"Suudi Arabistan'ın açıklamasından kısa bir süre sonra 1,3 milyon takipçisiyle paylaştığı tweet'inde, Kahtani 'efendileri' olarak bahsettiği Kral ve Veliaht Prens'e minnettar olduğunu yazdı.
"ABD istihbarat yetkilileri onu tutuklamak için Suudi Arabistan'a götürmek üzere tuzak kurulduğunu söylediklerinde, Kahtani Kaşıkçı'ya önerilerde bulunmuştu ve bu yaz onu Suudi Arabistan'a dönmeye ikna etmeye çalışmıştı.
"Kahtani geçen yıl attığı ve görevden alınmasının ardından şu an çokça paylaşılan tweet'inde şunları söylüyordu: Emir ya da yönlendirme olmadan kendi başıma hareket edebileceğimi sanıyor musun? Ben bir çalışanım ve Kral ve Veliaht Prens'in emirlerinin güvenilir bir uygulayıcısıyım."
Washington Post gazetesi, görevden alınan bir diğer isim olan Suudi istihbarat şefi Ahmet el Asiri'nin bu göreve gelmeden önce, Riyad'ın Yemen'de yürüttüğü savaşın sözcüsü olduğunu yazdı.
Gazetede dikkat çeken bir diğer detay ise, konuyla ilgili yakın bir isme dayandırdıkları, Türk yetkililerin elinde bir ses kaydı olduğu iddiası.
"Konuyu yakından bilen bir kaynağa göre, Türk yetkilileri gazetecinin Suudi ekip tarafından öldürüldüğünü ve parçalandığını kanıtladığını söyledikleri ses kaydını CIA yetkililerine dinletti. Bu kayıt doğrulanırsa, Kaşıkçı'nın ölümünün bir kaza olduğuna ilişkin Suudi açıklamasını Beyaz Saray'ın kabul etmesi zorlaştırabilir."
NEW YORK TİMES
ABD merkezli New York Times gazetesi ise, Suudi Arabistan'ın yürüttüğü soruşturmaya yakın bir Suudi yetkilinin Cemal Kaşıkçı'nın ölümüne yol açan olaylarla ilişkin açıklamalarına yer verdi.
Soruşturma sürdüğü için ismini vermek istemeyen bu yetkili, Suudi Arabistan'ın yurt dışında yaşayan muhaliflerin dönmesini emrettiğini, Kaşıkçı'nın 2 Ekim'de İstanbul'daki başkonsolosluğa gideceği öğrenildiğinde, istihbarat şefi Ahmet el Asiri'nin onunla yüzleşmeleri için 15 kişilik bir ekip hazırladığını söyledi.
Ancak onu Suudi Arabistan'a döndürmek için verilen emir bir yetkiliden diğerine iletilirken yanlış yorumlandı ve Kaşıkçı bu kişileri karşısında gördüğünde karşılıklı meydan okuma başladı.
Yetkilinin anlattıklarına göre Kaşıkçı kaçmaya çalıştı, Suudi yetkililer onu durdurdu, yumruklar havada uçuştu, Kaşıkçı bağırdı ve yetkililerden biri onun boğazını sıkınca ölümüne yol açtı.
Yetkili, "Olan biten hiç de uzun sürmedi" dedi.
Yine bu anlatıma göre daha sonra yetkililer, önceden tanıdıkları yerel bir kişiye kurtulması için cesedi verdi, dolayısıyla yetkililer cesedin nerede olduğunu bilmiyorlar.
New York Times gazetesi, Türk basınının paylaştığı 15 kişilik ekipteki çoğu kişinin Suudi ordusu ya da güvenlik güçlerinde çalıştığını belirlediklerini ve en az dördünün Veliaht Prens'in korumaları olarak onunla seyahat ettiğini yazdı.
BBC
BBC Arapça Servisi ise, Türk basınının Cemal Kaşıkçı'yı öldürmekle suçladığı 15 kişilik ekipte bulunduğunu söylediği Maher Abdülaziz Mutreb'in, Suudi devleti adına casus yazılım teknolojisi kullanmak için eğitildiğini ortaya çıkardı.
BBC'ye konuşan bir kaynak, eğitimcilerin sürekli mutsuz göründüğü için onu "karanlık yüz" olarak adlandırdığını söyledi.
Suudi hükümetine şirketi aracılığıyla casus yazılım teknolojisi pazarlayan bu kişi, Mutreb'in 2011 yılında iki hafta boyunca Suudi vatandaşlarının telefon ve bilgisayarlarına saldırı düzenleyebilmek için eğitim aldığını söyledi.
Riyad'ın dışındaki bir askeri yerleşkede verilen eğitim sırasında Mutreb'in "gelip gittiğini" ve "neredeyse hiç konuşmadığını" söyleyen söz konusu kişi, "Teknik konularda özellikle yetenekli olan insanlardan biri değildi" dedi.