Almanya Federal İstatistik Ofisinin (Destatis) verilerine göre, Almanya'da mevsim vetakvim etkilerinden arındırılmış Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH), bu yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,1 azaldı. Beklenti ekonominin yüzde 0,2 daralacağı yönündeydi
Böylece Avrupa'nın en büyük ve dünyanın dördüncü büyük ekonomisi bu yılın birinci çeyreğinde yüzde 0,4 büyümesinin ardından otomotiv sanayisinde yaşanan sorunların, özellikle ABD ve Çin arasında yaşanan ticaret ihtilafların ve Brexit’e yönelik belirsizliklerin Alman ihracatını etkilemesiyle ikinci çeyrekte küçülmüş oldu.
Çeyrek bazda ele alındığında, büyümeye olumsuz katkı dış ticaretten geldi. İkinci çeyrekte ihracat ithalattan daha güçlü düşüş göstedi. Bu da GSYH üzerinde olumsuz bir etki yaptı. Bu dönemde hane halkının nihai tüketim harcamaları ve nihai kamu harcamalarının artması büyümeye olumlu katkı yaptı.
İkinci çeyrekte takvim etkisinden arındırılmış yıllık GSYH artışı yüzde 0,4 seviyesinde kaydedildi.
Almanya'da ekonomi geçen yıl yüzde 1,4 büyüdü. Alman hükümeti ve AB Komisyonu, bu yıl ise büyümenin yüzde 0,5'te kalmasını bekliyor.
"PANİĞE GEREK YOK FAKAT EYLEME GEÇMEYE GEREK VAR"
ING Almanya Başekonomisti Carsten Brzeski, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ikinci çeyrekteki büyüme rakamının Alman ekonomisi için “altın 10 yılın” sonunu işaret ettiğini belirterek, "Daha önce yapılan yapısal reformlar, mali teşvik, küreselleşmenin zirvede olması ve Avrupa Merkez Bankası’nın düşük faiz oranları ve nispeten zayıf bir avro son 10 yılda güçlü bir büyümenin gerçekleşmesini sağladı." dedi.
Brzeski, "2008-2009 durgunluğunun sona ermesinden bu yana Alman ekonomisi her çeyrekte ortalama yüzde 0,5 oranında büyümüştü. Aslında ekonomi son 40 çeyreğin 35'inde büyüdü. Bununla birlikte, bu etkileyici rakamların altında endişe verici bir eğilimde ortaya çıktı.” ifadesini kullandı.
“Ticaret ihtilafları, küresel belirsizlik ve sıkıntı içindeki otomotiv sektörü sonunda Alman ekonomisini dizinin üstüne oturttu,” diyen Brzeski, Özellikle, ticari çatışmaların oluşturduğu belirsizliklerin, ekonomik faaliyetleri yavaşlamasına neden olduğunu anlattı.
Brzeski, “Paniğe gerek yok fakat eyleme geçmeye gerek var. Alman ekonomisinin geleceği büyük oranda dış etkenlere ve hükumetin eylemlerine bağlıdır. Açıkçası, devam eden ticaret çatışmalarında herhangi bir rahatlama Alman ekonomisine fayda sağlayacaktır. Şirketler hala son derece uygun finansman koşullarını kullanabilir ve yatırım yapabilirler….Alman hükumetinin harekete geçmesi için baskı artacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bundan sonra herhangi bir mali politikanın 2008-2009 finansal krizi sonrası mali politikalardan daha karmaşık olacağına işaret eden Brzeski, “O zamanlar, banka kurtarma ve kısa süreli çalışma gibi devlet önlemleri başarılıydı çünkü ekonomi temelde sağlamdı. Bu sefer, yapısal sorunlar ya da en azından zorluklar var. Sadece dijitalleşme, altyapı veya otomotiv endüstrisini düşünün. Bu nedenle, Almanya’nın kısa vadeli bir teşvik ve uzun vadeli büyüme potansiyelini sağlayacak iki yönlü bir teşvik paketine ihtiyacı var. Dijitalleştirme, iklimi koruma, enerji dönüşümü, altyapı ve eğitim olan bu şifreler çok iyi bilinmektedir.” ifadesini kullandı.