Uzun bayram tatili sırasında dünya dönmeye devam etti. Trump, Çin’e uygulayacağı vergileri erteleme kararı verirken, Arjantin seçimleri gelişen ülke piyasalarında “dipten gelen dalga” etkisi yarattı.
Bizim de dahil olduğumuz gelişen ülke piyasalarını en fazla etkileyen “olay” Arjantin oldu. Kullandıkları yöntem biraz farklı: “36 milyon nüfuslu Arjantin’de PASO ön seçimleri sonrası kendi grubunda en çok oyu alan liderler genel seçimlere katılmaya hak kazanacak. Genel seçimde yer almak isteyen siyasi gruplar, ön seçimlerde kullanılan geçerli oyların en az yüzde 1.5’ini almak zorunda. Başkanlık seçimleri 27 Ekim’de... Genel seçimlerde oyların en az yüzde 45’ini alan aday devlet başkanı olacak. Oyların en az yüzde 40’ını alan adaysa, ikinci turda rakibine yüzde 10 fark atarsa yine devlet başkanı seçilecek” deniyor.
Dayak yiyen foncular
Yapılan “ön seçimlerin” galibi Alberto Fernandez’in liderliğini yaptığı ve oyların yüzde 47.3’ünü alan “Herkesin Önünde” koalisyonu oldu. Halihazırda ülkeyi yöneten ABD destekli Mauricio Macri ise yüzde 32.2 oy alabildi. 2007-2015 arasında Arjantin’i yöneten Cristina Fernandez de Kirchner’in siyasi tecrübesi; kendisini başkan yardımcısı seçen Fernandez’e önemli bir avantaj sağlamışa benziyor.
Sol koalisyonun Ekim seçimlerine büyük farkla önde girecek olması piyasaları karıştırdı. Arjantin pezosu/dolar 45.2 ile girdiği seçimlerden 60.2’lere kadar yükselerek çıktı, haftayı 54.35 seviyesinden kapattı. Arjantin borsa endeksi Merval de 44.355 ile başladığı seçimlerden sonra 27.530’a kadar düştükten sonra haftayı 30.406 seviyesinden kapattı. Haftalık kapanışlar bazında bakıldığında dolar bazında yüzde 42.99’luk bir kayıp söz konusu.
Hal böyle olunca; Arjantin’de adeta dayak yiyen fon yöneticileri diğer tüm gelişen ülke piyasalarındaki likit/kârlı pozisyonlarını (Ağırlıkla bu zararlarını kapatmak için) kapatma yoluna gidince gelişen ülke paraları ve borsaları değer kaybetti. Bu dip dalgadan neredeyse en az etkilenen para birimlerinden birisi Türk Lirası oldu. Arjantin’den sonra en yüksek CDS primlerinden birine sahip olmamıza rağmen TL’nin dirençli durmasında uzun bayram tatilinin de payı vardı. (Tatil boyunca TL’nin nasıl olup da böyle dirençli durabildiğine dair pek çok soru geldi, bu konuyu bu hafta içinde bir başka yazıda ele alacağım) Borsa İstanbul tarafı açık olduğu iki iş gününde ne yazık ki TL’nin direncini gösteremedi.
BIST kritik eşiği aşağı kırdı
Bu hafta veri trafiği görece sakin olacak. ABD’de Jackson Hole toplantıları, Fed ve ECB toplantılarının notları açıklanacak. İçerideki veri trafiğinin de görece sakin olduğu haftaya borsa ve kur cephesinde önemli eşiklerde olduğumuz görülüyor. BIST 100 endeksi 95.734 seviyesindeki kapanışı ile hem 97.421’deki 50 günlük Basit Hareketli Ortalaması’nın (BHO) hem de 96.001’deki 200 günlük BHO’nın altında günlük/haftalık kapanış yaptı. Bu seviyelerin aşağı yönde kırılmış olması yeni düşüşlerin görülmesinin ihtimalini artırıyor. Haftanın son iki günündeki hareket BIST 100 vadelilerinde 28 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında geride bıraktığımız 120.975 ile 125.625 arasında kalan “boşluğun tamamen kapanmasını” beraberinde getirdi. Bir “boşluk” daha kapanırken, bu sefer de 9-15 Ağustos tarihlerinde 125.125 ile 124.925 (aslına bakarsanız “boşluk” olarak bakıldığında 125.125-123.650 daha doğru olacaktır) geride yeni bir boşluk oluştu. Bu da “bir ara” kapanacaktır. Yakın zamanda olup olmayacağı hafta başındaki borsa hareketlerine ve haftanın ikinci yarısında Jackson Hole’dan gelecek haberlere bağlı olacaktır.
Kritik toplantı
Dolarda haftalık 5.5721’deki kapanış, 5.5674’teki 200 günlük BHO’nın (Bu haftanın kapanışının bu seviyenin altında mı üstünde mi olacağı önemli olacak!) üzerinde bir kapanış olması teknik analiz açısından kayda değerdi.
Önemli denebilecek bir fark olarak görülmese de 200 günlük BHO’nın uzun süre altında kalınmıyor olması (ki ben kısa vadede diplerin görüldüğünü düşünen taraftayım) dolar/TL kurunda düşüş potansiyelinin azaldığının bir emaresi olarak okunması gerektiğini düşünüyorum. Fed Başkanı Powell’ın bu hafta Jackson Hole’da yapacağı konuşmanın gelişen ülke para birimlerine yeni bir satış getirmesi durumunda dolar/TL’de 5.6815-5.6915 bandı ilk önemli direnç seviyesi olacak gibi görünüyor. Majör bir değişim söz konusu ise bu seviye ilk denemede tutacaktır.
‘Jackson Hole’ ve ‘Powell’
22-24 Ağustos’ta Jackson Hole’da kritik buluşma var. Her yıl yapılan bu toplantılarda Fed başkanlarının kısa-orta vade için para politikaları konusunda verecekleri mesajlar dikkatle takip edilir. Son toplantısında faizleri 25 baz puan düşüren Fed’in bu toplantıya dair notları, Jackson Hole’den bir gün önce açıklanacak. Powell’ın son olarak söylediği “döngünün ortasındaki düzeltme” söyleminin biraz daha netleşip netleşmeyeceğine bakılacak. Döngü faizlerin yükselişi ve son indirim bu döngünün içindeki bir “düzeltme mi” yoksa orta vadeli faizlerde indirim yönlü bir hareket mi olup olmadığı daha net anlaşılacak umarım.
Piyasalar Eylül’deki toplantıdan da 25 baz puanlık biri indirimi çoktan fiyatladı. Jerome Powell büyük olasılıkla; Trump’ın baskılarının da etkileriyle; tekere çomak sokmayacaktır. Ancak satır aralarında Eylül’de faiz indirimine devam etmeyeceğini söyleyecek; daha doğrusu ima edecek. Olursa piyasalarda kısa vadeli bir oynaklık yaşanabilir. Tersine; Eylül’de bir faiz indirimi daha geleceği “algısı” bile piyasaları çok da coşturmayacaktır. Hele ki negatif getirili kamu tahvillerinin tutarı 17 trilyon dolara yaklaşmışken...
Unutmadan bu hafta ECB de toplantı notlarını açıklayacak. Draghi’nin son toplantısında tartışılanlar, dikkatleri, Eylül’de yeni bir “hedefli parasal genişleme” yapacağı beklenen ECB’nin toplantı notlarına çekiyor.
Ali Ağaoğlu / Milliyet