Yazdır

Uluslararası yatırımcılar Türkiye’ye yatırım için fırsat kolluyor

Tarih: 26 Mart 2019 - 15:47

Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim yazdı: Seçim sonrası gelecek sıcak para ve Türkiye’nin yeni hikâyesi

Geçtiğimiz bir hafta içerisinde 50 uluslararası yatırımcı ile ülkemizi konuşma imkânı buldum. Türkiye’ye yatırım yapmak için fırsat kollayan bu iştahlı grubun en temel ortak sorusu yeni bir Trump krizinin çıkma ihtimaliydi. Olası ABD-Türkiye sürtüşmesinin var olan teorik ihtimali büyük rahatsızlık veriyor ve anlaşılan o ki Suriye’de savaş sürdüğü sürece iki ülke arasında muhtelif krizler yaşanacak olması ne yazık ki kaçınılmaz. Takip eden bir diğer konu ise ülkeyi son 5 yılda 7 defa sandık başına götüren siyasi iklimin popülizmin önünü açmış olması kaynaklı başta Avrupa Birliği ülkeleri ortalama kalitesinde inşa edilemeyen hukuk sistemimiz ve muhtelif kaygılar. Bu kaygıları destekleyen uygulamaların kaynağı olan zihniyet özellikle yapısal reformlar gibi elzem bir konunun siyasetçilerce önemsenmemesinin de kaynağı kabul ediliyor. Ülkenin Euro Bondlarını ihraç eden bir kurumla yaşanan gerginliğin yaratabileceği imaj sorunlarını tartışırken ve bir sürü teknik, makroekonomik veya siyasi sorulardan sonra bu yatırımcılar ülkede yeniden umut inşa edilebilecek mi sorusuyla karşımıza çıkıyorlar yani en önemli husus sanki umut! Zira umut olmayan yerde başarı mümkün olamıyor.

YAPISAL REFORMLAR İVEDİLİKLE HAYATA GEÇİRİLMELİ

Seçim sonrası ülkeye girecek fonların habercisi hatırı sayılır bir yatırımcı olmasa böyle bir ilgi ve soru bombardımanı asla olmaz! Umut meselesi bir yana en fazla soru gelen nokta olan hukuk sisteminin standartları ve evrenselliği konusunda hoşumuza gitsin veya gitmesin radikal adımlar atıldığını dünyaya göstermemizin zamanıdır diye düşünüyorum. Bu bağlamda adı ne olursa olsun yapısal reformların Nisan 2019 itibarıyla hayata geçirilmesine ilişkin bir planın kamuoyu ile paylaşılmasını bekliyorum. Bu beklenti sadece uluslararası yatırımcı da değil vatandaşlarda da var. Yıllık ortalama geliri 12,480$`dan 9,632$`a gerilemiş vatandaş eski gelir seviyesine ulaşmak istiyor ve bence her türlü acı reçeteye hazır. (Mevcut sıkıntılar ne olursa olsun, Ak Parti iktidara geldiğinde milli gelirin sadece 3.084$ olduğunu ve 2018 itibarıyla gerilemeye rağmen mevcut durumun eskinin 3 katına eşit olduğunu unutmuyorum.) Zira elektrik tüketim rakamlarından takip etmeyi tercih ettiğim Türk Ekonomisi, düşüş ile sadece imalatın azaldığını değil hane halkının dahi ışıkları yakmayacak kadar darda olduğunu gözler önüne seriyor. Buna bir de iletişim stratejisi açısından karşı olduğum ve zorlanmayı daha da görünür kılan tanzim mağazalarının yarattığı görüntüleri eklersek radikal kararların tam zamanıdır diyebilirim. Ek olarak günün siyasi erkinin mahallesinden olmasa da yetişmiş vatanperver uzman kitlenin, menfaat gruplarının iftiralarına maruz kalmak uğruna, hükümete her türlü fikri desteği vermeye hatta görev almaya hazır olduğunu, ötekileştirme söylemi kullanarak kalabalıkları konsolide etme stratejisinden faydalanılabilmenin sonuna gelindiğini bilerek; medyada ki tek sesliliğin yönetenlerin inandırıcılığını zedeler noktaya geldiğinin bilincinde tasarlanacak yeni bir stratejinin uygulamaya konması için zamanlamanın ideal olmadığını kim söyleyebilir.

İşte ülkeye yatırım yapacak uluslararası oyuncular seçim sonrası muslukları bu zihniyet değişiminin başladığını ve halkın gelecekten umutlu olduğunu gördükleri noktada açacaklar. Türkiye hala onlar için cazip ve onları harekete geçirmek için yapılması gerekenler çok da zor değil.

Seçim sonrası hukuk sistemin uluslararası yatırımcı için cazip hale getirilmesi siyaset diline hâkim olursa IMF gelir mi tartışmalarını bitirecek miktarda bir fon girişinin gerçekleşme ihtimalini dikkatinize sunuyorum. Yabancı sermaye 1990’lı yıllardan günümüze kadar her yönüyle üzerinde çalışmalar yapılmış bir konudur. OECD, MIGA ve ICSID ile daha üst düzeye taşınacak işbirliği ile alınacak danışmanlıklarla mükemmelleştirme çabası gösterecek bir Türkiye büyük takdir toplar. Hukuk sistemi yatırımcıların risk ve getiri algısını etkileyen temel önceliktir. Yatırım miktarı arttıkça hukuk önem kazanır. Ülkemize tek kalemde 5-10 milyar dolarlık yatırımlar gelecekse bu evvela hukuk sistemi sayesinde olacaktır ama bugünkü hukuk sistemi ile bu mümkün olamaz. Bu noktada kültür de önemlidir. Araştırmalara göre batılı yatırımcı için hukuk birinci derece öneme sahipken doğulu yatırımcılar için çoğu zaman ikinci planda olabilir. Ama biz batıdaki fonların peşindeyiz yani iyileştirme ihtiyacı bu sebeple de kaçınılmaz. Sadece yazılı metinler değil bunların uygulanış şekli de yabancı yatırımcının incelediği bir noktadır. Seçim sonrası daha adil politika ve şartların önünü açan, daha sürdürülebilirliği önemseyen tutarlılıkta, daha şeffaf, kayırmacılığın önüne geçen, daha fazla hesap verilebilir karar verme mekanizmalarına destek veren bir hukuk anlayışının inşasına yönelik bir çalışmanın, bir eforun, bir gayretin yeni bir iletişim stratejisiyle dünyaya duyurulmasının muazzam faydaları olacaktır.

YENİ TÜRKİYE’NİN HİKÂYESİ

Bahsettiğim bu konular bir yana Türkiye’nin gençlerine umut verecek büyük hedefler koyması gerektiğini ve bu büyük hedeflerin iletişiminin yapılmasının hem içeride hem dışarıda acil bir ihtiyaç olduğunu düşünenlerdenim. Yatırım önce hukuka sonra umuda gelen bir olgudur! Beka sorununu 1918’de İstanbul’un işgalinden beri kesintisiz yaşayan/hisseden ve bu tehlikeyi her hücresinde genetik aktarımla taşıyan bir toplumu harekete geçirmek için futurist bir dilin geliştirilmesi elzemdir. Avrupa Birliği üyeliği hedefi bu dile iyi bir örnekti fakat gelecekte ve bugün Türkiye’nin verebileceği işgücü, sosyal ve güvenlik katkılarını göremeyen ırkçı ve faşist (ayrıca örtülü Müslüman düşmanı) Avrupalı politikacıların söylemleriyle etkisini kaybetti. Şimdi ise bunun yerine müstakil ve ilerlemiş bir ülke hayalini dillendirmek gerekiyor. Yapısal reformlarını tamamlamış, hayat standardı endekslerinde ilk 20’ye hatta ilk 10’a girmeyi başarabilecek bir Türkiye. Kendini diğer ülkelerle kıyaslarken alınan Nobel Ödülü sayısını, okullarındaki yabancı öğrenci sayısını, yılda yazılan uluslararası akademik makale sayısını, yıllık alınan patent sayısını, çevre kirliliğine karşı alınan tedbir sayısını, yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin oranını, Birleşmiş Milletler veya UNESCO bütçesine verdiği katkı miktarını, ticaret ve girişimciliğin teşviki için yapılanların miktarını mukayeseye konu veri olarak kullanan bir ülke olabilecek bir Türkiye. Yani yabancı yatırımcıların beklediği umudu yeniden şekillendirmiş gençlerin pembe hayaller kuracağı “Yeni Hikâye” sahibi bir Türkiye. Ben bunun başarılabileceğine inananlardanım. Mevcut şartlar yapılan hatalar kadar bölgesel gerginliklerle şekillendi. En kötüsünün geride kaldığı bir jeopolitik ortamda, hatalardan ders çıkararak alınacak kararlar ve yorgun kadroların farklı bakış açılarına sahip beyinlerle değiştirilmesiyle kısa zamanda uzak mesafelerin alınabileceğine inanıyorum. Önümüzdeki Nisan 2019’da başlayacak seçimsiz uzunca bir sürecin eksikleri giderecek realist uygulamalara zaman tanıyacağını görüyorum. Bunun başarılması için atılacak ilk adımlarla ve hatta niyet beyanlarıyla başta dev güneş enerjisi tesisleri gibi mega enerji projelerine ve Şehir Hastaneleri gibi kamu özel ortaklığı projelerine büyük uluslararası yatırımcıların gelmesini bekliyorum. Dünya borsaları ile kıyaslandığında fiyatların çok cazip olduğu Borsa İstanbul’a rekor seviyede fon girişi olacağını öngörüyorum. Bunu başarabilecek liderin de Cumhurbaşkanı Erdoğan olabileceğini düşünenlerdenim. Seçim sonrası aklıselim tutumların hâkim olmasıyla karamsar senaryoların hepsinin boşa çıkacağını ve bunun tek seçeceğimiz olduğunun da altını çize çize ifade etmek istiyorum.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/uluslararasi-yatirimcilar-turkiyeye-yatirim-icin-firsat-kolluyor/1397117