Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulundan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın konuşmasını dinlemeden ayrıldı. Erdoğan, konuya ilişkin soru üzerine, "Nasıl ayrılmayalım? İstiklal Marşını şu parlamento içerisinde okumayanları dinleyelim mi? Benim Mehmetlerimi şehit edenleri dinleyelim mi? Onlarla kol kola gezenleri, onlarla omuz omuza verenleri dinleyelim mi?" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kılıçdaroğlu'na saldırı ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Erdoğan açıklamasında "Bakınız PKK'ya örgüt değildir diyeceksiniz. Orada PKK'nın kolu YPG'ye terör örgütü değildir diyeceksiniz. Onların siyasi kanadıyla işbirliği yapacaksınız. Sonra bu cenazeye gideceksiniz. Burada artık bir gaz sıkışması var. Nereye gideceksin bunları bir istismar noktasına çevirmeden önce düşünmeniz lazım değil mi? Ben bile bir Cumhurbaşkanı olarak herhangi bir ziyaretimden önce soruyorum. Gidişim orayı rahatsız eder mi? Edecekse gitmeyeyim" ifadelerini kullandı.
ŞENTOP ÖZEL OTURUMDA KONUŞTU
Genel Kurul, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un başkanlığında açıldı. İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Şentop konuşmasına başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da izlediği Genel Kurul'a, liderlerden ilk olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geldi.
Erdoğan'ı locaya gelişinde AK Parti Grubu ayakta alkışlarken, MHP Grubu da ayakta karşıladı.
ÖZEL OTURUMDA KONUŞMALAR...
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un açıklamalarından satır başları şöyle;
Sayın Cumhurbaşkanım siyasi partilerimizin genel başkanları milletvekilleri TBMM'nin kuruluşunun 99. yıl dönümünü anmak üzere bu özel oturumda bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu Meclis temeli milli irade olan bir yüce abidedir. Batı'da İslama karşı hastalıklı bir düşmanlık yükselmektedir. Türkiye'ye yönelik dayatmacı politikalar büyük bir hatadır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi kendi ayakları üzerinde duran istiklal aşığı fertler olarak yetiştirmeliyiz. Çocukları hedef alan suçlarda bir artış gözükmektedir. Çocuklara yönelik suçlarla tavizsiz mücadele edilmelidir.
CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na ve bazı milletvekili arkadaşlarımıza yönelik saldırı gerçekleşmiştir bu müessif saldırıyı kınıyorum. Bir daha bu tür hadiselerin yaşanmaması en büyük temennimizdir.
Türkiye için sivil siyasetin dışında zemin, demokrasiden başka çare, diyalog içermeyen bir söylem arayışında olmanın, ülkenin geleceğini baltalamak olduğunu belirterek,"Bu sebeple; hangi düzeyde olursa olsun, neyi amaçlarsa amaçlasın, ne tür bir kisveye bürünürse bürünsün, fikirlerini hakim kılmak veya rakiplerini zayıf düşürmek için şiddeti bir yöntem olarak benimseyenler, şiddet ile arasına mesafe koyamayanlar, bu ülkenin ve milletin aleyhine çalışmaktadırlar.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı’nın açıklamalarından satır başları:
Zorlu şartlarda Meclis açılmadan bir yıl önce Mustafa Kemal Samsun'a çıkmış; Erzurum ve Sivas kongreleriyle ortak bir saf oluşturmaya başlamıştır. Hedef milli mücadeleyi yürütecek Meclis'tir. O yüzden TBMM merkezli Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Kuvayi Milliye hareketini, Mustafa Kemal'in tarihi rolünü hepimiz tekraren takdir, minnet ve hürmet ile anıyoruz.
Tarihi olayları sadece anmak yetmez. Bizlere gösterdiği yolu her zaman hatırlatmak gerek. Tarihi mirasın en başında şüphesiz milletin istiklalini, milletin azim ve kararlılığı kurtaracak ilkesi vardır. Bu mandacılığı, acaba bu tür hamiliklerden siyasi fayda sağlar mıyım diye düşünmeksizin reddetmek anlamına gelir.
Ortak kaderimiz ve geleceğimiz için takip edilen milli politikaların sonu mutlaka selamete erişecektir. Çeşitli meydan okumalar karşısında, toplumsal hayata karşılık gelen hassasiyetleri iç siyasetin konusu yapmamak, kuvayi milliye ruhunun ve bu Meclis'in onurudur görevidir.
Bu millet imkansızı mümküne çeviren bir ruha, vefakarlığa ve dayanışma bilincine sahiptir. Bunu dün göstermiştir. Bugün o insanların torunları aynı düşüncededir. Bu millet bir imparatorluğun çocuklarıdır. O tarihi çizgiyi muhakkak en gerçekçi şekilde kararlılıkla geleceğe uzatacaklardır.
99 yıl önce Meclisimizde kalpaklılar, fesliler ve sarıklılar vardır. Onlar ortak bir dayanışma ruhunda bir araya gelmiş, her türlü müzakereyi milletin kurtuluşu istikameti yapmışlardır. Bize bırakılan miras, siyasi rekabeti aynı şekilde yapmak, ancak Türkiye'nin geleceğini bir üst değer olarak tutmaktır.
Unutulmasın ki Meclis’in sözü, milletin nihai sözüdür. Bugün bizi burada özel oturumla bir araya getiren Meclis’e karşı duyduğumuz ortak saygı değil midir? Bu saygı, milletin kader birlikteliğinin neticesi olarak görmemiz değil midir? Öte yandan Cumhuriyet ve demokrasilerde kurallar bellidir. Yöneticileri halk seçer ve geri çağırır. Makamlar kimseye mülk değildir. Seçim sonuçlarına hukukun imkanları yönünde itiraz yolları elbette vardır. Şüphesiz ki altın oy yoktur. Kural her bir oyun hakkını korumak ahlakında kayıtlıdır. Siyasi rekabet tartışmalarını, diktatörlük kavramlarında yürütmek kendi içinde çelişkilidir.
Diktatörlükte makamlar el değiştiremez, bizde değişir. Diktatörlükte göstermelik seçimde hukuka ihtiyaç yoktur, bizde her türlü ihtiyaçtır. Diktatörlükte muhalefetin iktidar tasavvuru olmaz. Bizde her zaman böyle bir yol haritası olmuştur. Türkiye 16 Nisan referandumu ile sistemi değiştirmiştir. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vardır. Bu sistem toplumsal açıdan bütünleştiricidir. Bugün sayın Erdoğan Cumhurbaşkanıdır. Yarın bu ülkenin başka evlatları göreve gelecektir. Berat gecesi 4 evladımızın teröristler tarafından şehit edilmesi bizi milletçe üzmüştür. Çubuk’ta şehidimizin cenazesinde gelen olay kabul edilemez. Sayın genel başkana ve CHP temsilcilerine bir kez daha geçmiş olsun diliyorum.
"DİKKATE DEĞER..."
Cumhurbaşkanımızın ‘kızgın demiri soğutmak gerek’ dediği bir siyasi atmosferde bu olayın yaşanması dikkate değerdir. Toplumsal kutuplaşmanın yerine kucaklaşmanın yolu, siyasal dilin kollarını uzatmaktan geçer. Biz bu ülkenin ortak aklından faydalandık.
Bizim iddiamız, siyasetimiz, temel meselemiz, toplumumuzun vicdanıyla çağa tanıklık etmektir. Haksızlıklar adaletsizlikler karşısında Türkiye’nin sesi hepimizin onur kaynağıdır. Yüzümüz herkese dönüktür ama sırtımız kimseye dönük değildir.
Dünyadaki egemen merkez siyasetlerin, husumetin doğurduğu popülerlikten pay kapmaya çalışmaları endişemizi artırıyor. Yerimiz küresel ölçekte insanlığın, adaletin ve hakkaniyetin safıdır. Buradan aziz milletimize, sayın Cumhurbaşkanımıza, tüm partilerin genel başkanlarına, milletvekillerine hürmetlerimi sunarken, bu ülkenin siyasi yolculuğunun hayırlara vesile olmasını diliyorum.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basarak başlattığı kurtuluş mücadelesinin 100’üncü yılındayız. Gelecek yıl yani 2020’de 100’üncü yılını kutlayacağız. 2021’de Sakarya Zaferi’nin yüzüncü yılını kutlayacağız. 2022 yılında başarıyla sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’nın yüzüncü yılını kutlayacağız. Ve 2023’te Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılı…
Önümüzdeki 4 yıl tüm yurttaşlarımızın da katılımıyla hepimiz için yeni bir arınma dönemidir. Gerçeklerle yüzleşme, bu güzel ülkemizin temellerine kazınmış ve Türkiye’nin günümüzün sorunlarına da çözüm üretecek felsefeyi yeniden keşfetme dönemidir. Bu felsefeyi üç sözcükle özetleyebiliriz. Hak, hukuk ve adalet.
Mustafa Kemal Atatürk, TBMM’nin açılışından bir gün sonra Meclis’te yaptığı konuşmada müdafai hukuku anlatır. Atatürk’e göre; hakların müdafaası sadece işgal güçlerine karşı Türk milletinin haklarının müdafaası anlamına gelmez, egemenlik kayıtsız şartsız millete ait olması nedeniyle, her bir vatandaşın hakkının, hukukunun savunulduğu bir yönetim anlayışını ifade eder. Mustafa Kemal Atatürk için tek yol ise TBMM’nin açılmasıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kılıçdaroğlu'na saldırı ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Erdoğan açıklamasında "Bakınız PKK'ya örgüt değildir diyeceksiniz. Orada PKK'nın kolu YPG'ye terör örgütü değildir diyeceksiniz. Onların siyasi kanadıyla işbirliği yapacaksınız. Sonra bu cenazeye gideceksiniz. Burada artık bir gaz sıkışması var. Nereye gideceksin bunları bir istismar noktasına çevirmeden önce düşünmeniz lazım değil mi? Ben bile bir Cumhurbaşkanı olarak herhangi bir ziyaretimden önce soruyorum. Gidişim orayı rahatsız eder mi? Edecekse gitmeyeyim" ifadelerini kullandı.