Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, ÖTV kaldırılırsa daha fazla satış yapılacağı için KDV anlamında devlete katkı sağlayacağını belirterek, "Önümüzdeki dönemde Meclis'te değerlendirileceğine ve pozitif çıktıları olacağına inanıyoruz." dedi.
Beyaz eşya sektörünün ilk yarı verileri ve sektördeki gelişmelere ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan Dinçer, Türkiye ekonomisindeki daralmaya paralel olarak iç pazarda beyaz eşya satışlarının da ilk yarı yılda bir önceki yılın aynı dönemine göre azaldığını bildirdi.
Dinçer, şunları kaydetti:
"2018’de 6 ana ürün grubu için ilk 6 aylık satış rakamımız 3 milyon 900 bin adet civarında iken, bu yıl 3 milyon 500 bin seviyelerine geriledi. Bununla birlikte haziran ayında konut satışları yüzde 48,6 azalırken, beyaz eşya satışlarında bir toparlanma görüyoruz, 6 ana üründe iç satışlar yüzde 4, ihracat yüzde 7 oranında arttı.
Tahminlerimiz, 2020 yılından itibaren ekonominin büyüme trendine girerek 2021’de satışlarımızın tekrar ivme kazanacağı yönündedir. 2018 yılı sonundan haziran ayına kadar geçerli olan ÖTV indiriminin sıfırlanması ve alışverişlerde taksit sayısının artırılması uygulamaları, olumlu etki yaparak pazarın daralmasını yavaşlattı. ÖTV indiriminin tekrar geçerli olmaması durumunda ise son çeyrekte yüzde 20’lik bir daralma olacaktır. ÖTV’nin kaldırılmasını ve enerji verimli ürünlere sağlanan teşvikle sektörümüzün desteklenmesini beklemekteyiz."
"Bize destek olunmaya çalışıldığını sevinçle paylaşmak isterim"
Can Dinçer, dünya beyaz eşya pazarının 213 milyar dolar büyüklüğünde olduğunu belirterek, Çin’den sonra ikinci büyük üretim üssü olan Türkiye’nin ihracatının 22,1 milyon adet seviyesinde olduğunu bildirdi.
Sektörün büyüklüğünün sadece üretim kapasitesinden kaynaklanmadığını vurgulayan Dinçer, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye beyaz eşya sektörü Ar-Ge, patent, uluslararası marka yönetimi, tedarik zinciri yönetimi anlamında da ülke ortalamasının üzerindedir. Teknolojik gelişmeler sektörümüzün omurgasını oluşturmaya başladı. Günümüz tüketicisinin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde bir yandan fabrikalarımızın otomasyon seviyesini yükselterek, yapay zeka uygulamaları ve büyük veriyi analiz ederek üretim süreçlerimizi geliştiriyor, verimi ve kaliteyi artırırken, maliyetlerimizi düşürüyoruz. Böylece uluslararası rekabet gücümüzü de artırıyoruz. Bu bağlamda, sektörümüzün çabalarının devletimiz tarafından görüldüğünü ve bize destek olunmaya çalışıldığını sevinçle paylaşmak isterim. Devletimiz, 11. Kalkınma Planı ile bu yönde bir irade ortaya koymuştur. Gelişmeler hassasiyetle takip edilmektedir."
Dinçer, üretiminin 75’ini ihraç eden Türkiye beyaz eşya sektörünün, iç pazar daralırken bu sayede ayakta kalmayı başardığını aktararak, "Beyaz eşya sektörü, net dış ticaret fazlası veren bir sektör. Ülkemizin cari açığına olumlu katkı yapıyor. Ancak uzun süredir iç satışlarda devam eden daralma ve maliyet artışları Türkiye’nin avantajlı konumu açısından risk teşkil etmektedir. Örneğin, son 15 ayda elektrik maliyetleri yüzde 130 arttı. Ortalama yüzde 5-7 bandında seyreden ihracat oranı da yüzde 1’e geriledi. Polonya ile aramızdaki ihracat performansı farkı giderek kapanıyor. Bu durum sektör için olduğu kadar ülkemiz için de endişe vericidir."
"Bu sektör daha fazla desteği hak eden bir sektör"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Dinçer, döviz artışı nedeniyle yüzde 50 bandında maliyet artışı yaşandığını, bu maliyet artışını iç piyasada fiyatlara yansıtamadıklarını ve bu durumun sektörü zorladığını söyledi.
Döviz, ham madde ve enerjinin maliyetleri artırdığına işaret eden Dinçer, sanayide kullanılan elektriğin son 1,5 yılda yüzde 98,1 arttığını kaydetti. Dinçer, bu durumun Türkiye'nin rekabetçiliğini etkilediğini vurgulayarak, "Negatif etkileri biz de şirketler olarak bertaraf etmeye çalışıyoruz. Aksi takdirde bu ihracat rakamlarını yakalamamız çok zor. Şu anda zorlanıyoruz ama Türkiye'nin rekabetçiliğini kaybetmemesi gerekiyor." diye konuştu.
Geçen hafta ABD'de olduğunu hatırlatan Dinçer, "Her TV kanalında ABD Başkanı Donald Trump'ın, üretici firmaları ABD'de üretime teşvik ettiğini gördük. ABD bile sabahtan akşama kadar kendi ülkesindeki üretimle ilgileniyor. Biz de bu alanda önemli yerlere geldik. Sektör olarak 'yetmez' diyoruz. Dünyada muazzam bir pazar var. Onun için de bazı konularda destek istiyoruz. Bu sektör daha fazla desteği hak eden bir sektör." ifadelerini kullandı.
Beyaz eşya sektörü iç satış hacminin ilk 6 ayda yüzde 9 daraldığını aktaran Dinçer, 2019 yılını yüzde 15 daralmayla kapatacakları öngörüsünde bulundu.
"ÖTV'nin kalkması gerektiğini düşünüyoruz"
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkanı ve Arçelik Türkiye Genel Müdürü Dinçer, dünya beyaz eşya üretiminde Çin'den sonra ikinci ülkenin Türkiye olduğunu ve burada ciddi bir rekabet bulunduğunu vurgulayarak, "Beyaz eşya ihracatının yüzde 70'i Avrupa'ya gidiyor. Sanayisi güçlü ülkelere ihracat yapıyoruz. İlk 6 ayda İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya ilk 5'te yer aldı. AB büyüme oranları düşüyor, çoğu ihracat o bölgeye yapıldığı için bizim de ihracat beklentimiz düşüyor ancak 2018'in üstünde kapatırız." şeklinde konuştu.
Haziran ayında iç pazara satışın yıllık yüzde 4 ve ihracatın yıllık yüzde 7 arttığını belirten Dinçer, "ÖTV çok önemli bir destekti, ÖTV'nin kalkması gerektiğini düşünüyoruz. Beyaz eşya lüks bir sektör değildir, temel ihtiyaçtır. Bizim diğer ülkelerle rekabet edebilmemiz için adil bir yarış olması lazım. Diğer ülkelerdeki rakamlarla (maliyet) bizim rakamlarımız bir değil. Enerjiyi, ham maddeyi daha pahalıya mal ediyoruz. Çok büyük bir özveriyle bu sektör bir yerlere gelmiş." ifadelerini kullandı.
Dinçer, ÖTV kaldırılırsa daha fazla satış yapılacağı için KDV anlamında devlete katkı sağlayacağını belirterek, "Önümüzdeki dönemde Meclis'te değerlendirileceğine ve pozitif çıktıları olacağına inanıyoruz." dedi.
"Türkiye’de kaliteli sac ürünleri çok maliyetli"
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz da yassı çelik kullanımının, beyaz eşya üretim maliyetinin yüzde 17’si kadar olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Sektörün karlılık oranları geleneksel olarak düşük seyrediyor. 2018’den beri devam eden beklenen iç talep daralması, sektörün maliyet tarafına odaklanmasını zorunlu kılmaktadır. Döviz kuru zaten bir maliyet artışı ve ticaret bariyeri oluştururken, yüksek vergiler ile ham madde ve ara malı temini iyice pahalı hale geliyor. Birim maliyetlerdeki artış ihracat rekabetinde sektörü zor durumda bırakacaktır. Sektörün pek çok girdisi yerli olmasına rağmen çeşitli ham madde ve ara malında dövize bağlı olmasından ötürü kur hareketleri maliyetleri etkiliyor. Yüksek vergilere muhatap olmak sektörün ihracatını da olumsuz etkiliyor. Küresel daralma nedeniyle ihracatta rekabet artarken, maliyetlerin düşürülmesi çok büyük önem taşıyor."
Mevcut ekonomik koşullardan beyaz eşya sektörünün rekabetçi gücünün zarar görmemesi için önlem alınması gerektiğini vurgulayan Yavuz, "Yassı çelik maliyetlerinde artış yaratacak her uygulama, bu ham maddeyi kullanan sektörlerde telafisi zor kayıplara yol açacaktır. Uluslararası rekabette zarar görmemek için dünya fiyatlarından ham madde temin edebilmek gerekiyor. Bunun için de yerli arz yapısının, maliyet yükü getirmeyecek şekilde değiştirilmesini talep ediyoruz. Sacda tarife kotası açılması gibi müdahalelerle, sektörün rekabetçiliğinin daha fazla zarar görmesi engellenebilir." şeklinde konuştu.
Yassı çeliğin yerli arzı konusunda kapasite artırımı ve çeşitli sac üretimi yapacak tesislere yatırım yapılması gibi yapısal ihtiyaçlar olduğunu belirten Yavuz, Türkiye’de kaliteli sac ürünlerinin çok maliyetli olduğunu söyledi.
Yavuz, "Sektör olarak teknik özellikler, kalite ve fiyat odağında yassı çelik-paslanmaz çelik ithalatı yapma gereği duyuyoruz. Ancak çelik talebini yıllar içinde yerli üretimden karşılama eğilimi arttı. Çelik üretim kapasitesi rekabetçi bir zeminde arttığı durumda yerli tedarik her zaman ilk seçenek olarak kalacaktır." diye konuştu.