LEVENT ATAKAN / EY VERGİ HİZMETLERİ
15 Mayıs 2019 tarihli Resmî Gazete ’de yayımlanan 1106 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile kambiyo satış muamelelerine ilişkin Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (“BSMV”) oranlarında (kambiyo gider vergisi) değişiklikler yapılmıştır. Buna göre;
- Bankalar ve yetkili müesseselerin kendi aralarında veya birbirlerine yaptıkları kambiyo satışlarında,
- Hazine ve Maliye Bakanlığına yapılan kambiyo satışlarında,
- Döviz kredisinin ödenmesine yönelik olarak, döviz kredisi kullanılan ya da kullanımına aracılık eden banka tarafından kredi borçlusuna yapılan kambiyo satışlarında,
satış tutarı üzerinden hesaplanması gereken BSMV’nin oranı binde 0 (sıfır) olarak belirlenmiştir.
Yukarıdakiler dışındaki kambiyo muamelelerinde ise satış tutarı üzerinden hesaplanması gereken BSMV’nin oranı binde 1 olarak belirlenmiştir. Kısaca özetlemek gerekirse yukarıda yer verilenler durumlar hariç döviz satarken Bankalara ve döviz bürolarına satış bedelinin TL değeri üstünden binde 1 BSMV hesaplama sorumluluğu getirilmiştir.
Burada mevzuata bir virgül koyup bir açıklama getirmek isteriz. BSMV’nin sorumlusu yani hesaplayıp ödemesi gereken Bankalar ve döviz bürolarıdır. Ancak BSMV’nin ülkemizde bugüne kadar uygulanmasında bu verginin işleme taraf olana bu kurumlarca yansıtılması genel uygulamadır.
Ek olarak 17 Haziran 2019 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 1149 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile binde 0 oranının uygulanacağı kambiyo satış işlemlerine 2 başlık daha eklenmiştir.
Buna göre 18 Haziran 2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere;
- Sanayi sicil belgesini haiz işletmelere yapılan kambiyo satışları ile
- İhracatçı Birliklerine üye olan ihracatçılara yapılan kambiyo satışlarında,
BSMV oranı binde 0 (sıfır) olarak uygulanacaktır.
Aslında kambiyo gider vergisi ülkemizde yeni uygulanan bir vergi değildir, 2008 öncesinde de uygulanmaktaydı. Ancak 2008 yılında serbest ekonominin geliştirilmesi, aynı işlemlerin yurtdışı bankalar ile yapılması durumunda vergi olmaması ve benzeri kriterler dikkate alınarak vergi oranı %0 indirilmek suretiyle vergi kaldırılmıştı.
Bundan sonraki bölümde kısaca finans sektöründe vergi uygulamasına ilişkin önemli gördüğümüz bazı konulara ilişkin görüşlerimizi paylaşmak isteriz.
1-Türev işlemler vergi kapsamında mı?
Gider Vergileri Kanunu’nun 29’ncu maddesinin (p) bendinde “Arbitraj muameleleri ile vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine ilişkin muameleler ve bu muameleler sonucu lehe alınan paralar” hükmü bulunmaktadır. Bu kapsamda türev işlem içerisinde gerçekleşen döviz alım satım işleminin istisnadan faydalanması ve türev işlemler kapsamında gerçekleşen döviz alım-satımlarının KGV’den istisna olması gerektiği düşüncesindeyiz. Bildiğimiz kadarıyla sözel olarak Vergi İdaresi ’de bu görüşü benimsediğini belirtmiştir.
2- Dövize döviz işlemlerde vergi hesaplanacak mı?
Aslında dövize döviz işlemlere ilişkin 2008 öncesi dönemde Vergi İdaresinin KGV hesaplanmayacağı şeklinde görüşleri bulunmaktaydı. Bu görüş vergilendirilmek istenen işlem TL’den dövize geçiş olduğu düşünülürse aslında halen geçerli olduğu düşünülebilecektir.
Ancak türev işlemelere ilişkin yayınlanan 89 Seri No’lu Gider Vergiler Tebliğinde yapılan açıklamalar “Vadeli bir işlem olması ve risk içermesi gibi unsurları dikkate alındığında, swap işlemlerinin arbitraj işlemlerine yönelik istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, swap işlemleri dolayısıyla lehe alınan paraların BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir.” dikkate alındığında aslında 2012 sonrası dönemde Vergi İdaresinin dövize döviz işlemleri arbitraj kapsamında görmediği dolayısıyla BSMV hesaplanması kapsamında olduğunu düşündüğü sonucu ortaya çıkabilecektir.
Bizim görüşümüz her ne kadar son yasal düzenleme 89 No’lu Gider Vergileri Tebliğ ile yapılmış olsa dahi, düzenleme KGV’nin oranının sıfır olduğu bir dönemde türev işlemlere ilişkin olarak sınırlı yapılmıştır. Ek olarak Cumhurbaşkanlığı Kararı dikkate alındığında Kararın amacının aslında sadece vergi toplamak değil, aynı zamanda spekülatif olarak gerçek kişiler tarafından yapılan işlemlerin vergi yoluyla engellenmesi veya cazibesinin azaltılması olduğu da düşünülmektedir.
Bu nedenle dövize döviz gerçekleşen işlemlerde KGV hesaplanmamasının daha uygun olacağını düşünüyoruz. Bildiğimiz kadarıyla konuya ilişkin olarak Vergi İdaresine soru sorulmuş olup, İdarenin görüşü beklenmektedir.
3- Sigorta şirketleri döviz satışlarında BSMV hesaplayacak mı?
Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.
Bu kapsamda sigorta şirketlerinin tüm işlemleri BSMV kapsamında olduğundan ve konuya ilişkin bir istisna bulunmadığından sigorta şirketlerinin döviz satışlarında KGV hesaplaması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Teknik olarak bu değerlendirmeye katılmakla beraber bu değerlendirme bir ikili vergilendirme sonucu doğurmaktadır. Zira Cumhurbaşkanlığı Kararında ya da sonradan gelen Karar’da sigorta şirketlerinin bankalardan döviz alımlarına ilişkin bir istisna tanınmamıştır. Bu durumda sigorta şirketleri (emeklilik dahil) hem döviz alırken hem döviz satarken KGV ödeyecek olacaklardır ki bu da iki defa vergi ödemeleri sonucunu doğuracaktır.
Bu nedenle eğer sigorta şirketleri döviz satışlarında BSMV hesaplayacaklarsa en azından döviz alımlarının yani Banka ve sigorta şirketleri arasında gerçekleşen döviz alım satım işlemlerinin KGV istisna tutulması gerektiği düşüncesindeyiz.
4- Fonların döviz satışında vergi hesaplanacak mı?
Fonların KGV karşısındaki durumu diğer önemli bir konu olarak görülmektedir. Aslında fonların BSMV karşısındaki durumuna detaylı olarak 87 No’lu Gider Vergileri Tebliğinde yer verilmiştir.
İlgili Tebliğde emeklilik yatırım fonları, menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıkları, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, vadeli işlem aracılık şirketleri ile merkezi kayıt kuruluşu ve vadeli işlem ve opsiyon borsası gibi kuruluşlar, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun(6) 32 nci maddesinin verdiği yetki ve izin çerçevesinde menkul kıymetlere ilişkin işlemleri esas faaliyet konusu olarak yapmaktadırlar. Bunların 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri BSMV ye tabi olacaktır.
Diğer taraftan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın (7) 4 üncü maddesinin verdiği yetki ve izin uyarınca yetkili müesseseler ve PTT, döviz alım ve satım işlemlerini esas iştigal konusu olarak yapabilmektedirler. Bu kuruluşların 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri BSMV ye tabidir.
Buna göre, 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar, bu işlemleri ilgili kanunlarla yetkilendirilmek veya izin verilmek suretiyle yürüten kişileri ifade etmektedir. Dolayısıyla bunların 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olarak BSMV ye tabi olacak, bunlar dışındakilerin aynı fıkrada belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olmadığından KDV ye tabi olacaktır denilmektedir.
Bu açıklama dikkate alındığında fonların döviz alımlarında kendilerine yansıtılacak KGV’yi ödemeleri ya da bu konuda satıcı ile pazarlık etmeleri gerekecektir. Ancak fonunun kendisinin döviz sattığı durumda ise; esas iştigal konusu olarak döviz alım satım işlemi yapmamaları ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da dövize ilişkin işlem yapacaklar kurumlar arasında fonlarının bulunmaması nedeniyle satış esnasında kambiyo gider vergisi hesaplamaması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak konuya ilişkin İdarenin görüşünün alınması yerinde olacağı kanaatindeyiz.