ABD yönetimi, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a yönelik ithamlara rağmen Riyad ile işbirliğini sürdürme mesajı veriyor.
Önceki gün Veliaht Prens, ABD Başkanı Trump’a Evanjelist Hıristiyanlık konusunda danışmanlık yapan bir grubu Riyad’da kabul edildi. Heyette İsrail vatandaşlarının da yer alması İsrail ile Suudi Arabistan arasında gelişen ilişkilere bir işaret olarak algılandı. Evanjelist grubun ziyaret ile ilgili yaptığı açıklamada, Veliaht Prens’in ilk kez Amerikalı Evanjelistleri kabul ettiği belirtildi. ABD’de Trump destekçisi olarak bilinen bu grup, geçen dönemde Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi’ye ziyarette bulunmuş ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne de gitmişti.
‘İSRAİL’İN GAYRİRESMİ TEMSİLCİLERİ’
Grup, Ortadoğu’da yaşayan Hıristiyanların durumunun iyileştirilmesini hedeflediklerini söylüyor. Grup sözcüsü Johnnie Moore, Kaşıkçı cinayeti ve diğer insan hakları ihlallerinin de Prens ile görüşüldüğünü kaydetti. Evanjelist gruba, siyasi stratejist olan, ancak şimdi İsrail’de yaşayan ve İncil’deki kehanetlerle ilgili kitaplar yazan Joel Rosenberg liderlik etti. İsrail’de yayınlanan Jerusalem Post gazetesi ise heyetin, İran’a karşı Suudi Arabistan ile işbirliği yapmak isteyen İsrail hükümetinin gayriresmi temsilcileri olduğunu yazdı. Sözcü Moore, İsrail’i temsil etmediklerini, gezinin de Beyaz Saray tarafından organize edilmediğini belirtti. Moore, Beyaz Saray’a danışmanlık yapan Evanjelistler arasında yer alıyor.
NETANYAHU: İRAN, KAŞIKÇI CİNAYETİNDEN DAHA ÖNEMLİ
BULGARİSTAN’a ziyarette bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesini kınarken bölgenin karşı karşıya olduğu daha büyük problemin İran olduğunu savundu. Netanyahu bu açıklamayı, Bulgar, Yunan, Romanya ve Sırp liderlerinin Varna’da buluşması dolayısıyla yapılan basın toplantısında yaptı. İsrail’in güvenlik kabinesinden bir bakan da Netanyahu’dan önce benzer bir açıklama yapmıştı. Enerji Bakanı Yuval Steinitz, İsrail radyosu 102 FM’e verdiği demeçte, Kaşıkçı cinayeti için “Bu alçakça bir eylem, her türlü kınamayı hak ediyor” demişti. Steinitz, İran’ı ‘İsrail’in varlığına yönelik bir tehdit’ olarak göstermiş ve “Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri son yıllarda İran’ın yayılmacılığına ve nükleer tehdidine karşı bizim müttefikimiz oldular” ifadesini kullanmıştı.