Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 5-7 Aralık tarihlerinde yapılacak Türk-İş 23. Olağan Genel Kurulu’nda Türkiye’deki temel sorunların da masaya yatırılacağını açıkladı.
Genel kurulda, küresel ısınmadan vergi sistemine, kıdem tazminatından mülteci araştırmalarına farklı konuların konuşulacağını dile getiren Atalay, bu konuşmaların ve alınan kararlarının da kitap haline getirileceğini söyledi. Atalay şöyle devam etti: “Ocakta aldığımız ücreti aralık ayında almıyoruz. Taşeronda kadroya geçmeyenler var. Dünyanın çöp ülkesi olduk. Bundan 10 sene önce 4 bin ton alıyorduk, şimdi 33 bin ton. Tarım arazilerine inşaat yapmaya devam ediyorlar. Türk-İş gidip masada sözleşme yapıp para almanın ötesinde bir kurum. Bu sorunların hepsini konuşacağız.”
Genel kurula ilk kez siyasilerin çağırılmamasıyla ilgili de yorum yapan Atalay, siyasilerin gelip yarım saat konuştuğunu, bunun 25 dakikasını da siyasete ayırdığını hatırlattı.
TULUMUYLA OTURACAK
Kamu sözleşmesi ve asgari ücret görüşmelerinde yaşananların ardından yönetim olarak bu konuda karar aldıklarını belirten Atalay, “Siyasilere, ‘Bugün burada siyasi yok, biz varız’ diyeceğiz. En öne 35 sendikamıza üye 35 işçi, tulumuyla, şalvarıyla otursun. Yine bir erkek, bir kadın engelli işçi de oturacak. Kâğıt toplayanların başkanı da orada olacak. Kuruluşundan bugüne kadar Türk-İş’e kim hizmet etmişse, onlar da gelecek” dedi. Atalay ayrıca, genel kurulda engellilere 35 tane akülü araba hediye edileceğini açıkladı.
"İŞÇİLERİN ALEYHİNE BİR ŞEY YAPMADIK"
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, son kamu sözleşmesinin imza töreninde, açık kalan mikrofondan duyulan “kapattık” sözlerine açıklık getirdi:
“Sözleşmeden taşeronlar da istifade etsin istiyorduk ama ‘sözleşmeden sonra mali konularla ilgili bir şeyde anlaşamazsın’ diyen bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi var. Biz ‘bunu kaldırın’ dedik. 4 saat süren görüşmede masadan kalkmayı bile düşündük ama iş öyle bir noktaya geldi ki, ‘bu sözleşme kamunun, taşeronun değil’ deyip imzalamak mecburiyetindeydik. O an bakan ‘Söyleyecek bir şeyin var mı’ diye sordu. Canlı yayın kesilince ben de ‘Ne konuşayım, taşeronla bu meseleyi karıştırmanın bir anlamı yok, kapattık’ dedim. ‘İşçiyi sattılar’ diye yazıldı. Biz işçinin alehine bir şey yapmayız.” (Sena Yaşar / Cumhuriyet)