 'erişilebilirlik yılı' ilan edilmesinde fayda görüyorum." ifadesini kullandı.
Erdoğan, "Aile kurumunu kökünden kurutmayı amaçlayan sembollerin önü bilinçli şekilde açılırken aile kurumuna sahip çıkan davranışlar küçümseniyor. Bu büyük tehlikeye hep birlikte karşı koymalıyız." diye konuştu.
"Kadına şiddet başta olmak üzere sıkıntısını yaşadığımız pek çok sorunun çözümü, aile kurumunun güçlendirilmesinden geçiyor." diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Tüm yargı dünyasına sesleniyorum, kanun sayfaları arasındaki maddelere değil vicdanınızın sesine kulak verin.
Kadına fiziken veya ruhen şiddet uygulayanın, hele hele hayatına kastedenin karşısına ilk önce biz çıkarız."
Berfin Özek'e asitli saldırı davası
'Bir namussuz bir alçak genç kızın yüzüne kezzap atıyor. Mahkemenin verdiği ceza 13 yıl. Ben araştırıyorum... Bu olay kendi kızının başına gelse böyle mi değerlendirirsin? Tüm yargı dünyasına sesleniyorum. Kanunların sayfaları arasındaki maddelere değil vicdanınızın sesine lütfen kulak verin. Adaletin tecellisini hakta hukukta arayın. Mücadelemizi vermeye devam edeceğiz. Amacımız sadece kadını korumak değil aileyi korumak. Kadına yönelik her türlü ayrımcı davranışa, şiddete eyvallah etmedik ve etmeyiz.'
'Kifayetsiz muhterislere en güzel cevabı milletimiz verecektir'
Türkiye'nin Irak'ta da Suriye'de de Akdeniz'de de kendi hak ve menfaatlerini sonuna kadar savunmaya devam edeceğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türk askerinin çöllere gönderilmesi, ülkemizin bataklığa saplanmasından söz edenlerin zihinleri çölleşmiş, gönülleri bataklığa dönüşmüştür." ifadesini kullandı.
(Libya) Şu anda, ecdadımızın da tarih yazdığı bu yerlerde, sadece adaletsizliği, zulmü gidermek için varız ve davet üzere ordayız.
Ülkemizin güvenliğinin ve geleceğinin kendi sınırlarımızda değil, çok daha ötesinde başladığı gerçeğini anlayamayan kifayetsiz muhterislere en güzel cevabı milletimiz verecektir.
Zafere kadar bize durmak, duraksamak hele hele geri adım atmak asla yoktur."