Hürriyet, Kanal D ve CNN TÜRK Ankara Temsilcisi, TV programcısı Hande Fırat, Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığına başladı. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile FaceTime üzerinden kurduğu bağlantı darbe girişiminin kırılma noktası olan ve bu gazetecilik başarısı dünyada geniş yankı uyandıran Hande Fırat, Hürriyet'teki ilk yazısında okurlarına 'Merhaba' dedi.
İşte Fırat'ın ilk köşe yazısı:
- SEVGİLİ Hürriyet okurları...
Bundan böyle her çarşamba ve cumartesi tam da bu köşede buluşuyoruz.
Yoğun ülke gündemi, Ankara kulisleri, siyasilerin görüşleri, zaman zaman insan hikâyeleri...
Yani kısacası...
Düne, bugüne göz atıp yarın(lar)a notlar düşeceğiz.
BAKANLAR KURULU’NDA AF SUNUMU
İLKESİNİ birçok kez dile getirdi...
“Devlet kendisine karşı işlenen suçlarda af yetkisini kullanabilir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aslında af konusunda çok net bir yerde duruyor.
Merak edilen, bu ilkeden taviz verilip verilmeyeceği...
Kızılcahamam kampında Cumhurbaşkanı “Geçmişte birçok af çıkarıldı. Affı çıkaranlar ‘Bu aftan ne kadar siyasi rant elde ederiz’ diye düşündüler. Biz böyle düşünemeyiz. Cezaevlerini boşaltmak için af çıkarılmaz” dedi.
*
Bu sözlerinin arkasında aslında bir çalışma var.
Adalet Bakanlığı’nın yaptığı çalışma.
Edindiğim bilgilere göre son Bakanlar Kurulu toplantısında Bakanlık kapsamlı bir sunum yaptı.
Özal döneminden beri çıkan aflar ve sonuçları sıralandı.
Üstelik bir de istatistiki bilgi verildi. Buna göre çıkarılan aflar hiçbir zaman suç oranını düşürmemiş, aksine af çıktıktan sonra suç oranlarında artış gözlenmiş.
Sunumda suç kategorileri de 10 başlıkta (terör, hırsızlık, cinayet gibi) toplanmış. Şimdi dönüyoruz Cumhurbaşkanı’nın dile getirdiği “Devlet kendisine karşı işlenen suçlarda af yetkisini kullanabilir” ilkesine.
Kabine toplantısındaki sunumdan yola çıkarak, terör dışındaki suçlar bireye karşı.
Yani MHP’nin teklifi hayata geçerse, Cumhurbaşkanı’nın dile getirdiği ilkeye tamamen ters bir adım atılmış olacak.
Kısacası...
MHP’nin teklifi ve ısrarı, hükümeti içinden çıkılması zor bir tablo ile karşı karşıya bırakmış durumda.
*
Kulislerde MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bir düzenleme yapılması konusunda ısrarcı olduğu, daha önce bir televizyon programında “Bunlar ülkü ve ülke sevdalısı olan insanlardır” dediği Kürşat Yılmaz ve Alaattin Çakıcı ile ilgili hassasiyetinin de sürdüğünü belirtiliyor. Üstelik yargılanmalarında FETÖ’nün parmağı olduğu iddiasının da görüşmelerde dile getirildiği anlatılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmada, “Adalet Bakanımıza gerekeni söyledik, çalışmalarınızı yapın. Yapabilecek bir şey varsa değerlendirelim” demişti.
Şimdi Adalet Bakanlığı’nın infaz sürelerinin kısaltılması durumunda nasıl bir tablo ortaya çıkabileceği üzerinde çalıştığı belirtiliyor.
Ancak yine Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle “Ölçü vicdan...”
Yani, bakanlığın bir çalışma yürütüyor olması af çıkacağı anlamına gelmemeli.
GÖKÇEK’TEN TUNA’YA 9 SORU
İSTİFASININ üzerinden neredeyse bir yıl geçti ama o hâlâ gündemde. Kadir Topbaş’ın ismi dahi geçmezken o bir şekilde hâlâ kendini hatırlatmayı başarıyor. Bahsettiğim Melih Gökçek’ten başkası değil. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna ile arasında geçen hafriyat tartışması geçen haftaya damgasını vurdu. Halef-selef arasındaki tartışma Tuna’nın aylık 30 bin lira olan hafriyat gelirini 15 milyona çıkardığını açıklamasıyla başladı. Sonrası malum, Gökçek hırsızlıkla suçlandığını söyleyip 4 aylık rakamın 22 milyon 300 bin olduğunu açıkladı, Twitter’dan ağır eleştirilerde bulundu, hatta “Partime zarar verecek olmasam seni sokağa çıkarmam” bile dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye girmesinin ardından Tuna açıklama yaptı, konu kapanmış gibi oldu. “Gibi oldu” diyorum; çünkü kulağıma gelenlere göre Gökçek bilgi edinme kanunu yoluyla Tuna’ya 9 soru sormuş. Önce belediyenin aylık hafriyat gelirini sormuş. Bir diğeri ilginç soru ise Gökçek’in başkanlık dönemine uzanıyor. Gökçek sorusunda, “Hafriyat geliriyle ilgili kararda Meclis’te ben yoktum; ama Tuna vardı ve olumlu oy kullandı. Madem karşıydı buna, neden olumlu verdi?” diyor.
'SMALLER' KASIM BAŞINDA
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Almanya ziyareti sırasında Başbakan Merkel’e Suriye konusunda dörtlü zirve için “Bizim grup smaller olur” demişti.
Smaller; Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya’dan oluşuyor.
Liderlerin katılacağı toplantı için Rusya ve Almanya 3 Kasım tarihine “Tamam” dedi.
Şimdi Macron’dan yanıt bekleniyor. O da tamam derse, “smaller” 3 Kasım’da İstanbul’da toplanacak.