CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT TV’de Özlem Akarsu Çelik ile Politika Özel programının konuğu oldu.
Kılıçdaroğlu, Urla Belediye Başkanı’nın "FETÖ üyeliği" iddiasıyla tutuklanmasına dair, şu ifadeleri kullandı:
“Önümüzdeki süreç içerisinde göreceğiz nasıl bir tablo oluyor. Biz de bekliyoruz. Milletvekili arkadaşlarımız ilgileniyorlar. Olayla ilgili hukukçu arkadaşlardan oluşan bir heyet oluşturduk bekliyoruz.
“Ülkede demokrasi yok ki zaten. Bunlar böyle belediye başkanımız gözaltına alındı, tutuklandı, yok. Gerçek anlamda demokrasi gelinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Milletvekilimiz hapse atılabilir, bunları biz görüyoruz zaten.
“FETÖ’nün AKP ile iktidar olduğu dönemde de belediye başkanlarımız tutuklandı, görevden alındı. Ne oldu hepsi çıktı.
“Benzer şeyler bugün de yaşanıyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’nün bittiği söyleniyor ama aynı tutuklamalar, aynı gözdağları devam ediyor. Bunlar bizi yıldırmaz, yıldıramaz.
“Biz diğer partilere benzemiyoruz. Tarihimiz, köklerimiz, hayatın her alanında demokrasiyi savunuyoruz. Bu ülkenin huzuru için.
“Bizim bir sorumluluğumuz var. Demokrasiyi savunan diğer siyasal partilerin de sorumluluğu var. Millet ittifakını bu gerekçeyle oluşturduk. Beraber olacağız, demokrasiyi geliştireceğiz, darbe hukukundan anayasaları arındıracağız. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde hangi kurallar varsa aynı kuralların bizim ülkemizde de olmasını istiyorum.
“Kişileri alıyorlar, aylarca yıllarca gözaltında tutuyorlar, tutukluyorlar. Sonra beraat ediyor. Hangi gerekçeyle attınız?”
"Ethem Sancak hafızamda iz bırakan biri değil”
İş insanı Ethem Sancak’ın “Ben Kılıçdaroğlu’nun siyasete girmesine vesile olanlardan birisiyim, konuşturmayın beni” sözlerine ilişkin Kılıçdaroğlu:
“Ethem Sancak 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ‘benim gazetelerim emrinizdedir’ dedi. Ben de ‘estağfurullah gazeteler medya özgürdür’ dedim.
“Hafızamda, ezberimde iz bırakan birisi değil. İz bırakması, onun kulvar değiştirip, medya patronluğu yapması, ona böyle imkanların sağlanması, Erdoğan’ı ailesinden çok daha fazla sevmesi, bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bir insan başka bir insana saygı duyabilir ama hiç kimse kendi ailesini feda ederek saygı duymaz o farklı bir şeydir. Çok şükür öyle bir anlayışım yok. Benim ailem ayrı bir yerdedir. Bizde böyle bir kültür, böyle bir gelenek yok. Parayı hayatının en önemli unsuru görenler de böyle şeyler olabiliyor” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Tank Palet fabrikası
“Benim eleştirim şu. Tank Palet fabrikası sıradan bir fabrika değil, Avrupa’nın en büyük tank palet fabrikası. Değerinin 20 milyar dolar olduğu söyleniyor. Büyük bir fabrika ve entegre tesis.
“Ordunun elinde, ordunun fabrikası ordunun namusudur. Ordu oranın gelişmesi için elinden ne geliyorsa yapmaya çalışır. Bu fabrika 3 kez verimlilik ödülü alıyor. Bu kadar başarılı bir fabrika.
“Bu firmanın BMC firmasına nasıl verildiğini sordum. ‘Özelleştirildi’ dedim. ‘Ey Kılıçdaroğlu özelleştirilmedi’ dedi. Sonra Resmi Gazete’deki yazıyı gösterdim ‘özelleştirildi’ diye. Sesini kesti. ‘Biz bunu devrettik’ dedi, ‘kiraladık’ dedi. O kadar garip şeyler var ki. Mümkün olsa ‘bu fabrika, fabrika değildi’ diyecek.
“Bir insana yalan söylemek yakışır mı? Ben mi yalan söylüyorum, sen mi yalan söylüyorsun. Ben mi doğruyu söylüyorum, sen mi söylüyorsun? Söylediğim her cümle doğrudur. Onun söylediklerinin tamamı yalandır.
“Tank Palet fabrikası birilerine peşkeş çekilecek de benim susmamı mı bekliyor. Bu vatana ihanettir, nokta. Bunu her yerde söylüyorum. Başka bir ülkenin askeri fabrikası başka bir orduya, ister bedava verin ister kiralayın nasıl yaparsanız yapın, yaparsanız kendi ülkenize ve ordunuza ihanet etmiş olursunuz. Bu fabrikanın bedava Katar ordusuna peşkeş çekilmesine izin veren herkes sorumludur. Onların hiçbirisine ben vatansever demem.
“Kendi fabrikasını peşkeş çekilecek beyefendilerin gıkı bile çıkmayacak. Nasıl bir ordudur bu? Bedava veriyorsunuz. ‘Kiraladık’ diyor, Ethem Sancak da ‘hayır biz kira ödemedik’, diyor.
“Habertürk yayınında şunu söylüyor Ethem Sancak, ‘Devlet bana ‘ben burayı sana bırakıyorum, ben çekip gidiyorum bana kira ver’ demiyor’. Dese, kira koyacak.
“Ben bunun içindeyim, orduyla beraber yapacaksın, diyor. Beraber yapacağım şeye niye kira vereyim. Benim taahhüdüm şu” diyor. Katar ordusuyla birlikte taahhüdü şu, “Ben senin işçilerinin parasını vereceğim, milli motoru burada yapacağım, ben gittiğimde motor senin olacak”
“Çok yoksul olduğu için Erdoğan ondan kira talebinde bulunmamış”
“Çok yoksul olduğu için Erdoğan ondan kira talebinde bulunmamış. Bu fabrikayı bedava veriyorlar. Kira almadan 25 yıllığına veriyorlar. Alım garantisi veriyorlar. Ne getirirse üzerine 12,5 kâr koyacaklar. Buradaki bütün sırları obüsün yapılmasıyla ilgili Katar’a teslimi de yapılan protokolde söz konusu.
“Özelleştirme kanunu diyor ki, askeri fabrikalar özelleştirilemez. Ama siz veriyorsunuz. Kanuna aykırı. Kararnameyi gizli çıkarıyor Kılıçdaroğlu görmesin diye, ama ben gördüm. Israr ettim beni mahkemeye verdi. Protokolleri de isteyeceğim onlar da gizli ama mahkemede isteyeceğim.
“Kim vatanseverdir, kim gayri-millidir onu da göreceğiz. Kim bu ülkenin en büyük tank palet fabrikasını peşkeş çekiyor bunun bütün ayrıntılarını göreceğiz. Ben bunun arkasını bırakmayacağım.
“Kendi toprağına galoş çizmeyle basar mı?”
“Bir insan kibri kendi ana öznesi olarak kabul ederse, her şeyi küçümserse ve o küçümsemenin boyutu Türkiye Cumhuriyeti’ni küçümseyecek noktaya çıkarsa… Kibrin geldiği nokta bu. Bir ülkenin en yetkili makamında oturan kişi, kendi toprağına galoş çizmeyle basar mı? Vallahi pes.
“Ben İngiltere, Almanya, Fransa ve şahsım, diyor. Bu toprakların erdeminde irfanında alçakgönüllü olmak vardır.”