Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (Türkiye İMSAD) düzenlediği "Gündem Buluşmaları" toplantısı kapsamında gerçekleşen ve Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın moderatörlüğüyle yapılan Dış Ticarette Tehditler ve Fırsatlar başlıklı oturumda, çeşitli değerlendirmelerde bulundu.
Türk Eximbank’ın reel sektörle sıkça buluşarak çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Yıldırım, Türkiye’nin ekonomik dalgalanmaları ihracat pazarlarında daha aktif olarak fırsata çevirebileceğine dikkati çekti.
Türkiye ekonomisinin kısa vadede yaşadığı problemleri göz ardı etmediklerini söyleyen Yıldırım, “Hata yaparsak bedelini ödeyerek yola devam ediyoruz ama biliyoruz ki uzun vadede çok daha iyisini yapabiliyoruz. O nedenle Trump’ın tweet attığı 10 Ağustos’tan itibaren o kurlardaki dalgalanmamız ve bu ayların her halükarda geçici olduğunu düşünerek yola devam ettik. O nedenle biz Türk Eximbank olarak ne maliyet yapısında değişim yaptık ne de miktar bazında desteğimizi değiştirdik. 2018 hedeflerimiz neyse devam ettik. 2018 için kendimize 44 milyar dolarlık bir hedef koymuştuk ve gelinen noktada bunun gerisinde kalmayacağız.” diye konuştu.
"DIŞARIDAN KAYNAĞIN MALİYETİ DAHA DÜŞÜKTÜR"
Türkiye ekonomisinin içeridekinin yüzde 40’ına yakın değeri yurt dışından kullandığını ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
“Tabii ki dışarıdan kaynak buldunuz, bu sadece matematiksel olarak bir tutardan ibaret değildir. Bunu biraz açmak lazım. İçeride olana göre bunun vadesi, mali yapısı daha uzundur. Orta-uzun vadelidir. İçeride olana göre maliyeti daha düşüktür. Türk Eximbank olarak 2017 ve 2018’de yaptığımız roadshow’larla önemli bir kaynağı ülkemize getirdik. Üstelik faiz oranlarına dokunmadan yapabildik bunu.”
"FİNANSMAN DESTEĞİNİ 48,4 MİLYAR DOLARA YÜKSELTMEYİ HEDEFLİYORUZ"
Yurt içinde yaşanan gelişmelerin ihracatçıya sunacakları finansman desteğini etkilemeyeceğine işaret eden Adnan Yıldırım, şunları söyledi:
“Yılın ikinci çeyreğinde, yurt içi iktisadi faaliyette dengelenme sürecinin başladığını görüyoruz. Büyümeye ilişkin öncü göstergeler, iktisadi faaliyette başlayan bu dengelenme sürecinin, Türk lirasındaki (TL) değer kaybı ile birlikte döviz kurlarında yaşanan oynaklık ve finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle, 2018 yılının ikinci yarısıyla 2019’un ilk yarısına kadar olan dönemi de kapsayacak şekilde devam edeceğine işaret ediyor.
Yurt dışında ve yurt içinde yaşanacak gelişmeler, misyonu ihracatı desteklemek olan Türk Eximbank’ı daha da önemli bir konuma getiriyor. Bu kapsamda Türk Eximbank olarak 2019 yılında ihracatçılarımıza sağlayacağımız toplam finansman desteğini 2018 yıl sonuna göre yüzde 10 artırarak 48,4 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için ihracatçılarımız, döviz kazandırıcı hizmet firmalarımız ve yurt dışında faaliyet gösteren müteahhitlerimize, önümüzdeki dönemde sağlayacağımız finansman desteklerini artırmaya ve çeşitlendirmeye yönelik çalışmalarla ile yeni uygulamaları devreye aldık.”
HİZMET İHRACATI VURGUSU
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Sekreteri Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye’de hizmet ihracatının hızla geliştiğini ifade ederek, yarın düzenlenecek “500 En Önemli Hizmet İhracatçısı Töreni”yle beraber, yıl sonu itibarıyla 48 milyar dolara olarak gerçekleşmesi beklenen hizmet ihracatının gündemde ön sıralara çıkacağını söyledi. Hizmet ihracatının mal ihracatına göre genel anlamda Türkiye’ye daha fazla katma değer bıraktığını ifade eden Alkin, “Önümüzdeki dönemde mal ihracatında sadece rakamı artırmanın ötesinde yeni bir vizyon kazandırmanın yanı sıra, hizmet ihracatıyla ilgili de çok ciddi işler yapılması Türkiye’ye olağanüstü bir döviz geliri kazandıracaktır diye düşünüyorum.” değerlendirmesini yaptı.
"ARTIK HAZIRLIKLARA BAŞLAMAMIZ GEREK"
Alkin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme kararının orta ve uzun vadede Türkiye ihracatına yarayacağını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye olarak biz, Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez dış politikayı farklı frekanslardan okumamız gereken bir sürecin içinden geçmemiz gerektiğini sanki fark ettik. Rusya’nın ABD’nin çekilme kararıyla ilgili tepkisi aslında şu; ‘Amerika oradan gerçekten çekilirse Ruslar da gerçekten çekilecek.’ Trump’ın tüm eleştirilere rağmen yaptığı hamle aslında 2019 itibarıyla mutabakata varılmış olan anayasa görüşmeleri açısından olağanüstü önemli bir aşama. Bunun Türk inşaat malzemesi ihracatına dönüşüyle ilgili olarak da artık hazırlıklara başlamamız gerektiği anlamına geliyor.
Çünkü 2019 Suriye’de her ne olursa olsun, kalıcı bir ateşkesten sonra önemli bir anayasa referandumu ve sonrasındaki bir genel seçimle Suriye’nin yeniden inşasının başlayacağı anlamına gelmekte. Demek ki 2019 sonundan başlayarak 2021’e kadarki bir dönem için Suriye’nin yeniden inşası sürecinde Türkiye’nin önemli bir ağırlığa sahip olması, bunun da Türk inşaat malzemesi ihracatına ciddi bir güç olarak, imkan olarak yansıması noktasında bizim bu süreci dirayetle ve kesintisiz takip etmemiz gerekiyor.”
"2018’İ 20 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE İNŞAAT MALZEMESİ İHRACATIYLA KAPATACAĞIZ"
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan ise Türkiye'nin en yüksek katma değerini üreten inşaat malzemesi sanayisinin, bu yıl ihracatta yeniden atağa kalktığını söyledi.
İnşaat malzemeleri sanayisinin, 2017 sonu itibarıyla otomotiv, tekstil ve hazır giyimden sonra en yüksek ihracat yapan üçüncü sektör olduğunu hatırlatan Erdoğan, 2014'te 22,1 milyar dolara kadar yükselen sektör ihracatlarının, daha sonra gerileyerek 2016'da 16 milyar dolara düştüğünü, geçen yıl ise tekrar yükselişe geçerek 17,3 miyar dolara ulaştığını kaydetti.
Ferdi Erdoğan bu yıla ilişkin beklentilerini şöyle sıraladı:
“2018'in 10 ayında ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21 artarak 17 milyar dolara ulaştı. 2018’i, 20 milyar doların üzerinde inşaat malzemesi ihracatıyla kapatacağız. Yıl sonunda Türkiye'nin ulaşacağı toplam 170 milyar dolarlık ihracatın 20,5 milyar dolarını, 120 milyon ton dış satışın da 35 milyon tonunu inşaat malzemeleri sektörünün gerçekleştirmesini bekliyoruz. 2019 yılı hedefimiz ise en az 22 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmektir.
Irak, Libya ve Rusya'da ulaştığımız pazarın tekrar canlanması, pazar paylarımızı tekrardan kazanmamız, yakın bölgelerimizdeki mevcut pazarlarda faaliyetlere devam etmemiz, en yüksek ihracat yaptığımız ABD ve AB ülkeleri ile ilişkilerimizin iyi sürmesi halinde 30 milyar dolarlık ihracata ulaşmamız hayal değil.”
"YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLERDE YERLİ ÜRETİM KONUSUNDA SIKINTI VAR"
Türkiye inşaat malzemeleri sanayisinin, en yüksek ihracatını ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Kanada gibi ülkelere yaptığını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“En yüksek ihracat yaptığımız ülkeler sanılanın aksine Avrupa ülkeleridir. En yüksek ihracat yaptığımız ilk 20 ülkede 6 gelişmiş ülke var. Bu 6 ülkeye 5 milyar dolar, diğer 14 ülkeye de toplamda 5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyoruz. Yani bizim önemli pazarlarımız olan gelişmiş ülkeler aslında rakibimiz değil, rakibimiz gelişmekte olan ülkelerdir. Dış pazarda Türk Malı inşaat malzemelerine çok güveniliyor. Çünkü batının standartlarıyla üretip doğunun fiyatlarıyla rekabet ediyoruz.
Küresel Rekabet Endeksi'nde yer alan 140 ülkenin 115'ine ihracat gerçekleştiriyoruz. Türkiye'de ithal malların tümü eksiksiz ve kaliteli bir şekilde üretiliyor. Sadece yüksek teknolojili ürünlerde yerli üretim konusunda sıkıntı var. Yani, içine akıl katılan malzemeler Türkiye'de yeni üretilmeye başlandı. İnşaat malzemelerinde akıllı teknolojilerin kullanıldığı alanlarda ciddi yatırım fırsatları bulunuyor, kamunun da yönlendirmesiyle bu alanda yatırım yapanlar, milli ekonomimiz ve sektörümüze önemli kazanımlar sağlayacaktır.”
Erdoğan, inşaat malzemesi ürünlerine uygulanan tarife dışı engellerin yakından takip edilmesi halinde ihracatın kolaylaşacağını da sözlerine ekledi.