Türkiye ve Amerika arasında iş ve siyaset dünyasında zaman zaman yaşanan gergin dönemlerden birinden daha geçiyoruz. Bir tarafta dolar kurunda yaşanan oynaklık diğer tarafta S-400 ve F-35 tartışmaları...
Andaç'ın yazısı şöyle:
Bu ortamda ilişkileri ve diyaloğu güçlendirmek adına karşılıklı olarak atılan her bir adımın önemi büyük.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ABD temaslarıyla aynı döneme denk gelen ve iki ülkenin iş alemini buluşturan bu yılki “ATC” toplantıları işte bu noktada iklimin yumuşaması için büyük fırsat olurken, konferans için seçilen ‘İşe Dönüş’ başlığı da anlamlıydı.
Gelecek ve işbirliği
DEİK bünyesindeki Türkiye-ABD İş Konseyi ve American Turkish Council’ın (ATC) 37’nci yıllık ortak toplantısı için Washington’dayız. Geleneksel olarak Beyaz Saray’a komşu Trump International Hotel’de gerçekleştirilen toplantıların ilk gününde konuşan tüm aktörler Türkiye ve ABD’nin geleceğinde stratejik işbirliğinin önemine vurgu yapıyor.
‘Başarabiliriz...’
Toplantılarda altı çizilecek bir söz, ülkenin en büyük iş dünyası örgütü ABD Ticaret Odası’nın Başkanı Tom Donohue’den geliyor: “Türkiye ile olan işbirliğini çok önemsiyoruz. Amerikan iş alemi için Türkiye önemli ve stratejik bir ülke. Birlikte çok şeyi başardık ve bunu devam ettirebiliriz. Sadece iki ülke arasında değil birlikte dünyanın birçok ülkesinde büyük işleri gerçekleştirebiliriz. Güçlü olmalıyız ve bu gücümüzü korumalıyız. Böylece iki ülke liderinin ortaya koyduğu 75 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşma hedefini hızla yakalayabiliriz.”
‘Patriot’u inceliyoruz’
Türkiye’nin ciddi bir füze tehditi altında olduğunu söyleyen Bakan Akar, tüm çabalarına rağmen, müttefiklerinden tatmin edici teklif alamadıklarını, Türkiye’nin NATO’ya bağlılığında hiçbir değişiklik olmadığını söyledi. Türkiye’nin S-400 almasının F-35 programını etkilemesine anlam vermediğini, Türkiye’nin F-35 alıcısı değil, ortağı olduğunu söyledi.
Son dönemde Patriotlar için yeni bir teklif aldıklarını söyleyen Akar, bunu dikkatle incelediklerini açıkladı.
Bakan Akar, konuşmasını, iki ülke arasında yaşananlara vurgu yaparak, “Problem var mı, Evet var. Çözülebilir mi, Evet çözebiliriz” diyerek noktaladı. Akar, çözümün iki ülkenin de yararına olacağını ifade etti.
Yeni fırsatlar masada
Washington’daki konferansın ilk günündeki oturumlarda iki ülke arasındaki savunma sanayi ve işbirliği olanakları masaya yatırıldı. Ticaret, inşaat ve altyapı, siber güvenlik, çevre, enerji, Ar-Ge ve inovasyon panellerinin de gerçekleştiği konferansa siyaset ve iş dünyasından geniş katılım oldu.
‘TÜRKİYE OLMADAN HİÇBİR ÇÖZÜM YOK’
ABD’nin Suriye temsilcisi Ankara eski Büyükelçi James Jeffrey ise karşılıklı ilişkilerde Suriye’nin önemine değinirken, Türkiye’nin desteği olmadan krizin çözülemeyeceğini ifade etti.
Türkiye’nin bölgedeki güvenlik kaygılarının farkında olduklarını söyleyen Jeffrey, İran ve Rusya’nın bölgedeki nüfuzunun artmasının ABD’yi olduğu gibi Türkiye’yi de endişelendirdiğinin farkında olduklarını anlattı. Jeffrey, Türkiye’nin DAEŞ ile mücadelede ABD ile birlikte savaştığını ve koalisyona üslerinin kullanmasını sağlayarak destek verdiğini bidirdi. Jeffrey, Türkiye’nin güvenlik kaygılarından Başkan Trump’ın da farkında olduğunu da hatırlattı. Jeffrey, “Suriye’de Türkiye ile YPG’nin olmayacağı bir güvenli bölge konusunda çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Kalın: Yaptırım dili geri teper
Türkiye-ABD İş Konseyi ile Amerikan-Türk Konseyi tarafından düzenlenen 37’nci Ortak Yıllık Konferans’nda konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Cumhurbaşkanımız hâlâ ABD ile iyi, güçlü ve verimli bir ilişkiye inanıyor. Bu nedenle Başkan (Donald) Trump ile kişisel ilişkilerimize değer veriyoruz. Washington’daki diğer karar vericiler ve uygulayıcıların da buradaki büyük resmi görebileceklerine inanıyorum” dedi.
S-400 kararı bir gecede alınmadı
ABD’nin dost ve müttefik olarak Türkiye’yi kaybetmeyi göze alabileceğine inanmadığını söyleyen Kalın, “ABD’nin Türkiye konusunda yaptırım dilini kullanması, geri tepecek bir yaklaşımdır. Bizim ABD ile birçok alanda önemli iş birliklerimiz var. Fakat bu tehdit ve yaptırım dilini sürdürürseniz bu amaçlara nasıl ulaşılabilir?. S-400 kararı bir gecede alınmadı. ABD tarafından bize sunulan paket ise bizim ihtiyaçlarımızı tam olarak karşılamıyordu. Biz bu süreçte S-400 sürecini gayet şeffaf bir şekilde yürüttük. Türkiye’nin F-35 projesinden dışlanması Türkiye’nin cezalandırılması değil, tüm projenin zarar görmesi demektir” diye konuştu.
‘Çalışmaya başlayalım’
Türkiye-ABD İş Konseyi’nin (TAİK) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ise yaptığı konuşmada iki ülke arasındaki tüm problemlerin çözümü için her şeyi iki ülkenin liderlerinden beklememek gerektiğini, iş dünyası olarak küçük çalışma grupları oluşturarak, danışma kurulları kurarak anlaşmazlıkların çözümü adına hazırlıklar yapılabileceğine vurgu yaptı. Yalçındağ, iki ülkenin ticari topluluklarının ihtiyaç ve endişelerini dinleyebilecek, onları anlayacak ve değişim için yapıcı önerilere dönüştürecek bir konseyin başarılı olabileceğine inandığını anlattı.
Yalçındağ, Washington’da düzenlenen bu toplantıların da bu adımın ilk hamlesi olabileceğini ve gelecekteki ilişkiler tarafında önemli olduğunu söyledi.
Bakan Akar’dan Washington’da F-35 çıkışı
“Problem çözülür alıcı değil ortağız”
Washington’da düzenlenen toplantıda konuşan Savunma Bakanı Hulusi Akar, ‘F-35’in alıcısı değil ortağıyız’ hatırlatmasını yaptı. İki ülke arasındaki bazı sorunların çözülmesi için büyük umutlarla buraya geldiğini anlatan Akar, sorunları S-400, YPG, Ermeni meselesi ve FETÖ olarak ifade etti.
ABD ile Türkiye arasında geçmişe dayanan stratejik işbirliğinin bulunduğunu söyleyen Akar, aralarındaki bazı sorunlara rağmen, geçmişte büyük sorunların üstünden birlikte geldiklerini söyledi. Güvenlik ve savunmanın iki ülke arasındaki en önemli işbirliği olduğunu belirten Akar, iki ülkenin zaman zaman birbirini yanlış anladığını kaydetti.
‘Kabul edilemez’
ABD ve Türkiye arasındaki sorunları ve zorlukları anlamak için Türkiye’nin çevresine bakmak gerektiğini kaydeden Akar, Türkiye’nin en büyük hedefinin terörü etkisiz hale getirmek olduğunu, PKK ve YPG terörüne karşı verdikleri mücadelede 8 bin teröristi etkisiz hale getirdiklerini anlattı. PKK ve YPG’nin aynı terör örgütü olduğunu söyleyen Akar, CIA’in de bunu doğruladığını belirtirken, “Üzüntü olarak söylüyorum ki, ABD, YPG’ye silah desteği veriyor, bu kabul edilemez” diye konuştu.
‘FETÖ sorunu anlaşılmalı’
ABD’nin Suriye’den çekilmesinin Türkiye ile işbirliğiyle gerçekleşmesi ve 20 mil derinlikte güvenlik bölgesi kurulmasını istediklerini söyleyen Hulusi Akar, ABD’nin FETÖ sorununu da anlaması gerektiğini, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren bu örgütün liderinin Pennsylvania’da yaşadığı yerden bu ülkedeki okulları üzerinden yılda 150 milyon dolar kazandığını belirtti.