Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 2001'de Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Bölge Müdürlüğünde çalışan memur, Ambarlı Liman Başkanlığına geçici olarak görevlendirildi.
Annesinin ağır hasta olmasını gerekçe göstererek geçici görevlendirmenin sona erdirilmesini isteyen memur, 13 Kasım 2001, 14 Mart 2003 ve 1 Ekim 2003 tarihlerinde başvuruda bulundu.
Başvurular sonrasında idarece, 11 Ekim 2003'te geçici görevlendirme iptal edildi. Bu sırada, bazı davranışları nedeniyle memur hakkında amiri tarafından şikayette bulunuldu. Savunması alınan memur, devlet memuruna yakışmayan tutum ve davranışlarda bulunduğu bildirilerek 6 Şubat 2006'da ikaz edildi, bir gün sonra ise tekrar Ambarlı Liman Başkanlığına görevlendirildi.
Memur, söz konusu görevlendirmenin iptali istemiyle dava açtı. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, 2007'de verdiği kararla idari işlemi iptal etti. Memurun annesi ise 15 Aralık 2008'de yargılama sürdüğü sırada hayatını kaybetti.
İlk derece mahkemesinin kararı idare tarafından temyiz edildi. Danıştay 5. Dairesi mahkeme kararının bozulmasına hükmetti. Memurun, karar düzeltme talebi de reddedildi.
Bozma kararına uyan mahkeme, 4 Kasım 2011'de davayı reddetti. Memurun, temyiz ve karar düzeltme talepleri kabul edilmedi.
Başvurucu memur, mahkemenin gecici görevlendirmenin iptaline yönelik 2007'de verdiği karardan sonra üst üste iki kez aynı yere görevlendirilmesinde idarenin hizmet kusuru olduğunu ileri sürerek idare aleyhine tam yargı davası açtı. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, 2009'da davayı kısmen kabul ederek başvurucuya bin lira tazminat ödenmesine hükmetti. Kararda, idarenin başvurucunun annesinin hayati derecedeki sağlık sorunlarını bilmesine karşın hukuka aykırı olduğu yargı kararıyla saptanan bir işlemle başvurucuyu ikinci kez görevlendirmesinin hizmet kurusu teşkil ettiğini vurguladı.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2010'da kararı hukuka uygun bularak idarenin itirazını reddetti.
Yaşanan sürecin ardından memur, Anayasa Mahkemesine 26 Şubat 2014'te bireysel başvuruda bulundu. Başvurucu, hukuka aykırı görevlendirmenin iptal edilmemesi nedeniyle bakımını yapamadığı annesinin vefat ettiğini belirterek aile hayatına saygı ve yaşam haklarınının, kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürdü.
Yüksek Mahkeme, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine, başvurucuya 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
KARARDAN
Kamu görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesindeki takdir yetkisi kullanılırken aile hayatına saygı hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerin de dikkate alınması gerektiğine işaret edilen kararda, naklen atama işlemine tabi tutulan kamu görevlisinin menfaatleri ile idarenin ihtiyaçları arasında makul bir dengenin gözetilmesi vurgulandı.
Başvurucunun annesinin ağır hasta olduğuna dair sağlık raporlarını idareye sunduğunun hatırlatıldığı kararda, sağlık mazereti hakkında idarenin bilgisinin olduğu ifade edildi.
Kararda, hasta ve bakıma muhtaç annesine bakabilmesinin ve onun gündelik ihtiyaçlarını giderebilmesinin kolaylaştırılmasının, bu husustaki hukuki ve fiili engellerin ortadan kaldırılmasının, aile hayatına saygı hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerin bir gereği olduğuna dikkat çekildi.
Başvurucunun görev yerinin değiştirilmesine ilişkin tasarruflarda bulunulurken devletin bu yükümlülüğüne de yeterli ölçüde ağırlık verilmesi gerektiğinin bildirildiği kararda, bu yükümlülüğün başvurucunun görev yerinin hiçbir koşulda değiştirilemeyeceği anlamına gelmediği, idare tarafından ortaya konulan gerekçeler ve derece mahkemelerinin bu gerekçelerle ilgili değerlendirmelerinin önem taşıdığı belirtildi.
Kararda, başvurucunun görev yerinin değiştirilmesinin gerekçelerinden birinin de amirine karşı devlet memuruna yakışmayan tutum ve davranışlarda bulunduğu iddiası olduğu anımsatıldı.
"YETERLİ GEREKÇE ORTAYA KONULMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR"
Görevlendirme işlemine karşı açılan iptal davasında derece mahkemesince başvurucunun daha önce devlet memuruna yakışmayan tutum ve davranışlarda bulunması nedeniyle yazılı ikaz edildiği göz önünde bulundurularak davanın reddedildiğinin aktarıldığı kararda, "İptal davasına bakan derece mahkemesince başvurucunun annesinin sağlık mazeretine yönelik olarak hiçbir değerlendirme, açıklama ve tartışmada bulunulmadığı, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiaları hakkında ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulamadığı anlaşılmıştır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Başvurucunun, iptal davasına ilişkin yargılama sürecinde tam yargı davasının lehine sonuçlanmış olduğunu, tarafına tazminat verilmesine hükmedildiğini bildirmesine rağmen derece mahkemesinin karar gerekçesinde bu hususa yönelik bir inceleme yapılmadığının ifade edildiği kararda, şu tespitlere yer verildi:
"Olayda başvurucunun annesinin sağlığıyla ilgili mazeretine rağmen başka bir yere görevlendirilmesine ilişkin işlem, bu işleme karşı açılan iptal davasında hukuka uygun kabul edilirken bu işlem dolayısıyla açılan tam yargı davasında ise hukuka aykırı bulunmuştur. İptal davasına bakan mahkemenin tam yargı davasının sonucundan bilgisi bulunmasına karşı bu konuda hiçbir tartışma yapmadığı ve bir gerekçe ortaya koymadığı vurgulanmalıdır. Tüm bu nedenlerle derece mahkemesi karar gerekçesinin görevlendirme işlemiyle güdülen kamu yararı meşru amacı ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında adil denge kurulmasına yönelik ilgili ve yeterli unsurlara sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bireysel başvuruya konu olayda aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin kamu makamlarınca yerine getirilmediği sonucuna varılmıştır."