AKP Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Çelik, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın şehir hastaneleri konusunda "Halkıma hizmette zarar ediyorsak, edelim" sözleri hatırlatılarak sorulan "Şehir hastaneleri zarar etti mi?" sorusuna, "Vatandaşımızın sağlığı söz konusu olduğunda gereken yatırımlar yapılmaktadır, o söz bu yüzden söylenmiştir. Bahsedilen rakamlar bende yok, ihtiyaç duyulduğu takdirde Sağlık Bakanımız tarafından açıklanır" yanıtını verdi.
Çelik, EYT'lilere ilişkin gelen soruya ise, "Bahsedilen politikaları uygulamanın bir maliyeti vardır. Altından kalkılabilecek gibi değildir, Cumhurbaşkanı'mız son sözü söylemiştir. Bazılarının yaptığı gibi bile bile gerçek saptırılmamıştır, vatandaşlarımızın duygularıyla oynama gibi bir yaklaşıma girilmemiştir. Dürüst şekilde Türkiye'nin gerçekleri dillendirilmiştir" şeklinde cevap verdi.
Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Dün Yıldız Kenter'i kaybettik. Allah'tan rahmet; diliyoruz. Toplumunuzun kaliteli sanatla buluşması noktasında adres olmada değer teşkil etmiştir. Milletimizin ve sanat camiamızın başı sağolsun. Bir okulda otizmli çocukların dışlanması şeklinde bir durumla karşı karşıya kalmıştık. Bazı velilerin yanlış bilgilendirme ve olaya duyarsız yaklaşımları sebebiyle eylemler görmüştüm. Bu soruşturuldu. Özel eğitim ihtiyacı olan çocuklarımız ve incinen ailelere hassasiyete yaklaşıldı. Buradaki incitici eylemlerin ortaya çıkmasında sorumlu olanların araştırılması için Milli Eğitim Bakanımız hassasiyet gösterdi. Netice itibarıyla okul müdürü ve yardımcısı görevden alındı.
"Cumhurbaşkanımızın diplomasi trafiği uluslararası siyasete damga vuruyor"
"Sayın Cumhurbaşkanımızın diplomasi trafiği uluslararası siyasete damga vuruyor. Son zamanlarda ilk gündem sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya ve ABD ile yürüttüğü faaliyetlerdir. Suriye'de meydana gelen bu terör oluşumları karşısında Türkiye'nin gösterdiği kararlı duruşunun ne kadar haklı olduğu çeşitli yapılan açıklamalarla daha net şekilde görülmüştür. Cumhurbaşkanı'mız ABD Başkanı Trump ile doğrudan görüşmesinde bunları anlatmıştır.
"Türkiye açısından DEAŞ ve PKK'yla aynı ilkelerle mücadele edilmesi meselesi müttefiklerimize altını çizdiğimiz hususlardır. Burada sayın Cumhurbaşkanımızın doğrudan Rusya Devlet Başkanı ve ABD Başkanı ile doğrudan muhatap olmasıyla aşama aşama önemli basamakları geçmemizi sağlamıştır. Önemli kazanımlardan bir tanesi Ermeni tasarısının senatoda oylanmasının bloke edilmesidir. Parlamento tarih yazmamalıdır, bu meselede tarihçiler karar vermelidir. Türkiye'nin karşılıklı olarak arşivlerinin açılması gibi Cumhurbaşkanımız tarafından dile getirelen tezleri vardır.
"Yaptırım meselesi gündemden kalkmıştır"
"Yaptırım meselesi olarak gündeme gelen hususların gündemden kalkmıştır. Konuşma dili müttefikler arasında yaptırım dili olmamalıdır. Son zamanlarda birtakım propoganda merkezleri tarafından Türkiye'nin terörle mücadelesinin bölgedeki demografiyi değiştirmek peşinde koşmak gibisinden damgalanmaya çalışıldığını görüyoruz. Net bir şekilde demografiyi değiştirenlerin terör örgütleri olduğu, insani meselenin ötesinde petrol meselesine odaklananlar olduğu en güçlü şekilde anlatılmaya devam edilmektedir.
"Trump'ın gönderdiği mektup iade edilmiştir"
"Trump'ın gönderdiği mektup iade edilmiştir. Cumhurbaşkanımız Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletimizin çıkarlarını garanti altına alan ve bunları korumaya yönelik bir siyaset gütmektedir. Herhangi bir çevrenin, dar siyasi grubun tatmin edilmesi gibi bir siyaset hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Batı'da kara propoganda merkezlerinde gördüğümüz kirli dilin zaman zaman bazı çevrelerde dile getirildiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanımız istenmediği yerde bulunuyor gibisinden başkalarının diliyle konuşan birtakım yayınlara ülkemizde rastlamamız üzüntü vericidir. Sahada olduğu kadar masada, masada olduğu kadar sahada olmaktan taviz verilmeyecektir.
"Koskoca AB, Rum kesiminin marjinal tezlerinin peşine takıldı"
"Koskoca Avrupa Birliği, Rum kesiminin marjinal tezlerinin peşine takılmış durumdadır. Türkiye ve KKTC 2004'den bugüne kadar Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının adil bir şekilde paylaşılması için karşı tarafa mekanizma önermiştir. İki halkın yararına olacak şekilde bu kaynakları çıkaralım demiştir. Rum kesimi her zaman olduğu gibi gri alanı ve muğlaklığı tercih etmiştir. Bu konuda çok tecrübeliyiz Rum kesiminin, Yunanistan'ın ne yapmak istediğini görüyoruz. Burada tekrar hakları gasp etmek isteyen, istikrar değil gerginlik üretmeye çalışan bir yaklaşım söz konusudur. Güneyin peşine AB'nin takılması ne adalete ne hakkaniyete uygundur. Tamamen Rum kesiminin esiri haline gelmiştir.
"Doğu Akdeniz'de AB pozitif bir ajandanın sahibi değildir. Gerginlik üreten taraf haline gelen bir odak haline gelmiştir. Bu AB açısından büyük bir kırılmadır. Bundan sonraki süreçte AB'nin birçok faaliyetinde sözlerinin dikkate alınmaması gibi bir sonuç doğuracaktır. AB, Rum kesiminin gasp etme politikasının desteleyecisi haline gelmiştir. Biz iyi komşuluk ilkesini AB'ye bir kez daha hatırlatıyoruz.
"Uluslararası toplumu söz değil, eylem üretmeye çağırıyoruz"
"İsrail'in Gazze'ye yeni saldırıları gündeme geldi. Aldığımız haberler çerçevesinde 40 Filistinli şehit olurken, 120 kardeşimiz yaralandı. Yaklaşık 1000 masum Filistinli evsiz kaldı. İsrail bununla kalmadı, Gazze'nin bombalanmasını protesto edenlere asker açtı. Yaralılara yardım etmek isteyenleri de darp ettiler. Bu yapılanları bir kere daha şiddetle kınıyoruz. Uluslararası toplumu söz değil, eylem üretmeye çağırıyoruz. 52 yıldır süren işgal, modern zamanların en uzun işgaldir. Uluslararası toplum sessiz kaldıkça, bu zulmün şiddeti daha da artmaktadır.
"Filistinlilerin temel haklarının çiğnenmesi herkes tarafından lanetlenmelidir"
"Bu sene buradaki işgal politikasına yeni bir aşama verilmiştir. İşgal altındaki yasa dışı yerlerde 2300 yeni konutun yapılmasına izin verdi İsrail yönetimi. Toplam ilave yerleşim birimi sayısı geçen seneye kıyasla yarı yarıya artmıştır. Filistinlilerin topraksızlaştırılmasına dönük politikanın en üst aşamasına ulaştığına şahitlik ediyoruz. Kudüs'ün başkent olması için haksız ve hukuksuz şekilde İsrail'i destekleyenler, ırkçı yasalar geçirilmesine sessiz kalanlar bunun karşısında İsrail'in işgalinin dozunu iki katına çıkardığını görmelidirler. Uluslararası hukukun hiçe sayılması, Filistinlilerin temel haklarının çiğnenmesi herkes tarafından lanetlenmelidir.
"Dünyanın çeşitli yerlerinde eş zamanlı protestolar var"
"Dünyanın çeşitli yerlerinde eş zamanlı protestolar var. Irak'ta 1 aydır protesto gösterileri düzenleniyor. Maalasef bu gösterilerde çok sayıda Iraklı gösterici kardeşimiz hayatını kaybetmiştir veya yaralanmıştır. Bunların hepsi üzüntü vericidir. Türkiye olarak bu süren protestolarda yaşanan can kayıpları dolayısıyla kardeş Irak halkına bir kez daha taziye ve başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Irak'taki hükümetin halkın beklentilerin karşılanması için atması gereken adımların ve diyalog sürecinin sürdürülmesini talep ediyoruz. Irak Cumhurbaşkanı sayın Behram Salih, Başbakan ve Temsilciler Başkanı ile bir araya gelip barışçıl gösterilerin reform yolunu açmak yaklaşımını son derece önemsiyoruz. Masum insanları öldüren ve yaralayanların cezalandırılacağına dönük açıklamasını çok kıymetli buluyoruz.
"Ayetullah Sistani'nin de barışçıl gösterilerde düşüncelerin ifade etmenin meşru olduğunu ifade etmesi, Irak Cumhurbaşkanı gibi barışçıl gösterilerin reform yolunu açması gerektiğini ifade etmesi, gösterilerin daha fazla şiddete bulaşmama yolundaki ümitlerimizi arttırmıştır. Irak hükümeti de işsizlik, yolsuzluk, altyapı konularında ivedilikle çalışmaya başlayacağını söylüyor. Sivil göstericileri katleden, yaralayan sorumluların da kamuoyunu vicdanını tatmin edecek şekilde olması gerektiğini düşünüyoruz.
"Irak'ın uydu ülke olması için bir politika izleniyor; takip ediyoruz"
"Irak'ta pek çok devlet pek çok şekilde müdahil ve etki sahibi. Herkes Irak hükümetinin reform çizgisini devam ettirebilmesi için destek vermesidir. Irak'ın uydu ülke olması için bir politika izlendiğini takip ediyoruz. Biz bir kez daha kardeş Irak halkına taziyelerimizi iletiyoruz, kendileriyle bir arada olduğumuzu ifade ediyoruz.
"Prensip olarak hiç kimse hayat tarzından, giyim kuşamdan dolayı herhangi saldırı ve tacize uğramamalıdır. En temel prensip budur. Bu somut olaylara geldiğimizde başörtülü hanımlara dönük sistematik saldırının birkaç yerde üst üste gelmesi bizim de kaygılanmamızı, konuyu yakından takip etmemizi gerektirmektedir. Kim olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun bütün provokatörlere karşı ortak tutum geliştirmeliyiz. Geçmişte bu ülke başörtüsü takıyor diye kendi çocuklarını okuldan uzaklaştırdı. Büyük acılar çekildi. Onu yaşayan nesillerin hayatlarının nasıl kaybolduğunu, ideallerinin nasıl çalındığını anlatan pek çok hikaye vardır. Bu arkadaşlarımız aramızdadır. Hangi kesimden olursa olsun tüm hayat tarzlarının toplumumuzun tamamının korunması altında olmasıdır.
"Terör örgütü konusunda hassasiyetimizi her yerde paylaşıyoruz. Müttefiklerimizin zaaflarını açık ve net bir şekilde görüyoruz. Afganistan'da ve başka yerlerde yapılan hataların tekrarlandığını görüyoruz. Ferhat Abdi Şahin'in Bağdadi'den bir farkı yoktur. Aynı şekilde bir teröristtir. Bizim için DEAŞ'ın kurtardığı bir paçavrayla PYD'nin kullandığı paçavra aynı şeydir. Rusya'nın terör örgütüyle böyle bir görüntü vermesi yanlış bir harekettir. Biz müttefiklerimize bu yanlışların tekrarlanmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Güçlü bir şekilde takip ediyoruz, gündemimizde var.
"EYT'liler konusunda Cumhurbaşkanı'mız son sözü söylemiştir"
(EYT'ye nokta koyuldu mu?) "Belli bir kesimi rahatlatmak için aşırı bir uygulamaya gidildiğinde toplumun tümüne zarar verildiği Türkiye'nin geçmişinde çok yaşanmış bir şey. EYT'lilerle karşı karşıyayız gibi bir yaklaşım sergileniyor. Böyle bir şey söz konusu değil, söylediklerini dinliyoruz. Bahsedilen politikaları uygulamanın bir maliyeti vardır. Altından kalkılabilecek gibi değildir, Cumhurbaşkanı'mız son sözü söylemiştir. Bazılarının yaptığı gibi bile bile gerçek saptırılmamıştır, vatandaşlarımızın duygularıyla oynama gibi bir yaklaşıma girilmemiştir. Dürüst şekilde Türkiye'nin gerçekleri dillendirilmiştir.
(Şehir hastaneleri zarar etti mi?) "Devrim gerçekleştirdiğimiz alanların başında sağlık gelmektedir. Vatandaşımızın birinci sınıf sağlık hizmeti alması için devrimlere imza atılmıştır. Vatandaşlarımızın oradan oraya gezmeksizin bütün hizmetlerden faydalanabilmesi Cumhurbaşkanı'mızın önemsediği bir şeydir. Vatandaşımızın sağlığı söz konusu olduğunda gereken yatırımlar yapılmaktadır, o söz bu yüzden söylenmiştir. Bahsedilen rakamlar bende yok, ihtiyaç duyulduğu takdirde Sağlık Bakanı'mız tarafından açıklanır. Sağlık hizmetindeki politikamız kararlı bir şekilde sürecektir.