Financial Times'taki başyazı, Pastör Andrew Brunson'ın Türkiye'de cezaevinden çıktıktan sonra 24 saat içinde kendisini Oval Ofis'te ABD Başkanı Donald Trump'ın karşısında bulduğunun hatırlatılmasıyla başlıyor.
Gazeteye göre Brunson'ın serbest bırakılması, Washington ile Ankara arasındaki "hayati" ilişkide yeni bir başlangıç için önemli bir fırsat.
İki ülkenin kaygıları
Başyazıda, ABD-Türkiye ittifakını tehdit eden olaylar zincirinin 2016'daki 15 Temmuz darbe girişimi ile başladığı yorumu yapılıyor. Türkiye'nin Fethullah Gülen'e yönelik suçlamalarının, Brunson davasının, ABD'nin Türkiye'ye yönelik ekonomik yaptırımlarının ve Türk Lirası'nda bu yıl gözlenen çöküşün hatırlatıldığı yazı şöyle sürüyor:
"Sayın Brunson'ın serbest bırakılması Washington ile Ankara arasındaki tüm sorunları çözmüyor. Erdoğan yönetimi, ABD'nin Suriye'de Kürt savaşçılara desteği yüzünden hala öfkeli. Türkler bu savaşçıların Türkiye'deki Kürt teröristlerin müttefikleri olduklarında ısrarcı.
"Amerikalılar da Sayın Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile flörtü nedeniyle kaygılı. Erdoğan'ın Rusya'dan savunma sistemi alma kararına da öfkeliler. Bu Washington tarafından NATO üyeliğiyle çelişen bir karar olqrak görülüyor ve Türkiye'ye yönelik yeni ekonomik yaptırımları tetikleyebilir. Türk şirketleri de, ABD önümüzdeki ay İran'ın ekonomik tecridini sıkılaştırdığında yeni Amerikan yaptırımlarına maruz kalabilir. Bu arada Sayın Erdoğan'ın ülkesinde giderek otoriterleşen tavrı - ki bu kitlesel şekilde memurların görevden alınmalarını, gazetecilerin de tutuklanmalarını içeriyor - ABD'de tepki çekiyor."
'Umutlu olmak için bazı nedenler de var'
Financial Times, tüm bu sorunları sıraladıktan sonra, "Onların hepsinin üstesinden gelmek mümkün olmayabilir ama umutlu olmak için bazı nedenler de var" diyor. Buna gerekçe olarak; "Brunson'ın serbest bırakılması ile ABD'de evangelist seçmenlerin çok önem verdikleri bir adaletsizliğin son bulmasını" ve "Suriye'deki savaşta sonunda belki de sona yaklaşılmasını, dolayısıyla da ABD'nin Kürt isyancılara desteğininin daha az önemli bir konuya dönüşebilmesini" gösteriyor.
"ABD-Suudi Arabistan ilişkilerideki kriz tehdidi Trump yönetimini, bir diğer önemli bölgesel güç olan Ankara ile ilişkileri geliştirmeye teşvik etmeli" diyen gazete, Türkiye'deki borç krizini de hatırlatıyor. Ankara'nın Washington'da iyi niyete ihtiyaç duyduğunun altını çizerek...
Türkiye ve ABD'ye çağrılar
Başyazı şu satırlarla noktalanıyor:
"Bununla birlikte ABD ve Türkiye eğer ilişkilerini yeniden inşa etmek istiyorlarsa kendilerini dizginlemeli. Tercihen, Türk hükümeti Rusya'dan silah alma kararını gözden geçirmeli. Türkiye bu konuda ısrarcı olsa bile Trump yönetimi yeni bir dizi ekonomik yaptırımdan kaçınmalı.
"Erdoğan hükümetinin de, Amerika'nın Suriye'deki Kürtlere yardımı ile ilgili olarak daha anlayışlı bir tavır benimsemesi iyi olacaktır. Özellikle de ABD, terör tehditleriyle yüzleşen Türkiye'yle istihbarat alanında işbirliği yapmaya devam ederse...
"Bu tür bir dizginleme ne Sayın Erdoğan ne de Sayın Trump için kolay bir şey. İkisi de çabuk etkilenip aniden değişebilen duygusal liderler. Ancak şimdi biraz pragmatik olmaları ve dikkatli bir şekilde diplomasiye başvurmaları ikisinin ülkelerinin de çıkarına olacaktır."