Eylül ayı ortasından itibaren yükseltilen faizlerin, açıklanan Yeni Ekonomik Programın ve kredi yeniden yapılandırmalarının etkisiyle finansal piyasalarda hava döndü. Ekim ayında buna Rahip Brunson’ın serbest bırakılmasıyla ABD ile gerginliğin azalması izledi. Kasım ayında da hem Suriye’de stratejik kazanımlar hem de İran’a yönelik ABD ticari yaptırımlarından Türkiye’nin muaf tutulması söz konusu oldu. Yaşanan şoklar karşısında eylül ortasında insiyatif alana kadar işler nasıl ters gittiyse son 1.5 ayda da pozitif seyrediyor. Bunun sonuçlarını finansal piyasalarda net bir şekilde görüyoruz.
İNDİRİME SINIRLI KATILIM
-Net biçimde henüz göremediğimiz alan ise enflasyon. Dün açıklanan ekim ayı rakamları ülke çapında hükümetin öncülüğünde düzenlenen yüzde 10 indirim kampanyasına katılımın sınırlı kaldığını gösteriyor.
-Çünkü aylık tüketici fiyatları yüzde 2.67 arttı. Yıllık enflasyon da yüzde 25.24’e yükseldi. Fiyatı düşen tek mal grubu ulaştırmaydı. Orada da ağırlık kamu kuruluşunda.
-Üstelik bu fiyat artışı dolar kurunun TL karşısında yüzde 7.8 gerilediği bir ayda gerçekleşti. Euroda TL’ye karşı yüzde 10.1 düştü. Yani enflasyona kurdan gelen baskı bir ölçüde hafifledi. Ancak bu durum henüz tüketici fiyatlarına yansımadı.
TAZE MEYVE SEBZEDE % 50 ARTIŞ
-Gıda ve alkolsüz içecekler gurubu da yüzde 3.22 artış ile enflasyonu yukarı çekici etki yaptı.
-Bu grubun içinde özellikle taze meyve ve sebze fiyatları aylık yüzde 4.24, yıllık yüzde 49.82 ile en yüksek artışı yaptı. Yani taze meyve ve sebze ürünleri son bir yılda yarı yarıya arttı. Bu gerçekten çok yüksek bir artış.
-Bu artışta gübre, mazot, ilaç, tohum gibi ithal girdisi yüksek ürünler etkili. Ama aynı zamanda elektrik gibi yüksek zam yapılan girdiler de var.
-Bir de tabii, taze sebze ve meyve üretimi bu yıl iyi gitmiyor. Buradaki azalma da geçen hafta TÜİK tarafından yüzde 2’ye yakın tahmin edilmişti. Nüfus artıyor ve bu yıl ağırladığımız turist sayısı 10 milyon daha fazla. Arzdaki azalma maliyet artışlarıyla birleşince yüzde 50 gibi yüksek oranlı bir yıllık artışla karşı karşıya kaldık.
ÜRETİCİ FİYATLARI AŞAĞI YÖNLÜ
Tüketici fiyatlarındaki bu gelişmeye karşılık üretici fiyatları tarafı daha umut verici. Hatta eylül ayında görülen yüzde 46.15’lik yıllık üretici fiyat artışı en kötünün geride kalmış olabileceğine işaret ediyor. Çünkü ekim ayı gerçekleşmesi yüzde 0.91 ile enflasyon yıllık bazda yüzde 45.01’e geriledi. Kur da gerileme eğiliminde olduğundan üretici fiyatları yönünü aşağıya çevirmiş olabilir. Ekimden itibaren başladığı düşüş eğilimini gelecek aylarda da sürdürebilir.
-Üretici fiyat artışlarının hız kaybetmesi ve yönünü aşağı çevirmesi aynı zamanda tüketici fiyat artışları üzerindeki baskının da hafiflemesi anlamına geliyor. Aradaki makas açılırken şimdi daralıyor.
-Üretici tarafında umutlu olabileceğimiz bir gelişme de petrol fiyatlarının düşüş eğiliminde olması. Geçen ay 86 dolara kadar çıkan Brent petrol fiyatı gevşemeyle 72 dolara indi. İran’ın ABD ambargosuyla piyasadan çekilmesinden doğacak arz açığını Suudi Arabistan ve Irak doldurdu gibi. Dünya büyümesi de aşağı yönde revize edildi. Dolayısıyla petrolün dış fiyatındaki hızlı artış ve TL’nin sert değer kaybı geçmiş dönemde fiyat endekslerine yansıdı, üretici fiyatlarını son 15 yılın en yükseğine taşıdı.
-Üretici fiyatları arasında son bir yılda en yüksek artış da yüzde 153.45 ile ham petrol ve doğalgazda yaşandı. Kok ve rafine edilmiş petrol ürünleri de yüzde 110.42 arttı. Elektrik fiyatlarındaki artış da yüzde 82.87 oldu. Elektrikte birikmiş zamların önemli bölümünün yapıldığını varsayıyoruz. Hem kur hem de dış fiyatlardaki azalmadan dolayı petrol ve gaz fiyatlarının bundan sonra enflasyonun artışına değil düşüşüne katkı vereceğini tahmin ediyoruz.
TASARRUF DÜNYASINDA EĞİLİMLER TERS YÜZ OLDU
-Ağustos sonuna kadar döviz ve altın yüksek kazançlar sağlıyor, buna karşılık TL yatırım enstrümanları kaybettiriyordu. Eylül ayı geçiş dönemi oldu. Ekim ayı ile birlikte yeni tablo ortaya çıktı. Artık döviz ve altın kaybettiriyor, TL yatırım araçları ise kazandırmaya başladı. Bunun bir tablosu bitişikte yer alıyor.
-Döviz ve altındaki ekim ayı reel kayıpları yüzde 10 civarında ve çift haneli. Borsanın kaybı da çift haneli olmaya devam etti. Yıllık bazda ise sanayi hisselerinin kaybı ile banka hisselerinin kaybı arasında 20 puanlık fark oluştu. Banka hisselerindeki kayıp yüzde 49’a ulaştı.
TL’nin enflasyondan arındırılmış değer kazanımı ise yüzde 7. Artan faiz oranlarına karşılık enflasyonun daha yüksek çıkmasının etkisiyle henüz reel bir kazanç ortada yok. Faizli enstrümanların kaybı yüzde 1’e yakın.