Sağlık Bakanlığı, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği ve İstanbul Kalkınma Ajansı’nın işbirliğiyle üç yıl önce kanserde ailesel genetik yatkınlıkları araştırmak için kurulan “İleri Düzey Genetik Analiz Laboratuvarı G-LAB”, kanser hastalığı gelmeden teşhis etme imkânı sağlıyor. Özellikle ailede üç kuşağa kadar yayılan insanların risk altında olduğundan yola çıkılan projede amaç erken teşhis ve tedavi.
İstanbul Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kurulan Bireye Özgü Ailesel Kanser Sendromlarını Taramaya Yönelik İleri Düzey Genetik Analiz Laboratuvarı (G-LAB) Projesi hakkında, proje yöneticilerinden Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Kliniği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Doğanay, Milliyet’e bilgi verdi. Laboratuvarlarında yaptıkları testlerle şu ana kadar beş bine yakın kişiye yeni nesil dizilim sistemleriyle tanı konulduğunu anlatan Doğanay, şunları söyledi:
Binden fazla hasta
“Kanser hastası olan binden fazla hasta analiz edildi. Kurduğumuz yeni nesil dizilim sistemleriyle son iki yılda beş bine yakın hastaya teşhis konuldu. Bizim öncül olduğumuz test yöntemi de bu. Amacımız bu sistemler üzerinde daha çok çalışarak hastalarımıza daha erken teşhis koyabilmek” dedi.
Meme ve kolon kanserinin hareket noktaları olduğunu vurgulayan Doğanay, “Meme kanserine baktığımızda hastalarda yüzde 10’a varan oranda genetik faktörünün etkili olduğunu biliyoruz. Tek neden değil ama önemli bir neden. Biz eğer ailede üç kuşağa kadar meme veya yumurtalık kanseri varsa mutlaka risk artıyor. Yine genç yaşta meme, yumurtalık ya da kolon kanseri gelişiyorsa mutlaka bunun altında genetik mutasyon var mı diye bakılması gerekiyor. Bu nedenle bu tür genetik araştırmalar kanserle mücadelede önemli bir rol oynuyor” diye konuştu. Çalışmaları hakkında da bilgi veren Doğanay sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Angelina Jolie tedavisi’
“Bir kişinin ailesinde kanser potansiyeli gördüysek ilk olarak o kişinin ailesindeki bir kanser hastasının seçiyoruz. Ailedeki genetik mutasyonu saptamak için detaylı olarak araştırmaya başlıyoruz. Detaylı bir soy ağacı çıkararak ailede kim ne kanseri, onu tespit ediyoruz. Analizler sonucunda o ailedeki kanseri açıklayan bir mutasyon tespit edersek bu kez farklı bir çalışma başlatıyoruz. Kanser hastası kişinin sağlıklı aile bireylerine ‘Sizin yakınınızda kansere neden olan bir mutasyon saptadık, arzu ederseniz sizde de bu mutasyon var mı diye tarayabiliriz’ diye teklif ediyoruz.
Kabul ederlerse sağlıklı bireye testi yapıyoruz ve eğer hastanın hayatını büyük oranda etkileyecek mutasyon varsa Angelina Jolie örneğinde olduğu gibi radikal tedavileri gündeme alıyoruz. Böyle vakalarla karşılaştığımızda durumu anlatıyoruz ama ilk etapta hastalar bu kadar radikal tedavileri kabul etmek istemiyorlar. O zaman yakın takip programlarımızı başlatıyoruz. O kişiyi kontrol altında tutuyoruz ve şüpheli bir lezyon gördüğümüzde hemen müdahale edebiliyoruz. Bu da bizi kanseri çok erken teşhis etmemizi sağlıyor. Yine genetik olarak kanserin nasıl evrildiğini öğrendiğimizde geliştirilen tedavi yöntemleri var. Bunlarda yüksek oranda başarılı sonuçlar elde ediliyor. Bu yüzden genetik araştırmalar büyük önem taşıyor.”
Göğüslerini aldırmıştı
Ünlü yıldız Angelina Jolie, başta annesi olmak üzere aile fertlerinin bir kısmını meme ve yumurtalık kanserinden kaybetmesinin ardından gen araştırması yaptırmıştı. Kendi genlerinde de kansere neden olan mutasyonların belirlenmesinin ardından yüksek risk nedeniyle 2013 yılında çifte mastektomi ameliyatı olarak göğüslerini aldırmıştı. Jolie, 2017 yılında da yumurtalıklarını aldırarak kanser riskini azaltmıştı