ABD-Çin ticaret savaşında yumuşama meydana geldi. Ancak Çin ekonomisinin iç tüketim kaynaklı olarak hız kesmekte olduğuna ilişkin veriler açıklandı. İç talebi artırmak üzere muhtemelen Çin Merkez Bankası faiz oranlarını gevşetebilir ve likidite miktarını artırabilir.
-Büyük ekonomiler içinde en sağlamı görülen ABD’nin büyümesinde de düşüş bekleniyor. FED hem Başkan Trump’ın baskıları hem de ekonomik gerekçelerle faiz artırımına ara vermeye hazırlanıyor. FED’in toplantısını 19 Aralık Çarşamba günü yapacak. Faiz artırımında duracağı bu toplantıda tescil edilirse altının daha güçlenebileceği bir kapı açılabilir.
-Dolar karşısında normalde değerlenmesi gereken büyük para birimi Euro. Ancak ondan da şimdilik umut yok. Avrupa Merkez Bankası da 2011’den beri sürdürdüğü parasal genişlemenin ikinci ayağını geçen hafta sonlandırma kararı aldı. Ama Euro Bölgesi’nin büyüme oranı da aşağı yönlü revize edildi, enflasyonu da.
2019 EURO YILI DEĞİL
-Faiz artırımı şimdilik gündemde yok ve belki gelecek yılın sonunda bir tane olabilir. Avrupa ekonomilerinin durumu ABD’ye göre de Çin’e göre de daha zayıf. Brexit henüz sonuçlanmadı. İtalya ve Fransa ekonomileri sorunlu ve hepsinden önemlisi motor görevi yapan Alman ekonomisi de zayıflıyor.
-Böyle bir ortamda faiz artırımlarına ara vermeye bağlı olarak zayıflaması gereken dolar gücünü koruyor. Bu nedenle Dolar Endeksi zayıflama ihtimalinin fazla olduğu bir haftada yüzde 1’e yakın değer kazandı.
-Böyle bir tablo 2019’un Euro yılı olacağı tahminlerini şimdiden boşa çıkardı. Ne yılı olacağı belli değil ama öne çıkan Euro geriye düştü. Parasal genişlemenin sonlandırılıp faiz artırımlarının başlamasıyla euronun güçleneceği bekleniyordu. Zayıf büyük paralar karşısında dolar göreceli olarak güçlü kalmaya devam edebilir.
-Dünya ekonomisi sancılı bir dönemde ve karnı ağrıyor. İşin nereye gideceği de kestirilemiyor. Piyasalardaki karışıklık bundan.
ALTERNATİF GELİŞEN ÜLKELER
-Alternatifsizlik gelişmekte olan ekonomileri gelecek yıl zaman zaman öne çıkartabilir. En azından bu yıldan göreceli olarak daha iyi performans gösterebilirler. Sermaye akımlarında buna göre belki biraz daha güçlenme olabilir, ya da en azından zayıflama olmaz. Ne de olsa ABD ve Avrupa faiz artırımında ayakları frende olacak.
-Böyle bir konjonktürden Türkiye’nin ne ölçüde yararlanacağını ise ekonomide atacağı adımlar belirleyecek. Bu adımlar da muhtemelen yerel seçimler sonrası gündeme gelecek.
SALLAN YUVARLAN YILI BİTİRİRİZ
-Aralık ayı ortasını geçtik. Dış piyasalar tatil moduna girdi gibi. Bizim de yıl sonu bilanço hesaplarımız var. Sallan yuvarlan yılı böyle tamamlayabiliriz.
-Ocak ayında ise yurtiçi piyasaların dikkatleri öncelikle enflasyon oranına, sonra hükümetin harcama teşviklerini devam ettirip ettirmeyeceğine ve seçim öncesinde faiz indirimine gidip gitmeyeceğine çevrili olacak.
-Harcama artışları, bütçe disiplinini bozucu kararlar, faizlerin suni bir şekilde indirilmesi çabaları gündeme gelirse piyasalarda ekstra bozulmalar görülebilir.
POZİSYON DEĞİŞTİRME
-Bu durumda Türkiye piyasaları gelişmekte olan piyasalardan negatif ayrışır. Seçim kampanyasını piyasaları sarsmadan götürmek, hükümetin becerisine ve tercihlerine kalmış durumda.
-Bu ihtimalin gündeme geleceğine inananlar ve seçim sonrasının riskini almak istemeyenler, muhtemeldir ki pozisyonlarını değiştirmeye başladılar. Bu eğilim asıl da ocak ayında etkili olabilir.