Caz dünyasında yaptığı önemli işleri ile tanıdığımız Başak Yavuz, bu kez edebiyatımızın önemli şairlerinden Ahmet Muhip Dıranas’a ait iki şiirden oluşan çalışması ile karşımızda. Sanatçı, Dıranas’ın "Ağrı" ve "Esmer" şiirlerini besteledi, düzenledi ve yorumladı. Bir şarkı yazarı bir şair ile buluştu ve ortaya duygusal atmosferi yoğun, zamansız şarkılar çıktı.
Dünyanın en prestijli müzik okullarından Manhattan School of Music'in caz bölümünden "Master of Music" derecesiyle mezun olan besteci, yorumcu ve akademisyen Başak Yavuz, yeni çalışması "Muhip Bey"i things & records etiketiyle yayımladı.
Şiirden Şarkıya
Hayatın görülmemiş en küçük ayrıntılarını unutmayan Ahmet Muhip, birikmiş bu tozları kristalleşen şiirlerine aksettirmeyi kelimelerin gücüyle başarıyor ve şiiri her dile geldiğinde, dinleyene "dil"in ötesinde "yaşam"ın fark edilmeyen ama unutulmayacak zamansızlığını sunuyor. Ahmet Muhip'in dilsel olmaktan öte insanî olan şiirini hakkıyla anlayan Başak Yavuz, "Ağrı" ve "Esmer" adlı eserlerde yaşayan bu "insan"ı dile getiriyor.
Başak Yavuz besteciliği ile, Dıranas'ın şiirinde var olan dünyayı masalsı bir atmosferle yeniden yaratıyor. Bu çalışma yine Yavuz’un yorumu ile her dem dinlenebilecek iki özel şarkıya dönüşüyor. Aynı zamanda Grammy üyesi olan Başak Yavuz’un, "Muhip Bey" adını verdiği çalışmasının kayıtları Hayyam Stüdyoları’nda gerçekleşti ve mix Sinan Sakızlı’ya ait.
Ayşe Tütüncü ve Ertan Tekin
"Ağrı" şarkısında caz dünyamızın önemli isimlerinden Ayşe Tütüncü piyano ve Ertan Tekin ise duduk ile yer alıyor. Aynı şarkıda, yaylılarda İstanbul Strings ve perküsyonlarda Memduh Akatay var. Sanatçılar mükemmel icraları ile "Ağrı"nın klasik bir çalışmaya dönüşmesini sağladılar. Yine "Esmer" isimli şarkıda yaylılar İstanbul Strings, gitar ise Mert Altuntaş tarafından çalındı.
Başak Yavuz’un cümleleri ile "Muhip Bey" ise:
Benim doğduğum yıl ölmüş Dıranas. Ağrı'da askerlik yapmış. Ben de küçükken annemin mecburi hizmeti sebebiyle Ağrı'da kalmıştım. Ağrı Dağı’nı Doğu Beyazıt'tan ilk gördüğüm an hala dün gibi aklımdadır. Yaşım küçüktü ama Muhip Bey'in şiirinde anlattığı duyguları hissettim. Bu şiirle karşılaştıktan sonra günlerim gecelerime karıştı. Yine o gecelerden birinde "Esmer" şiirinden de gözlerimi alamadım. Sanki bu şiirler, Ahmet Muhip Dıranas'la gizlice buluştuğumuz o gecelerde kendi kendini besteledi. Bu sebeple bu şiirleri bir albümün parçası olarak değil, bağımsız şarkılar halinde yayımlamaya karar verdim.
Bana Dıranas'ın şiir kitabını edebiyat öğretmeni Ömer Türkoğlu hediye etmiştir, bu yüzden bu çalışmayı kendisine ithaf ediyorum. Kitabın içine "Ellerinde kelebek kanadından tozları görmen dileğiyle" notunu yazmıştı; yine Ahmet Muhip Dıranas'tan esinlenerek:
"Gençlik yıllarım gözlerimin önüne geliyor. Bazen bir kafiye peşinde bütün bir gün aç gezdiğim olurdu. Maddi refah ve istikbal namına ne yapılmak gerekirse, hepsini şiir yazma, kitap okuma, fikir ve sanat adamı olma peşinde harcadım. Bugün, hayat için, parmaklarımda ezilmiş bir kelebek gubarından başka iz yok."
Tesadüftür ki üç yıl önce, ikinci albümüm "a little red bug"ın albüm notları, Ahmet Muhip Dıranas'tan bir alıntıyla başlamıştı: "Yeniden yarattı seni gizli bir el!". Dıranas'ın şiirlerini besteleyeceğimi o zaman bilmiyordum bile.
Üstad Dıranas tek şiir kitabını eşi Münire Hanım'a ithaf etmiş:
"Münire'ye
Bir gün, laf arasında, bana: ‘Bir beşik gibi sallanır dünya, rahat uyusun diye bütün çocuklar…’ gibi bir söz söylemiştin. O gün bugün düşünürüm ki, insanların barışını ve evrensel sevgiyi daha özge bir biçimde anlatmak kabil değil. Ben yaşantımı şiire, şiirimi de bu sevgiye verdim. Sanırım, kitapta savaş sözcüğünü bulmayacaksın. Kaldı ki, esinim senden gelir. Onun için, kitabı, sevinerek, sana armağan ediyorum; sana ve bu inançla yaşayanlara, ölenlere..."
8.7.1974/Ahmet Muhip Dıranas