Orhan Pamuk'un BBC One için 2018 yılında hazırladığı "Orhan Pamuk: A Strange Mind" belgeselinde yer alan ve “Merhaba Poğaçacı” olarak gündeme gelen poğaça satıcısı Remzi Gelik vefat etti.
İki ay önce hayatını kaybeden poğaçacının hayatı ise roman gibi.
Belgeselde, Zeyrek Kilise Camii’nin sokağında kameraya giren poğaçacı Remzi Gelik, sosyal medyada viral oldu.
Görüntülerde Pamuk, Gelik'e “Merhaba Poğaçacı. Ver iki tane. Biri kaşarlı, biri sade olsun. Ayrı kağıtlara sar” diyor. Parasını alan poğaçacı “Allah razı olsun” diyerek ona karşılık veriyor.
Olayın sosyal medyada yayılması üzerine binlerce insan “Merhaba Poğaçacı” diyerek durumu gündemleştirdi.
Durum böyle olunca biz de poğaçacının peşine düştük.
BBC One’da yayımlanan "Orhan Pamuk: A Strange Mind" belgeselinden bir kare / Fotoğraf: YouTube
Fatih ilçesinin Zeyrek bölgesinde önümüze çıkan ilk dükkana giriyoruz. Belgeseli açıp poğaçacıyı soruyorum.
Dükkandaki kadın “Remzi abi bu. Karabüklüydü. Öldü” diyor.
Duyduklarıma inanmak istemeyip sokaktan geçen başka birine soruyorum; yine “öldü” cevabını alıyorum.
Ardından sokaktan geçen poğaçacıya soruyorum: “Bu Remzi abi. Hastaydı. Öldü” diyor ve Remzi Gelik’in oğlu Necmettin Beyin numarasını bana veriyor.
Ardından aldığım numarayı arayıp poğaçacının oğlu Necmettin Bey ile akşam görüşmek üzere sözleşiyoruz.
Poğaçacı Remzi Beyin iki oğlu ve arkadaşı Faruk Topçu ile görüşüyoruz.
Babasını anlatan Necmettin Gelik, babasının Karabük’ün Eflani ilçesinde doğduğunu ve ilkokul 4. sınıftayken evden kaçıp İstanbul’a geldiğini söylüyor.
Böylece Remzi Bey, Kantarcılar’da 12- 13 yaşlarında ömür boyu yapacağı poğaçacılığa başlar.
Birkaç sene poğaça satan Remzi Gelik, 16 yaşındayken dayısının kızıyla evlenir.
Evliliğinin ikinci yılını dolduran poğaçacı, başka bir kızı kaçırır ve ikinci evliliğini de kaçırdığı o kadınla yapar.
İkinci evliliğini 18 yaşında yapan Remzi Bey, 20 yaşına geldiğinde geriye iki eş ve beş çocuk bırakarak askere gider.
Saz çalıp türkü söyleyen Remzi Gelik, ağzı iyi laf yaptığı için askerlikte herkesin sevgisini kazanır.
Askerlik süresince kendisini Orhan Gencebay’ın kardeşi olarak tanıtır.
Burada liseli bir kızla tanışır. Karizmasını, sesini ve yeteneklerini kullanarak kızı kendine aşık eder.
Askerlik bittiğindeyse kızı kaçırıp İstanbul’a getirir. Böylece üçüncü evliliğini gerçekleştirir.
Üçüncü eşinden çocuğu olmaz, ancak diğer iki eşinden toplamda 13 çocuğu olur.
Independent Türkçe için konuştuğumuz Remzi Beyin büyük oğlu Necmettin 42 yaşında ve diğer oğlu ise 37 yaşında.
Gelik kardeşlerin ikisi de babalarının 3 defa evlenmesine karşın halen bekarlar.
Oğulları bu durumu babalarının yakışıklı ve maceracı tarafıyla alakalı buluyor.
Büyük oğlu Necmettin Gelik babasını kimsenin arkasından konuşmayan, iyi kalpli biri olarak tarif ediyor.
Necmettin Gelik, “Çok iyi niyetli biriydi. Kimsenin işine karışmazdı. Temiz bir insan olduğu için poğaça satarken üç-beş defa babama mesela sahte para verdiler” diyor.
Orhan Pamuk’un kitaplarını okumadığını, ama söyleşilerine denk geldiğini de ekliyor.
Pamuk’a teşekkür eden Necmettin Gelik, “İnsanlar babama hayattayken 'merhaba' derdi. Şu andaysa artık vefat etti. Biz de kendisi için dua bekliyoruz” diyerek beklentisini açıklıyor.
Babasının başına gelen talihsiz olaylardan da bahseden Necmettin Bey, traktörle üç defa kaza yapan Remzi Beye bir seferinde ise bir otomobilin çarptığını anlatıyor;
Yaz aylarında köyde, bağ- bahçede çalışıyor. Traktörle kaza yapar. Kurtulur, ancak yıllar sonra tekrar kaza yapar. Kazada kendisi yaralanır, ama kız kardeşi yani halam hayatını kaybeder. Eşi ve kendisi yaralanır.
Üçüncü bir sefer yine traktörle kaza yapar. Traktörün altında kalır ve köylülerin yardımıyla kurtulur.
Ancak yıllar sonra İstanbul’da da kendisine bir taksi çarptı ve yine hastaneye yaralı olarak kaldırıldı.
Remzi Gelik’in diğer oğlu ise Erdal Gelik...
Babasının parasından ziyade mesleğini sevdiğini ve son yıllarda bu yüzden poğaça satma devam ettiğini söylüyor.
Erdal Gelik, “İmalatını, satışını her şeyini kendisi yapardı. Mesleğinden yaşı ilerlemesine rağmen vazgeçmedi. Akşam poğaça hamurunu yapar, sabah 4 gibi kalkar pişirirdi. Ardından arabasıyla Eminönü ve Sirkeci tarafında satardı” diyor.
Orhan Pamuk ile alakalı ise Remzi Bey, “Bugün bir belgesel çektiler” demiş, ancak o kişinin Orhan Pamuk olduğunu söylememiş.
Erdal Bey, babasının ünlü yazarlara, işadamlarına ya da sokaktan herhangi birisine aynı özenle ve saygıyla poğaça sattığını söylüyor.
Erdal Gelik babasının son zamanlarını ise şöyle anlatıyor:
Babam merdivenden düştü ve kafasını çarptı. Beyin kanaması geçirdi. Ödem oluştu. Sonrasında bir süre hafıza kaybı yaşamaya başladı.
Ciğerlerinin üşümesiyle hastalığı devam etti. Son olarak beyin felci geçirdi. Kilo kaybetti ve 2 ay önce hayatını kaybetti.
Remzi Beyin cenazesinin çok kalabalık olduğunu ve babalarının herkes tarafından çok sevildiğini belirten Gelik kardeşler, yedisi okumasında da 500 civarında insanın olduğunu anlatıyor.
Necmettin ve Erdal kardeşler Orhan Pamuk belgeselinden daha önce haberdar olduklarını, ancak son günlerde sosyal medyada olayın gündeme gelmesiyle kendileri de izleyebildiklerini ve babalarını böylece gördüklerini söylüyor.
Nobelli yazar hakkında da konuşan Erdal Gelik memnuniyetini şu sözlerle dile getiriyor:
Orhan Pamuk gibi dünyaca bilinen bir Türk yazarın babamdan poğaça alması ve onu belgeselin içine katması güzel bir şey.
Çünkü o belgeselde dünyanın en güzel şehri İstanbul anlatılıyor. Bunu anlatan da dünyanın önemli yazarların biri Orhan Pamuk. O yüzden tabii ki mutluluk vericidir.
Remzi Gelik’in köylüsü ve aynı zamanda arkadaşı olan Faruk Topçu ise köyündeki gençlerin Remzi Beyi örnek alarak büyüdüklerini söylüyor.
Topçu, “Ben buraya geldiğimde o kantarcılarda poğaça satıyordu. O zamanlar Orhan Gencebay’ların, Ahmet Sezgin’lerin plakları meşhurdu. Remzi abinin arabasının üstünde hem plak olurdu hem de poğaça olurdu. Kuyruk olurdu ve saat 10 gibi poğaçalar biterdi. Şık giyinirdi, kimse hakkında konuşmayan, kimse içinde dedikodu yapmayan, kendi egosunu saklayan bir abimdi” şeklinde anlatıyor.
Topçu sözlerini şöyle bitiriyor:
Eskiden gurbetçilik vardı. Remzi abi köye gelirdi. Herkes evine giderdi. Börekler, çörekler ortamda olurdu. Remzi abi plakın başında olurdu, Herkes etrafına toplanırdı.
Hep ona özenerek büyüdük. Köyün gençleri ve başka köyden gelen gençler olarak hep ona özenerek büyüdük.
Değerli yazara saygı duyarım. Bizim poğaça mesleğini de görünür kıldığı için teşekkür ederim. Remzi abinin hayatından iki roman çıkar. Bir gün gelirse Orhan Pamuk’u Haliç’e bir kahvemi içmeye beklerim. (The Independentturkish)