CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul projelerini tanıttı.
Sözlerine “Bugün itibariyle 31 Mart seçimlerine sadece 31 gün kaldı. 31 gün sonra önemli bir karar vereceğiz. Sadece oy verenler açısından değil, onların aileleri, hane ekonomileri, çocukları ve hatta doğmamış çocuk ve torunları için bile önemli bir karar. Türkiye için önemli bir karar…” diye başlayan Ekrem İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi;
“31 MART ANLAMLIDIR”
“Bu karar ile sadece bir yöneticiye ve o yönetici ile işbaşı yapacak kadrolara karar vermeyeceğiz. Dünyanın en önemli kentlerinden biri olan İstanbul'un yakın geleceğine, nasıl bir kentte yaşayıp, nasıl bir hayatı paylaşacağımıza, ailelerimizin nasıl bir çevrede yaşayacağına karar vereceğiz. İstanbul Türkiye'nin gelişmesinin ana gücüdür. Türkiye'nin ekonomi, inovasyon, kültür, sanat ve yaratıcılık alanlarındaki küresel iddiasının, dünyayla rekabetinin temelidir.
İstanbul'un kapasitesinin ve potansiyelinin heba edilmesi, Türkiye'nin global rekabette sınıf düşmesi demektir. O nedenle, 31 Mart yerel seçimi anlamlıdır.”
“BEKA SORUNU DİYE…”
“Son zamanlarda bu seçimlerle ilgili pek çok iddia atıldı ortaya. Dendi ki, bu seçimler Türkiye için ‘Beka seçimleridir.’ Haftalardır sokakta, pazarda, iş yerlerinde, kampüslerde İstanbullularla konuşuyorum.
Onlara bu seçimin anlamını soruyorum. Sizlere zengininden fakirine, gencinden yaşlısına, işsizinden işverenine, sanatçısından sporcusuna, kadınından erkeğine İstanbullunun bu seçimi nasıl gördüğünü söyleyim.”
“İSTANBUL’UN ÜÇ ÖNEMLİ SORUNU VAR: EKONOMİ”
“İstanbullu için bu seçimin üç anlamı var:
1. Ekonomi, 2. Ekonomi 3. Ekonomi Sokağa çıkın siz de göreceksiniz. Çarşıda pazarda insanlarla konuşun, ekonomik çöküşün derinliğini, insafsızlığını siz de anlayacaksınız. Ekonomi gerçekten kötü. İstanbullu burnundan soluyor. İstanbullunun mutfağını ateş almış. Siyasetten nemalanan küçük bir azınlık dışında gelecek korkusu tüm İstanbul'u sarmış. İşsizlik almış başını gidiyor. Umutsuzluk 7 tepenin dışına taşmış.”
“SON ÇEYREK YÜZYILDIR…”
“Bu muhteşem şehirdeki hayat epeyce bir süredir akıl, sağduyu ve uzlaşmayı reddeden bir yönetim anlayışı ile tam bir kaosa çevrildi. İstanbul'un nereye gittiğini bilen var mı? Son çeyrek yüzyıldır İstanbul'u yöneten herhangi bir liderden İstanbul'un gelecek vizyonunu, nasıl bir nüfusa doğru gittiğimize ilişkin herhangi bir tahmini, planlamayı, hazırlığı duydunuz mu? Son yıllarda şehri yönetenler, İstanbullunun gerçek sorunlarına çözüm üretmeyi unutup, 18nci yüzyılda kalmış “Çılgın proje”ci yaklaşımlarla propaganda kampanyaları yaptılar. Ormanları, su havzaları yok edilmiş, Deprem toplanma alanlarına rezidanslar dikilmiş. Daha deprem olmadan insanların evlerinin “bir gece ansızın” başlarına yıkıldığı, trafikte saatlerin, ömürlerin tüketildiği, insanların yüzünün gülmediği. Kimi mahallelerinde kalpleri acıtacak bir yoksulluğun yaşandığı. En küçük bir yağmurda evlerin su bastığı, insanların sele kapılıp can verdiği,
Trafiğin saatlerce kilitlenip ömür törpüsüne dönüştüğü bu şehir, bu insanlar… bunu hakkediyor mu? Aşkınız bu mu? Sevdanız bu mu? “Gönül işi” belediyecilik dediğiniz bu mu Allah aşkına? Hiçbir demokratik ülkede olmayacak kadar dengesini bozduğunuz, tam beyin yıkama şebekesine çevirdiğiniz medyanız ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın.”
“KRİZ VAR HANIMLAR BEYLER KRİZ”
“Kriz var hanımlar, beyler! Derin kriz! Can yakıcı, yuva yıkıcı kriz! “Beka sorunu” diye İstanbulluyu boş yere uyutmaya çalışmayın. Şapka düştü, kel göründü! Mızrak çuvala sığmıyor. İstanbullu her şeyin çok, ama, çok farkında.
Bu büyük ekonomik çöküntüye, bu büyük alt üst oluşa rağmen, ben sokaklarda başka bir şey daha görüyorum. Çocukların, kadınların, gençlerin gözlerinde; eli öpülesi her yaştan annenin dualarında bir büyük umut ışığı görüyorum.
Her gün binlerce İstanbullu büyük bir umutla, büyük bir heyecanla bize geliyor. İstanbul İttifakı her gün daha da büyüyor. Derin bir dalga yayılıyor. İstanbul “Yeni Bir Başlangıca” hazırlanıyor. Ben her gün yeni yol arkadaşlarımla tanışıyorum. Her gün İstanbul Gönüllüsü yeni insanlarla yolumuz kesişiyor. Ne yapacaksak onlarla, büyük İstanbul İttifakında etrafımızda toplanan bu şehrin asli gücüyle, İstanbullularla birlikte yapacağız.
Evet, kriz var. Evet, inanılmaz bir iş bilmezlik var. Evet, yoksulluk, yolsuzluk, israf var. Evet umut kırıcı bir işsizlik var. Evet trafik var, kaos var. Evet, ihanet var. Ama İstanbullu anladı ki, çözümü var.
Onların hayatını kolaylaştıracak, İstanbul'u yeniden ayağa kaldıracak çözümlerimiz var. Bugün burada, sizlere temel iddiamızı, İstanbullunun hayatını iyileştirecek pratik ve kalıcı çözümlerimizi; hayata dokunan projelerimizi sizlerle paylaşacağım. Ama tüm söyleyeceklerimi dilerseniz tek bir slaytta özetleyim size:
“İSTANBUL ADİL BİR KENT OLACAK”
“İstanbul; Adil bir kent olacak. Yeşil bir kent olacak Yaratıcı bir kent olacak. Ama aynı zamanda kadın dostu bir kent olacak. Girişimci dostu bir kent olacak Engelli ve çocuk dostu bir kent olacak. Şimdi bunları tek tek açayım sizlere…
Adil bir kentle ne demek istiyoruz? Yola çıkarken söylemiştim. Öncelikli işimiz, öncelikli derdimiz; İstanbul'daki hayat pahalılığı. Bu koşullarda İstanbul'da çocuk okutmak zor. Karın doyurmak zor. Yaşlıya bakmak zor.
Biz İstanbullunun cebinden çıkan parayı mümkün olduğunca azaltacağız. İstanbullulara verilen sosyal yardımları mümkün olduğunca artıracağız. Bizim İstanbul’daki hayat pahalılığıyla mücadelede formülümüz: 4 artı 1’dir.”
MADDE MADDE AÇIKLADI
Çok önemli 4 harcama kaleminde İstanbullunun cebinden çıkan parayı azaltacağız. 4 artı 1 formülüyle İstanbul’da pahalılığı gerileteceğiz.
Vatandaşın cebinden çıkan parayı azaltacağımız 4 kalem şunlar olacak:
– İstanbullunun gıdaya harcadığı parayı azaltacağız.
– İstanbullunun ulaşıma harcadığı parayı azaltacağız.
– İstanbullunun eğitime harcadığı parayı azaltacağız.
– İstanbullunun suya harcadığı parayı azaltacağız.
Bunlar, İstanbulluya rahat nefes aldıracak. Bunlara ek olarak +1 diyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal yardım bütçesini 3 katına çıkaracağız ve bu kaynağı vatandaşa sunacağız.”
“İSTANBULLUNUN GIDAYA HARCADIĞI PARAYI AZALTACAĞIZ”
“Evet, İstanbullunun gıdaya harcadığı parayı azaltacağız. Sofrada yenen yemeği, ucuz ve sağlıklı hale getireceğiz. Kış ortasında Gıda Tanzim Noktalarında vatandaşı saatlerce kuyrukta bekletmek, sınırlı kiloda alışverişe müsaade etmek bir çözümmüş gibi görünse de bu 2019 Türkiye'sinin utanç manzarasıdır. Millet açısından onur kırıcıdır. Üstelik de esnafı ezen, pazarcıyla rekabet eden bir yöntemle yapacaksınız bunu. Taşıma suyla değirmen dönmez. Bu sürdürülebilir bir yöntem değildir. Sadece bir seçim manevrasıdır. İktidar, her zamanki gibi krize girdiği bir konuda, acaba sosyal demokratlar bu konuda daha önce ne demişler, ne yapmışlar diye bakıyor…”
“ÇÖZÜM BİZDE”
“Yıllar önce ortaya koymuş olduğumuz çözümleri taklit ediyor. Ama projelerin içini boşaltıp sadece seçim için kullanıyorlar. Krizi iyiden iyiye derinleştiriyorlar. Bakın son 10 yılda Türkiye, 6 tane İstanbul büyüklüğünde tarım toprağını kaybetti. Bırakın mazotu, elektriği, gübreyi, domates tarladan sofraya gelene kadar oluşan fiyattan devlet %15 vergi alıyor. Yani devlete payını vermeden tencereyi kaynatma şansımız yok. Siz şeker fabrikalarını daha dün satmışken, bugün tanzim satışlardan, kooperatiflerden bahsediyorsunuz. Kim inanır Allah aşkına? Sebze-meyvedeki %65 enflasyondan siz sorumlusunuz. Ama çözüm yine bizde.”
“ÜRETİCİDEN TÜKETİCİYE GIDA ZİNCİRİ OLUŞTURACAĞIZ”
“Biz üreticiyi, tüketiciyi, doğayı ve esnafı gözeterek çözümlerimizi hayata geçireceğiz. Son çeyrek yüzyılda uygulanan yanlış politikalarla İstanbul'un dünyada çok az şehirde görülen büyük bir sorunu ortaya çıktı. Bu devasa şehir kendi yakın çevresinden, kendi kırsalından beslenemiyor. Biz bu gidişatı tersine çevireceğiz. İstanbul yakın çevresi olan Trakya ve Marmara Bölgesi için Bölgesel Ölçekte
Tarımsal Koruma ve Üretim Planı hazırlayacağız.
İstanbul çevresinde yapılan tarımsal üretimi verimli hale getirip, artıracağız. Tarıma elverişli topraklarımızı kesinlikle koruyacağız. İBB'nin gücüyle bölgedeki üretici birliklerini ve kooperatifleri destekleyeceğiz.
Böylelikle esnafı, pazarı, manavı, kooperatifleri ve belediyeyi kapsayan Üreticiden Tüketiciye Gıda Zinciri oluşturacağız. ”
“KENT GIDA KONSEYİNİ KURACAĞIZ”
“Aynı zamanda Kent Gıda Konseyi'ni kuracağız. Özellikle yoksul kesimlerin sağlıklı gıdaya ulaşmasına yönelik politikalar uygulayacağız. İstanbullu ne yediğini bilecek. Yediklerim beni kanser mi ediyor' şüphesini aklına getirmeyecek.
Kent Gıda Konseyi afet durumları için gıda stoklarının oluşmasını sağlayacak ve israfı engelleyecek. Bunların yanı sıra, Halk Süt, Kent Lokantaları gibi projelerimizle İstanbullunun ucuz ve güvenli gıdaya erişimini sağlayacağız.
Halk-Süt'ü ihtiyacı olan bölgelerde çocuklarımıza ücretsiz dağıtacağız. Etin sofralarımıza güvenli, sağlıklı ve ucuz gelmesi için öncelikle Türkiye'de Tarımsal Alt Bölgeler belirleyeceğiz. Buralardan temin edilen hayvansal ürünlerin işlenmesi, denetlenmesi, paketlenmesi, korunması ve pazarlanması için Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri kuracağız. Yani hem sebze, meyve, et ve süt sürdürebilir şekilde ucuzlayacak. Hem de tüm bu projeler doğrultusunda açılacak tesislerle istihdam sağlayacağız.”
“GENÇLERE UCUZ ULAŞIM”
“İstanbullunun ulaşıma harcadığı parayı azaltacağız. Yeni bebeği olan bir anne, çocuğu 4 yaşına gelene kadar ulaşımdan ücretsiz yararlanacak. Çocuklar 12 yaşına kadar toplu taşıma araçlarına ücretsiz binecek.
Öğrencilerin aylık 85 TL olan kartını 50 TL'ye düşüreceğiz. 25 yaşın altındaki tüm gençler toplu taşıtlardan % 40 indirimli faydalanacak.
Toplu taşımada ilk aktarmalar ücretsiz olacak. Biliyorsunuz hep bir “İstanbul İttifakı”ndan bahsediyorum. Biz, İstanbullunun gönüllü emeğinden, bilgisinden, görgüsünden, deneyiminden faydalanıp kenti ayağa kaldıracağız. Yapacağımız tüm bu projelerde gönüllü emek koyan, katkı sunan yurttaşlarımız da ulaşımdan ücretsiz faydalanacak. Resmi ve dini bayramlarda da toplu taşıma tüm halkımıza ücretsiz olacak.”
“ÖĞRENCİLERİN ÜNİFORMA MASRAFINI BİZ KARŞILAYACAĞIZ”
“İstanbullunun eğitime harcadığı parayı azaltacağız. 500.000 öğrencinin kırtasiye ve üniforma masraflarını karşılayacağız. Yemekhanesi olmayan okullarda kumanya dağıtımı yapacağız. Hiçbir anne okula çocuğunu yollarken, bu çocuk gününü aç mı, açıkta mı geçirecek sıkıntısı çekmeyecek. Mahalle Evlerinde ücretsiz etüt merkezleri oluşturacağız. İstanbullunun suya harcadığı parayı azaltacağız”
“SUDA İNDİRİM”
“Suda hanelere %40 indirim yapacağız. 5 yılın sonunda altyapı çalışmalarını tamamladığımızda, İstanbullu musluktan temiz su içebilecek. Üzerine basa basa söylüyorum: Bazıları çılgın fikirler peşinde koşuyor olabilir. Ama onlara hatırlatmak isterim ki, bugün bu şehirdeki her 4 gençten biri işsiz. İnsanlarımız artık iş bulma umudunu dahi kaybediyor. Biz İstanbul'da %15'lere varan toplam işsizlik oranını tek hanelere düşüreceğiz. ‘Bu iş yerel yönetimin işi değil' demeden, somut ve gerçekçi çözüm önerilerimizi ortaya koyacağız.”
NASIL BAŞARACAĞINI ANLATTI
“Peki nasıl başaracağız bunu?
1. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tüm bu bahsettiğim projelerle genişleyen hizmet ağı sayesinde 25.000 kişiye doğrudan istihdam oluşturacağız.
2. Bölgesel İstihdam Ofislerini kuracağız. İş arayan ile yatırımcıyı, işvereni buluşturacağız. Yatırımcıyı yönlendireceğiz, iş arayanı yalnız bırakmayacağız.
3. işsizliği yaratan en önemli etkenlerden olan eğitim sorununa odaklanacağız.”
“ÜRETİM EKONOMİSİNİ CANLANDIRACAĞIZ”
“Yaşam Boyu Eğitim yaklaşımı ile güncel, talebe uygun, nitelikli meslek eğitimini ücretsiz bir şekilde İstanbul'un her bölgesine yaygınlaştıracağız. İSMEK'ler daha yaygın hale gelirken birer Kariyer Danışma Merkezi'ne dönüşecek.
İstanbul'u yeni bir kavram ile Kent Enstitüleri ile tanıştıracağız. Her ilçede yeni gelişen ekonomilere uygun teknoloji, bilişim ve inovasyon içerikli, sertifikalı eğitimler düzenleyeceğiz.
4. Girişimciliği destekleyeceğiz. İstanbul'da ticaret ve iş hacmini büyüteceğiz. Kent Enstitüleri aynı zamanda girişimcilere, start-up'lara ofis imkanı ve finansal destek sağlayan merkezler olacak.
5. İstanbul Tanıtım ve Yatırım Ajansını kurarak İstanbul'u güvenli bir şekilde yatırım yapılabilir bir merkez haline getireceğiz. Çağın koşullarına uygun olarak üretim ekonomisini yeniden canlandıracağız.”
İŞ VAADİ
“Güncel saha araştırmaları ile, TÜİK, İŞKUR, yeni açacağımız İstanbul İstatistik Ofisi, SGK, Sanayi ve Ticaret Odaları, Sendikalar ile birlikte işgücünün güncel durumunu sürekli tespit edeceğiz.
Buradan 200.000 kişiye kısa vadede iş bulacağız. İstihdam demişken, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunu atlamadan değinmek istiyorum: Büyükşehir Belediyesi olarak, İstanbul'daki Organize Sanayi Bölgelerinde 5 adet İşçi sağlığı ve Mesleki Hastalıkları Tıp Merkezi açacağız. Bilgilendirme, takip, denetim ve tedaviyi bir arada yürüteceğiz. Bu şehirde Yoksulluk artık diz boyu. İstanbul'un arka sokaklarını gezdiğinizde karşılaştığınız yoksulluktan gözleriniz yaşarıyor. Böyle sosyal adalet olamaz. Yoksullar için acilen kalıcı çözümler üretmeliyiz. Bu konuyu önümüzde günlerde yapacağımız bir toplantıda çok daha detaylı olarak anlatacağım. Ama şimdi burada kısaca ana başlıklara değinmek isterim. Biraz önce söylediğim gibi, işbaşı yapar yapmaz İBB'nin Sosyal yardım bütçesini 3 katınaçıkaracağız.”
YÖNETİCİ KADROLARINA KADIN KOTASI
“Geçim Destek Paketi ile ihtiyacı olan tüm ailelerin yanında olacağız. Kuracağımız Mahalle Çözüm Merkezleri aracılığı ile kapı kapı yapacağımız tespitlerle, gerçekten ihtiyaç sahibi olan her aile bu desteğimizden fayda
lanacak. Ailedeki nüfusa göre her ay 200 liradan 2020 liraya kadar nakdi yardım yapacağız. Tüm bu sosyal yardımı hanedeki kadınlara vereceğiz. Bu şehrin kadınlarını eşit birer yurttaş olarak gören, destekleyen, sözünü, sesini, ihtiyaçlarını dinleyen, kadınlara söz veren, fırsat veren, hakkını veren bir kadın politikasını, bizzat kadınlarla birlikte inşa edeceğiz. İBB'nin Toplumsal Cinsiyete Duyarlı ne Eylem Planı var, ne de Bütçe planlaması… Biz derhal bir Eşitlik Eylem Planını uygulamaya koyacağız. Tüm yönetici kadrolarında %40 cinsiyet kotası uygulayacağız. Mecliste ve yönetimde kadınların, çocukların, engellilerin aleyhine bir tek karar dahi alınmayacak.”