Son iki yıldır sürekli gerileyen borsadaki spor endeksi 2017’de dolar bazında yüzde 14.8, 2018’de yüzde 67 değer kaybetti. Bu büyük değer kaybı, kulüp hisselerine yatırım yapanlar açısından kâbus gibi. Borsa endeksinin çok üzerinde gerçekleşen bu kayıplar, aslında kulüplerin mali performanslarının bir yansıması.
Spor kulüpleri piyasa değerlerinin de üzerinde borçlanmış durumda. Türkiye Sermaye piyasaları Birliği’nin (TSPB) düzenlediği Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin “Sporun Geleceği Aydınlık mı?” panelinde sektörün durumu tartışılırken, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, bu tablonun değişmesi için baştan aşağı her şeyin değişmesi gerektiğini söyledi. Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman ise kulüplerin ekonomik durumlarının düzelmesi noktasında devlet ve bankaların önemine değinerek: “Borç yapılandırılmasında siz nefes alabiliyorsunuz. Borç yapılanmasına paralel bütçe ve kulüplerin neyi nasıl harcayabileceği bir yapının ortaya konması lazım. Sadece borç yapılandırılması yaparsanız 6 ay sonra başa dönersiniz” diyor.
Toleranslar azalmalı
Bugüne gelinmesinde toleranslı davranılmasının etkisi olduğu ortada. Kulüplerin mevcut bilançoları ile aldıkları banka kredileri göz önünde bulundurulduğunda bankaların da toleranslı davranmalarının sektörde borçlanma ile yatırımın önünü açtığını görüyoruz. Sektör açısından en büyük sorun kısa vadeli yükümlülüklerin çok yüksek olması ve ödenen faizler.
4 büyük kulübün 4.4 milyar TL toplam varlığı bulunurken, 7.4 milyar TL borcu bulunuyor. Bu borçların 4 milyar TL’si kısa vadeli ve 4 büyük kulübün aktif büyüklüğü kadar. Son açıklanan bilançoya göre zarar ise 832 milyon TL.
‘Spora’ özel değil
Spor Kulüplerinin içerisinde bulunduğu durum aslında birçok özel sektörün yaşadığı sarmal. Büyümek için aşırı borçlanmaya giden, bunu da döviz kredileri ile yapan şirketler, kurun artışı ile konkordato ilan etmeye başladı. Şirketlerin ucuz olması nedeni ile döviz kredilerine yönelmeleri, tahmin edilemeyen bir kur artışı karşısında şok maliyetlerle karşılaşmalarına neden oldu. TL geliri olup, döviz kredisi alan şirketler, döviz kredisi alarak yurt içerisine vadeli satış yapan şirketler toparlanmakta zorlandı.
YABANCIDAN GÜÇLÜ ALIM
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından haftalık menkul kıymet istatistikleri açıklandı. Buna göre, yurt dışında yerleşik kişiler, 9 Kasım haftasında net 151,4 milyon dolarlık hisse senedi, 447,9 milyon dolarlık Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) ve 28 milyon dolarlık Şirket Borçlanma Senetleri (ŞBS) aldı. Merkez Bankası’nın verilerine göre, yabancılar geçen hafta net 599 milyon dolarlık menkul kıymet aldı.
Halk dolar alıyor
Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 9 Kasım haftasında 676 milyon dolar arttı. Merkez Bankası tarafından Perşembe günü yayınlanan haftalık bilgilere göre yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı aynı dönemde altın hariç 484 milyon dolar arttı. Öte yandan TCMB’nin Kasım ayı beklenti anketine göre 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 17.03’ten yüzde 17.38’e yükseldi. Enflasyondaki artış beklentisinin sınırlı olması dikkat çekiyor.
Dolar kuru yerli yatırımcıların almasına rağmen düşüşünü sürdürüyor. Dolar/TL için yabancı raporlarda uzun vadeli düşüş eğilimini sürdürüyor yorumlarını görmeye devam ediyoruz. Hazine yılbaşından bu yana yurtdışı piyasalardan 7,7 milyar TL borçlandı.
Maliyetler arttı
Türkiye’nin toplam borç stoğu, 456,9 milyar dolar. Bunun 139 milyar dolarını kamu, 317 milyar dolarını ise özel sektör borcu oluşturuyor. 2017 yılından bu yana toplam borcun yüzde 30’u kamuya, yüzde 70’i ise özel sektöre ait. Türkiye’nin borçlarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 2010 yılında yüzde 37 seviyesinde iken bugün yüzde 51 seviyesinde. Dolar kurunda ve faizlerde yaşanan yükseliş borçlanma maliyetlerini artırdı. Şirketler de bununla baş etmekte zorlanıyor. Kontrolsüz büyüme, borç sarmalında şirketlerin dönmelerine neden oluyor. Zeynep Aktaş / Milliyet