Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile ortak basın toplantısında konuştu. Erdoğan, "En son Bağdadi’nin ablasını Azez’de eşiyle beraber yakaladık. Şimdi en son 13 tane en yakın çevresini yakaladık ve onlar da şu anda elimizde" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
- Yüksek düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey Toplantısı nedeniyle Budapeşte’de bulunuyoruz. Bugün yaptığımız görüşmelerin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Gerek dar çerçevede, gerek heyetler arası yapmış olduğumuz görüşmeler ve en sonunda 10 maddelik bir anlaşmayla noktayı koyduğumuz bu görüşmelerin her iki ülke arasında hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Budapeşte’ye varışımızın ardından Cumhurbaşkanı ile verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın başbakan ile de ifade ettiğim görüşmeleri yaptık. Gerek bakan arkadaşlarımızın birbirleriyle yaptıkları görüşmeler, gerekse bizim sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanlarımızla yaptığımız görüşmelerin gelecek için çok ciddi neticeler vereceğine inanıyorum.
- Tabi stratejik işbirliğimizin ilerletilebilmesi için adımların neler olduğu üzerinde durduk. Gerek siyasi, askeri ve güvenlik alanında; göç konusu zaten en önemli adımlardan bir tanesi. Ekonomik ticari kültürel bütün bu alanlarda neler yapabileceğimizin üzerinde ısrarla durduk.
- İmzaladığımız 10 belge ile ilişkilerimizin hukuki zeminini güçlendirdik. 2,6 milyar dolar civarında gerçekleşen ticaret hacmimizi 6 milyar dolar seviyesine çıkartmak için sayın Başbakan ile aramızda bir irade birliği var. Bu tabi çok çok önemli. Ve Macaristan – Türkiye bunu gerçekleştirmeye bana göre muktedirdir. Biraz sonra Macaristan’dan 15 iş adamımız, aynı zamanda Türkiye’den birlikte bir yuvarlak masa toplantısını gerçekleştireceğiz. Bu toplantıyla iş adamlarımızın ne gibi adımlar atabileceğini hatta hatta üçüncü ülkelerde neler yapılabileceğini ki; sayın Başbakan Afrika’da atılabilecek adımlar üzerinde durdular. Macar makamlarının da ben iş adamlarımıza gereken her türlü kolaylığı yapacağına inanıyorum. Biz de Türkiye olarak Macar müteşebbislere her türlü kolaylığı sağlamakta kararlı olduğumuzu ifade etmek isterim.
- Tabi birazdan iş adamlarımızla yapacağımız toplantının içeriğinde neler olabilir diye düşündüğümüzde; savunma sanayii alanında çeşitli projeleri hayata geçirmekte kararlıyız. Ortak tarihi ve kültürel mirasımızın korunması noktasında Macaristan ile örnek bir işbirliğimiz mevcut. Sayın Başbakan ile geçen yıl restorasyonu tamamlanan Gül Baba Türbesi’nin açılışını yapmıştık. Ziyaret sayısında önemli bir artış olduğunu öğrendik.
- Macaristan’ın resmi müfredatını temel alan okulumuz 2020 Eylül ayında eğitim-öğretim faaliyetlerine başlayacaktır. Macaristan’ın ülkemizin AB üyelik sürecine sağladığı destek bizim için ziyadesiyle kıymetlidir. Gerçekten sayın Başbakan’ın bu konuda vermiş olduğu desteğe her zaman için müteşekkirim. AB’nin son dönemde ülkemize karşı izlediği tutum şüphesiz ki yapıcı olmaktan uzaktır. Birkaç üye ülkenin ikili meselesi, Türkiye AB ilişkilerini rehin almamalıdır. Birlik, bu tutumuyla esasen kendi çıkarlarına da zarar veriyor. Türkiye’nin tam üyeliğinin birliğe katacağı değerin layıkıyla kavranması gerekiyor.
- Görüşmelerimizde sayın Başbakan’a Barış Pınarı Harekatımıza verdiği destekten dolayı şükranlarımızı ifade ettik.
- Özellikle şu anda ülkemizde 4 milyon mülteci var. Bunun 3 milyon 650 bini Arap, Ezidi; 350 bini de Kürttür. Ve bunların ciddi bir sayıda, özellikle Avrupa’ya göç etmesi mümkün. Fakat biz bugüne kadar aramızdaki dayanışmanın gereği olarak hep bu süreci sabırla atlattık. Şu anda yine bir güvenli bölge ihdası için çalışmalarımızı yapıyoruz. Güvenli bölge ile de atmak istediğimiz adım bizdeki bu mültecilerin kendi evlerine, topraklarına dönmesini sağlamaya yöneliktir. Geçenlerde BM Genel Sekreteri İstanbul’daydı, görüşme yaptık. Ve bu görüşmede bir uluslararası dönörler toplantısı yapmak suretiyle güvenli bölge konusunda adım atalım dedik. Ve kendileri de kendisine verdiğim evraklar, projelerden hareketle bunun üzerine çalışma sözünü verdi. Bundan sonraki süreci Dışişleri bakanım yakından takip edecektir. Az önce sayın Başbakanın ifade ettiği gibi bizler NATO’da beraberiz. Bizler aynı zamanda stratejik ortağız. Stratejik ortakların terör örgütleriyle beraber olması mümkün mü? Ama maalesef bazı stratejik ortakların terör liderleriyle yapmış oldukları ne yazık ki görüşmeler, onlarla birlikte yapmış oldukları dayanışmalar var. bunlar bizi ciddi manada üzmüştür. Çünkü uluslararası teröre karşı mücadele vereceksek, o zaman uluslararası terörle mücadelede NATO üyelerinin böyle bir görüşmeyi yapması affedilebilir değildir.
- Ve DEAŞ’a karşı şu anda dünyada Türkiye’den çok daha güçlü bir tavır koyan ikinci bir ülke yoktur. DEAŞ ile mücadelede şu ana kadar aldığımız neticeler her şeyiyle ortadadır. Biz sadece El Bab’ta 3 bine aşkın DEAŞ’lığı etkisiz hale getirdik. Cezaevlerimizde 1150’yi aşkın DEAŞ’lı var. En son Bağdadi’nin ablasını Azez’de eşiyle beraber yakaladık. Şimdi en son 13 tane en yakın çevresini yakaladık ve onlar da şu anda elimizde. Asla buradan taviz vermeyiz. Eğer bu mücadeleyi vereceksek kararlı vereceğiz, çünkü burada insanlığın huzuru yatmaktadır, menfaati yatmaktadır.
- 9 yıla yaklaşan Suriye krizinden bugüne kadar 1 milyon insan hayatını kaybetti, 12 milyon Suriyeli de evlerini terk etmek zorunda kaldı. BM hesaplamalarına göre kendi bütçemizden biz 40 milyar dolar harcadık. Ülkemiz bu yükü tek başına daha fazla taşıyamaz. AB’den size ne geldi diye sorarsanız; 3+3 2015 yılı içindir. Bundan bize gelen sadece 3 milyar avro olmuştur. Ne zaman görüşsek; geldi geliyor hala gelen bir şey yok. Gelse de gelmese de o varil bombalarından kaçan insanlara her türlü desteği vermek zorundayız. İşte Barış Pınarı Harekatını yaptık. Biz mücadelemizi sürdürüyoruz, Amerika ile 120 saatlik teröristleri çıkartma sözü aldık. Ardından Rusya ile Soçi mutabakatı yaptık. Onlarla da 150 saatlik mutabakattı. Ne Amerika 120 saatlik sürede teröristleri çıkarabildi, ne de Rusya 150 saatlik süre içerisinde bu teröristleri maalesef bu bölgelerden çıkarabildi. Tabi şu anda bu bölgelerden bunlar çıkarılmadığı için de bölgede özellikle DEAŞ, YPG PYD PKK bunlarla olan mücadele kararlı bir şekilde sürüyor.
Soru: Avrupa’dan destek gelmezse, göç etmek isteyenleri Avrupa’ya doğru bırakacak mısınız?
ERDOĞAN:
Destek gelse de gelmese de biz misafirlerimize ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz. Ancak tabi bu da bir yere kadar. Bize bir söz var, zira bu terazi bu kadar sikleti çekmez. Baktık ki bu iş olmuyor daha önce de söyledim kapıları açmak zorunda kalırız.
ORBAN:
Aslında bizleri de bu soru ilgilendiriyor. Bu kapı nereye açılacaktır? Bizim arzumuz ve isteğimiz memleketini terk etmek zorunda kalanlar eve dönsünler. Aslında ev, yuva dünyanın en önemli parçasıdır. Macaristan hükümeti Avrupa’ya sürekli bunu söylüyor. Macaristan zengin ülkeler arasında yer almıyor. Bizim sıkletimize orantılı bir şekilde ve dünyaya karşı olan sorumluluğumuza dayanarak biz bunu gerçekleştireceğiz ve sizin yeni inşaat programlarınıza katılmak istiyoruz. Okul yapımı inşaatlarını kabul ederiz. Güvenli bölgenin yeniden inşa edilmesi için Macaristan’ı arkasında bilebilir. Macaristan aslında hudutlarını korumak için yetenekli bir ülkedir.
ABD ZİYARETİ
ABD’de S400, Patriot, F-35 konularını da konuşacağız.
Bugün Mazlum Kobani denilen adamın Bağdadi’den bir farkı yok. Ve yüzlerce insanın kanına giren bir örgütün oda başındadır. Burada benim görüştüğüm terörist iyi, görüşmediğim kötü diyemeyiz. Kendini öldüren bir terörist, aynı şekilde sayın Obama döneminde de Usame Bin Ladin bu şekilde öldürülmüştü. Demek ki sadece bu tür terör örgütlerinin başlarında olanları öldürmekle terör bitmiyor. Ortak dayanışmamız çok çok önemli. Hele hele stratejik ortak olarak da biz bu ortaklığımızın gereğini yerine getirmemiz lazım.
S-400 konusunda bize patriotlar verilmediği için biz kendimize savunma sistemlerinde alternatif aradık ve S-400’ü aldık. Biz S-400’ü aldık bu iş bitti. Ama Amerika bize Patriot verecekse, şartlar uygun olması halinde alabiliriz. Bunu da kendilerine teklif ettik. Bu konuda “kongreden geçmesi lazım” diyorlarsa, kongreden geçirsinler, teklifi versinler. Biz de değerlendirmemizi yapalım. Bizim Amerika’ya karşı bir ön kabulümüz olmamıştır. Hava taşımacılığından en önemli markalarından bir tanesi olan THY, bugün ihtiyaçlarının çok ciddi kısmını Amerika’dan karşılıyor. Boeing’leri oradan alıyor. THY, dünyada en fazla destinasyona uçan bir şirkettir. Bütün bunları görmemiz lazım, görmemezlikten gelemeyiz.