İBB Başkanı İmamoğlu, Tunuslu Hayreddin Paşa Konağı'nda, aralarında İstanbul'da görev yapan yabancı ekonomi gazetecilerinin de bulunduğu basın mensuplarıyla bir araya geldi. Paris, Kopenhag, Strasburg, Berlin ve Londra'ya yaptığı ziyaretleri değerlendiren İmamoğlu, temaslarında muhataplarının kendisiyle ilgili merak ettikleri iki konunun bulunduğunu kaydetti.
Ekrem İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Birincisi 'Ekrem İmamoğlu'nun merkezi hükümetle ilişkileri nasıl ve önünüze engel çıkarıyorlar mı?' sorusu. Diğeri de 'Türkiye-Avrupa ilişkileri nereye gidiyor? Türkiye Avrupa'dan uzaklaşıyor mu?' diye duydukları endişeyi ve bu soruyu dile getirdiler. Yaptığım her konuşmada Avrupa'nın Türkiye'nin bir parçası, Türkiye'nin de Avrupa'nın bir parçası olduğunu dile getirdim. Eğer ortada bir sorun varsa taraflar önce 'bu sorunun doğmasına ben nasıl katkı yaptım?' diye kendisine sormalı diye ifade ettim. Bugün Türkiye ve AB arasında sorunlu bir dönem yaşıyorsak bunda her iki tarafın da bir payı olduğu bir gerçek. Oradaki her toplantıda Suriye ve sığınmacılar konusu gündeme geldi. Etkin olması gereken Avrupa'nın Türkiye'yi bu konuda yalnız bıraktığını dile getirdim. Merkezi hükümetle ilişkilerin normalleşeceğine inandığımı ve normalleşmesi gerektiğini özellikle dile getirdim."
Kamu bankalarının yöneticilerini kınadı
Boğaziçi İmar Kanunu taslağı ile ilgili yöneltilen soruyu yanıtlayan İmamoğlu, İstanbul'da merkezi kurum ve kuruluşların halkın onayını almadan ellerindeki yetkiyi kullanarak yaptıkları işlere karşı hukuki mücadele vereceklerini ifade etti.
İmamoğlu, kamu bankalarından kredi kullanamadıkları için borçlanma yetkilerini Türkiye'nin özel bankaları ve bazı yabancı bankalar üzerinden karşıladıklarını dile getirerek, şunları söyledi:
"Bu çok acı. Bu sadece İBB'ye değil, özellikle -11 Büyükşehir Belediyesi ile sık sık bir araya geliyoruz- aynı tutum ve davranış o belediyelerimizde de büyük oranda var. Bu kadar etkin cari işlem yaptığımız bir kamu kurumunun biri, başka kamu kurumuna finans kabiliyetlerini açmak zorundadır. Eşit davranmak zorundadır. Ben bu tavır ve davranışı gösteren, akıl tutulması yaşayan yöneticileri de buradan kınıyorum."
Geçmiş döneme göre gelir-gider dengesinde belediyenin ne durumda olduğu şeklindeki soruyu yanıtlayan İmamoğlu, Türkiye'de vergi gelirlerindeki düşüş ve piyasanın daralmasının kendi gelirlerinin de düşmesine yol açtığını, kayıpları engellemek ve gelirleri artırmak için çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Deutsche Bank'la yapılan kredi antlaşmasının miktarı, faiz oranı ve şartlarıyla ilgili sorulara İmamoğlu, "Kredilerle ilgili detay vermek her iki kurum açısından da çok doğru değil. Bunlar gizli değil. Eksik bir envanterle burada hareket etmek istemiyorum. Deutsche Bank'ın 110 milyon euro olduğunu biliyorum. Euro bazlı olduğunu da biliyorum." karşılığını verdi.
Kayyum atamaları
İmamoğlu, "Kayyum atamalarına karşı çıkmıştınız. Karşı çıkmaya devam ediyor musunuz? CHP'ye oy veren Kürt seçmenler hayal kırıklığından bahsediyorlar. Bunun için bir mesajınız var mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Kayyum konusundaki fikrimiz net, kayyuma karşıyım. Bunu her yerde söylemeye devam ediyorum. Hukuk sistemi içerisinde ve İBB Başkanı olarak bunu her gün dile getirebilecek birisi değilim. Bu siyasi bir mesele ve bunu Ankara'da dile getirmesi gereken insanlar var. Getiriyorlardır, getireceklerdir. Bu şekilde kayyum Türkiye'nin demokrasisine zarar verir. Beni takip eden hiçbir Kürt vatandaşımla hiçbir sorunum yoktur. Ben onların meseleleriyle ilgilenmeye devam ediyorum." (Euronews)