CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKOM'da basın mensuplarına İstanbul depremine ilişkin açıklamalarda bulundu. Bu işin partisinin olmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Depremde ölenlerin partisi olmaz. Bütün bunları yaparken geçmişe dönüp neler olduğunu da sorgulamamız lazım. Gelecek yöneticilerin de bundan bir şekilde ders çıkarması lazım. Aynı hataları tekrar etmemesi lazım" diye konuştu.
İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle oldu:
"Afet günüyle ilgili konuşuyorum, bugün lojistik merkezimizi basına tanıttım. 1 günde 365 bin kişiye yemek sağlayacak bir lojistik merkezimiz vardır.
"Bunun için sayın Topbaş ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
"Depremin siyasi partisi olmaz"
"İstanbul'un yapılaşmayla ilgili olsun, deprem toplanma alanlarıyla ilgili olsun ciddi sorunlar vardır ve bu sorunları aşmak için bir seferberliği başlatmış durumdayız.
"Bununla ilgili AFAD ile de bugün çalışma yürüttük, akşam toplantısın katıldım dün, o toplantıda bir simülasyon şeklinde herkesin kendini gözden geçirdi.
"Deprem milli meseledir, depremin asla ve asla siyasi partisi ya da bir görüşü olmaz. 16 milyon insanımızın canı söz konusudur.
Kılıçdaroğlu: 20 yıl sonra başladığımız noktadayız
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'ndan sonra söz alarak şunları söyledi:
"Sayın Başkan elinden gelen çabayı göstereceğini ifade etmiştir. Yasal hakkıdır ve görevidir. 2Değerli basın mensupları bir şeyin altını çizmek isterim, 1999'da büyük bir deprem yaşadık. 20 bin kişi hayatını kaybetti.
"Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, İstanbul'a ulaşamadı kara yoluyla, büyük bir acıydı.
"Türkiye seferber oldu, dünyadan birçok yardımlar geldi ve biz yaralarımızı sarmaya çalıştık.
"Vergiler dayanıklı hale getirecekti"
"Deprem vergileri çıktı, bu ülkenin 80 milyon insanı gtiti verglierini verdi, yaralar sarılacaktı, İstanbul başta bütün bölgeler depreme dayanıklı hale gelecekti.
"Şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum nereye gitti o deprem vergileri? Devleti yöneten insanların geleceği görmesi lazım. Devleti yöneten insanların 16 milyon kişinin yaşadığı bir İstanbul'u riskten nasıl kurtararız hesaplarını yapmaları lazım.
"Nereye gitti bu paralar?"
"1999-2019 aradan geçmiş 20 yıl ve biz hala başladığımız noktadayız. Ben bunu sormak zorundayım. Risk altındaki 16 milyon İstanbullu'nun hakkını savunamk için sormak zorundayım.
Nereye gitti bu paralar?
Biz elbette ki sürekli baltalamak, merkezi hükümeti engellemek niyetinde değiliz. İş birliği içinde bu bataktan İstanbul'u kurtarmak zorundayız.
"Ben şundan yüzde 100 eminim. İstanbul'daki bütün belediye başkanlarımız, sadece CHP'liler değil, elbette ki el birliğiyle çalışacaklardır.
"Ama temel soru şu, 1999-2019 neden bu kadar uzun süre beklendi. Sayın Başkan önemli bir ayrıntıya daha dikkat çekti.
"Toplanma alanlarını imara açtınız"
"Toplanma alanları 470'ken rahmetli Ecevit döneminden, hiç o depremden hayatını kaybeden 20 bin insanın hayatı bir yana bunların 400'e yakınını imara açıyorsunuz. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır demeyeyim mi?
"Biz bunları şimdi sormazsak ne zaman soracağız? Yazık günah değil mi bu ülkeye? Her depremin sonunda yaşananlar yeni servet kaybı değil midir?
"Batının ya da devlet adamlarının siyasi yönetimi arasında temel bir fark var, onlar riski görür, bütün önlemleri alır, risk olduğu zaman insanlar hayatlarını kaybetmez.
"Bizim gibi geleceği göremeyen, hesap yapamayan yöneticilerle ise risk gerçekleşir, ondan sonra önlem almaya başlanır, bir süre sonra toplum unutur. Yazıktır bunun olmaması lazım.
"Bu ekibe destek olmak lazım"
"Sağlıklı koordinasyon olması lazım, iş birilği olması lazım. Bakın yeni bir yönetim var, genç bir başkan var, iyi bir ekip var, ellerinden gelen her şeyi yapmak istiyorlar.
"Onlar sadece merkezi hükümetten onları engellememelerini istiyorlar.
"Yapacaklar, bu ekibe herkesin destek olması lazım. Depremde ölenlerin partisi olmaz, ölenler insan, bizim insanlarımız, bizim çocuklarımız, bizim gençlerimiz, bizim yaşlılarımız...
"Bütün bunları yaparken geçmişe dönüp ne olduğunu sorgulamamız lazım."